‘Sniper: Duvar’: Evdeki düşman!
‘Bourne’ serisinden tanıdığımız Doug Liman’ın yönettiği “Sniper: Duvar”, ABD’li ve Iraklı keskin nişancıların düellosunu anlatırken siyaseten de çok şey söylüyor.
Böyle bir filme imza attığı için gönlümüzdeki yeri yara alan Clint Eastwood’un 2015 tarihli “Keskin Nişancı”sı, Irak Savaşı’nda kahramanlaşan Chris Kyle’in hikayesini anlatıyordu. ABD ordusunun efsane haline gelen keskin nişancısı Kyle’ın iç dünyasına da uzanan filmin hikayesi, nihayetinde kaba saba bir vatanseverlik propagandasıyla bitiyor ve üstat ülkesinde vatansever mertebesine yükselirken, bizim gözümüzdeki değerinden çok şey kaybediyordu.
Çünkü “Keskin Nişancı”, ne “Kapıdaki Düşman, 2001” gibi iki keskin nişancının gerilimli hikayesini anlatmaya meylediyor ne de Eastwood’un önceki savaş filmleri “Atalarımızın Bayrakları” ve “Iwo Jima’dan Mektuplar”da olduğu gibi savaşın iki tarafına da bakmaya tenezzül ediyordu. Kyle’ın çoluk çocuk demeden öldürdüğü Iraklılara değil de kurtaramadığı arkadaşlarına dair bunalımlarının ‘insani’ olarak bir karşılığı olabilirdi pekâlâ ama hikayenin gelip bağlandığı yer ancak vatansever Amerikalıları mutlu edecek türdendi.
KESKİN NİŞANCILAR YİNE IRAK’TA
Bu hafta gösterime giren “Sniper: Duvar” (The Wall) ise yine Irak’ta geçen ve daha çok “Kapıdaki Düşman”ı anımsatan hikayesiyle dikkat çeken bir yapım. 2002’te “Geçmişi Olmayan Adam” (The Bourne Identity) ile Jason Bourne efsanesini sinemaya kazandıran (sonraki filmlerin de yapımcısı olan), ardından “Mr. And Mrs. Smiht” ile beğeni kazanan “Dürüst Oyun” ve “Yarının Sınırında” filmleriyle kendisine hatırı sayılır bir yer edinen Doug Liman’ın yönetimindeki filmin “Keskin Nişancı”ya oranla daha dengeli olduğunu söyleyelim ilk elden.
2007’de, yani Irak Savaşı’nın son döneminde geçen “Sniper: Duvar”, bir tepeye konuşlanmış ABD’li iki keskin nişancının görüntüsüyle açılıyor. Isaac’ın dürbününden bir boru hattının çevresinde öldürülmüş insanlar görüyoruz. Bir keskin nişancı tarafından öldürülmüşler ve Isaac ile Matthews 20 saattir keskin nişancının kendisini ortaya çıkarmasını bekliyor. Bir süre sonra Matthews, Iraklı keskin nişancının çoktan gitmiş olduğuna karar veriyor ve ölen insanların yanına gitmek için harekete geçiyor. Bu sırada ateş açılıyor ve yaralanıyor.
Ona yardım etmek için harekete geçen Isaac’ta bacağından vuruluyor ve kendisini bir duvarın arkasına atıyor. Isaac’ın karşısındaki rakibin bir efsane haline gelen Juba adlı Iraklı keskin nişancı olduğunu anlaması uzun sürmüyor. İki yaralı ABD askerini bir anlamda esir alan Juba’nın telsiz hattına girmesiyle birlikte işin rengi de değişiyor. Isaac ve Juba arasındaki telsiz konuşmaları filmin başka bir boyut kazanmasını da sağlıyor.
KENDİNİ ZEHİRLEYEN AKREP
“Sniper: Duvar”, öncelikle tek mekânda geçmesine derinlik yakalamayı başarıyor, ritmini kaybetmiyor ve süresini de makul tutarak seyir zevkini yukarılarda tutmayı başarıyor. Bir taraftan Isaac’ın neden yeniden savaşa döndüğüne dair suçluluk duygusuyla hesaplaşmasını izlerken, diğer yandan da konuşmaların arasına serpiştirilmiş politik alt metinlere de tanıklık ediyoruz. Nihayetinde Juba’nın yöntemlerinden, kullandığı ekipmandan ABD tarafından eğitildiğini ve Isaac’ın tabiriyle ‘ihanet’ ettiğini öğreniyoruz. Film boyuncu yüzünü hiç görmediğimiz ve Laith Nakli’nin sesi olarak karşımıza çıkan Juba da kendi hikayesini anlatıyor.
Film burada tuhaf bir ironi de koyuyor seyirci önüne ve ABD’nin düşman olarak gördüklerinin aslında Irak işgal edildikten sonra ‘düşman’ haline geldiğini, sıradan bir öğretmenin nasıl efsane bir keskin nişancı haline dönüştüğünü öğreniyoruz böylece. Matthews ve Isaac’ın karşılarında tek bir düşman olmasına rağmen her yönden kapana kısılmış gibi resmedildiği çerçeve, ABD’nin Irak’ta düştüğü durumu da özetliyor bir bakıma. Öte yandan, Isaac’ın suçluluk duyguları ortaya döküldükçe anlıyoruz ki, ortadaki durum etrafı ateşle çevrili bir akrebin kendini zehirlemesinden çok da farklı değil.
“Sniper: Duvar”, savaş filmleri tarihine kalır mı? Biraz zor görünüyor. Ancak, Irak Savaşı ve ‘keskin nişancı’ temalı filmler listelerinde, yazılarında kendisine yer bulacağı kesin. Bir savaş filminden beklenen görkeme sahip olmasa da seyirciyi tatmin edecek derinliğe sahip.
ORİJİNAL ADI: The Wall
YÖNETMEN: Doug Liman
OYUNCULAR: Aaron Taylor-Johnson, John Cena, Laith Nakli
YAPIM: 2017 ABD
SÜRE: 90 dk.