Kabuktaki Hayalet: Felsefeden pratiğe
1995 yapımı kült film ‘Kabuktaki Hayalet’in Amerikan versiyonu beklentiyi yükseltmediğiniz sürece sizi tatmin edecektir. Film ‘felsefe’ dozunu azaltırken, evren yaratmada başarıyı yakalıyor.
Mamoru Oshii imzalı 1995 yapımı animasyon filmi “Ghost in the Shell” (Kabuktaki Hayalet), yaygın bir tanınırlığa sahip olmasa da özelikle bilimkurgu severler için kült mertebesine ulaşmış bir yapımdır. Kimilerince başka bir kült seri olan “Matrix”in de atası olarak kabul edilir. İlerleyen yıllarda orijinal eserin birçok devam filmi çekilse de hiçbiri ilkinin yerini tutamadı.
“Kabuktaki Hayalet”, bilimkurgunun vazgeçilmezi olan ‘insan/makine’ birlikteliğinin ortaya çıkaracağı anlam sorunları üzerine etkileyici bir yapım olarak dikkat çekmişti. Geçmişini fazla bilmediğimiz “Binbaşı”nın bedeni, bilimkurgu tabiriyle söylersek, sibernetik organizma ile kaplıdır fakat beyni gerçektir. Anıları silinmiştir ve terörizme karşı mücadele eden 9'uncu Birlik’te bir savaşçıya dönüştürülmüştür. Kendisini “Kukla Ustası” olarak adlandıran bir hacker saldırılar yapmaya başlayınca bildiği hayatı sorgulamaya da başlar.
Filmin Hollywood tarafından yeniden çekileceğine dair haberler heyecan yaratmıştı hiç kuşku yok ki. İki yıllık bir bekleyişin ardından yeni sürüm “Kabuktaki Hayalet” nihayet bugünden itibaren sinemalarda arz-ı endam edecek. Öncelikle reklam kökenli olan, birkaç kısa filmin ardından 2012’de “Pamuk Prenses ve Avcı” ile vasat bir görüntü çizen Rupert Sanders gibi bir isme filmin emanet edilmesinin hayranlarında tedirginlik yarattığını hatırlatalım. Hayranları ne düşünür bilinmez ama görünen o ki Sanders girdiği yükün altından kalkmayı başarmış. Gerçi ilk filmde 170 milyon doları hizmetine sunan yapımcılar için bu filmin 110 milyon dolarlık bütçesi fazla olmasa gerek!
HİKAYEDEKİ DEĞİŞİKLİKLER
Bir özgün hikaye Hollywood’un eline düşünce bazı temel değişiklikler icap eder. Nedir bunlar. Kimlik, aidiyet ve tabii ki aile. Orijinal filmde karakterimizin bazı küçük kimlik sorunları olsa da bunlarla fazla ilgilenmiyordu. Burada asıl olarak kimlik ve aidiyet meselesi öne çıkarılıyor. Scarlett Johannson’un kelimenin gerçek anlamıyla ‘cuk’ oturduğu ‘Binbaşı’ karakterinin bir süre sonra varoluşsal sorunları ortaya çıkıyor. Aile bağlarını ve geçmişini kurcalamaya başlıyor. Hal böyle olunca hikaye de değişiklikler istiyor. Orijinal filmde şirketlerin de içinde olduğu ama temel olarak devlet için bir çatışma anlatılırken, burada açgözlü bir şirketin yaptıklarının sonuçlarını görüyoruz.
Bu revizenin filmin duygusunu zedelemediğini ekleyelim. Yeni filmin hacker’ı Kuze’nin orijinalindeki gibi varlığına dair sorgulamalardan çok intikam gibi bir motivasyonu var, ki bu kadar Amerikanvari olma hakkı işin doğası! Takeshi Kitano’nun 9. Birliğin şefi rolünde karşımıza çıkmasının heyecan yarattığını, Juliette Binochet’un “Şöyle güzel bir para kazanayım” kabilinden kadroda yer doldurduğunu da notlarımız arasına düşelim.
EVREN KURMAKTA BAŞARILI
Bütün bunlar bir yana “Kabuktaki Hayalet” hem aradan geçen 22 yılın sağladığı teknolojik olanaklar hem de insanlığın geleceğe dair kurgularının gelişkinliği sayesinde evren kurmakta oldukça başarılı oluyor. Orijinal filmin yarattığı ‘çizgi’ dünyasını ‘dijital’ dünyaya taşımadaki bu maharet seyircinin de seyir zevkini artırıyor. Filmin aksiyon dozunun yerli yerinde oluşu, Hollywood’a uydurulurken yapılan değişikliklerin dozunun iyi ayarlanmış olması artı hanesine yazılacaklar arasında.
Ancak, orijinal filmin bulanıklığını ve seyirciyi zorlayan izleme serüvenini burada bulmayı düşünenlerin tatmin olamayacağını belirtmeden geçmeyelim. Nihayetinde orijinal yapım biraz da 90’lı yılların kafa karışıklığının, birbirine karışan çizgilerin ve postmodern zamanların ‘felsefi’ izlerini taşıyordu. Çizgilerin çok daha net olarak belirginleştiği, safların giderek ayrıştığı bugünün dünyasında hikayenin de kendisine göre biçimlenmesi anlaşılabilir. Yani bir anlamda yeni film felsefeden pratiğe bir geçiş gibi düşünülebilir!
Bitip tükenmeyen açgözlülüğe dair bir şey söyleyeceksek ilk bakacağımız yer tabii ki şirketler olacak. Hollywood’tan da mevzunun kötü kalpli patronlarla değil, bizzat kapitalizmin kendisiyle ilgili olduğuna dair bir yorum beklemek zaten eşyanın tabiatına aykırı.
Nihayetinde “Kabuktaki Hayalet” haftanın kayda değer seçeneği olarak kayıtlara geçiyor.
ORİJİNAL ADI: Ghost In The Shell
YÖNETMEN: Rupert Sanders
OYUNCULAR: Scarlett Johansson, Pilou Asbæk, Takeshi Kitano, Juliette Binoche, Michael Pitt, Chin Han
YAPIM: 2017 ABD
SÜRE: 107 dk.