1 Aralık Dünya AIDS Günü: HIV hepimizin meselesi olmalı
Pozitif Yaşam Derneği’nden Yağmur Şenoğuz, 1 Aralık Dünya AIDS Günü'nde HIV ile ilgili doğru bilinen yanlışları, HIV ile yaşayan kişilerin yaşadığı sorunları ve önlemleri anlattı.
Ogün Akkaya
ANKARA - 1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında HIV ile ilgili birçok farkındalık kampanyası hayata geçiriliyor. Türkiye'de de sık rastlanan AIDS vakalarında erken tanı tedavi sürecinde büyük önem taşıyor. Türkiye’de HIV/AIDS bildirimi zorunlu hastalıklar listesinde yer alıyor.
SAĞLIK BAKANLIĞI: HASTALIK TRENDİNDE ARTIŞ İZLENMEKTEDİR
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar ve Erken Uyarı Dairesi Başkanlığı’nın verilerine göre 1 Ocak 2021 – 31 Aralık 2021 tarihleri arasında 2 bin 922 kişi HIV pozitif vaka olarak kayıtlara geçerken 80 kişinin ise AIDS vaka doğrulama testi pozitif tespit edildi. Sağlık Bakanlığı’nın 2021 yılı verilerine göre vakaların çoğunluğunu 25-29 yaş grubu oluşturdu.
Bakanlık cinsiyet ve yıllık artışa dair ise, “Bildirimi yapılan vakaların yüzde 83,94’i erkek, yüzde 16,05’i ise kadındır. Vakaların yüzde 17,85’i yabancı uyrukludur. Yıllar itibarıyla hastalık trendinde artış izlenmektedir. 2014 yılında HIV pozitif kişi sayısı bin 917 iken, 2021 yılında HIV pozitif kişi sayısı 2 bin 922 olmuştur” ifadelerine yer verdi.
‘PANDEMİDE HIV İLE YAŞAYAN KİŞİLER ZORLUK YAŞADI’
HIV ile yaşayanlar, yakınları, gönüllüler ve ilgili meslek uzmanlarının bir araya gelerek oluşturduğu Pozitif Yaşam Derneği’nin Destek Merkezi Koordinatörü Yağmur Şenoğuz ile 1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında Türkiye’deki HIV ile yaşayan kişilerin tedavi sürecine erişimini, bulaş hakkında doğru bilinen yanlışları ve hastalık konusunda toplumun bilinçlenmesi için atılması gereken adımları konuştuk.
Pandemi sürecinin HIV ve AIDS tanısı almada kişileri olumsuz etkilediğini belirten Şenoğuz, bu süreçte kişilerin tedaviye de erişimde sorunlar yaşadığını söyledi. Sağlık Bakanlığı verilerine dikkat çeken Şenoğuz, “Pandemi sırasında polikliniklerin kapanması HIV ile yaşayan kişiler zorluklar yaşadı. En önemli olumsuzluk tanı sayısına ilişkin verilerin beklediğimizden daha düşük çıkmasıydı” dedi.
‘GENEL SAĞLIK SİGORTASI BORCU BULUNANLAR TEDAVİYE VE İLAÇLARA ERİŞİMDE PROBLEM YAŞIYOR’
HIV ve AIDS tanısı alan kişilerin sağlık sigortaları olmaları durumunda tedaviye ve ilaçlara ücretsiz bir şekilde erişebildiklerini belirten Şenoğuz, genel sağlık sigortası borcu olan kişilerin ise tedaviye erişimde sorun yaşadığını belirterek şunları kaydetti:
"Buradaki problem genel sağlık sigortasına borcu olan kişiler için baş gösteriyor. Eğer kişilerin genel sağlık sigortası kapsamında borcu varsa tedavileri ücretsiz olarak karşılanmıyor. Genel olarak Türkiye’nin ekonomik konjonktürüne ve işsizlik oranlarına baktığımızda kişilerin borçları varsa eğer tedaviye erişimde problem yaşadıklarını görüyoruz. HIV, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, yaş, statü, ekonomik durum gözetmeksizin korunmasız cinsel ilişki pratiği olan herkesin meselesi. HIV enfeksiyonu hayatta herkesin karşılaşacağı bir durum. Bu noktada riskli davranışı tanımlamak önemli olacaktır. O da korunmasız cinsel ilişki yaşanması.”
‘HIV POZİTİF STATÜSÜNÜ GÖREN İŞVEREN, KİŞİYİ İSTİHDAM ETMEKTEN İMTİNA EDEBİLİYOR’
Türkiye’de tanı aldıktan sonra tedaviye uyum oranının iyi düzeyde olduğunu belirten Şenoğuz, HIV ile yaşayan kişilerin yaşamlarında karşılaştığı hak ihlallerine de değindi. Başta çalışma ve sağlık hakkına erişimde sorunların yaşandığını belirten Şenoğuz şunları kaydetti:
“HIV ile yaşayan kişiler, her yurttaşın temel hakkı olan konularda her gün sorunlar yaşıyor. İşe başvuru sırasında istenen raporlarda kişinin HIV statüsünün sorgulanması, yapacağı işin niteliğine bakılmaksızın işe kabul edilmemesine neden oluyor. Çok istisnai durumlar haricinde iş ortamında HIV geçişi olması beklenmez. Kişiler ne iş yapacaklarına bakılmaksızın ve bulaş yolları gözetilmeksizin bu sağlık testine tabi tutulduklarında HIV pozitif statüsünü gören işveren, bu kişiyi istihdam etmekten imtina edebiliyor. Bu durum HIV ile yaşayan kişilerin iş hayatına katılımına büyük oranda olumsuz etki ediyor.”
‘İNSANLARA EN FAZLA HATIRLATMAK İSTEDİĞİMİZ ŞEY HIV TESTİ YAPTIRMALARI’
İnternette HIV bulaşına dair çok fazla yanlış bilgi olduğunu belirten Şenoğuz, virüsün dokunarak, sarılarak, aynı ortamı paylaşarak, tükürük yoluyla ve tensel temas yoluyla geçişinin mümkün olmadığını söyledi. Virüsün korunmasız cinsel ilişki sırasında geçişinin mümkün olabileceğini belirten Şenoğuz, “İnsanlara en fazla hatırlatmak istediğimiz şey HIV testi yaptırmaları. Dünya Sağlık Örgütü yetişkin kişiler için sağlık rutini olarak yılda bir defa HIV testi yapılmasını öneriyor. HIV testi Türkiye’deki sağlık sistemi içerisinde erişilebilir bir noktada. Devlet hastanesinde, özel hastanede ya da anonim bir test merkezinde yaptırmak mümkün” diye konuştu.
‘HIV TESTİ YAPTIRMAK İSTEYEN KİŞİLER KAYGI YAŞIYOR’
HIV testi yaptırmak isteyen kişilerin ayrımcılığa ve damgalanmaya uğrama korkusunun teste erişilebilirlik problemini beraberinde getirdiğini belirten Şenoğuz sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kişiler, devlet hastanesine gittiklerinde, kendi kişisel bilgilerinin alındığı durumda HIV testi verdiklerinde bilgilerinin sağlık sistemine yansıyacağına ya da başka kurumlar tarafından görünür olabileceğine dair bir kaygı yaşıyor. Özellikle küçük bir şehirde yaşıyorlarsa bu kaygı daha fazla oluyor. Kişiler kimlik bilgilerinin alındığı bir merkezde test yaptırmaya gönüllü olamıyorlar. Bu noktada anonim ve ücretsiz test merkezleri devreye giriyor. İzmir, Ankara, İstanbul’da, Bursa’da ve Mersin’de anonim test merkezleri var. Bu anonim test merkezlerin daha da yaygınlaşması gerektiğini düşünüyoruz. Her ilde erişilebilir olması gerektiğini savunuyoruz.”
‘HIV FARKINDALIĞININ BÜTÜN TOPLUMDA ARTMASI GEREKİYOR’
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı ergenlikten yetişkinlik dönemine kadar cinsel sağlık eğitiminin verilmesi gerektiğini belirten Şenoğuz, “Bugünün gençleri cinsel enfeksiyonlar hakkında bilgilenmeye ne kadar erken başlarlarsa o kadar iyi olduğunu düşünüyoruz” dedi. Aynı zamanda sağlık hizmeti sunan kişilerin de bilgilendirilmesi gerektiğini söyleyen Şenoğuz, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Doktorlar ve hemşireler kendi rutin eğitimlerinde doğrudan HIV takibi yapmıyorsa, HIV’e dair donanımlı olmadıklarını görüyoruz. Sağlık profesyonellerinin de HIV ve cinsel enfeksiyonlar hakkında donanımının artması gerektiğine inanıyoruz. HIV farkındalığının bütün toplumda artması gerekiyor. Hepimizin sorumluluk alması gerekiyor. HIV hepimizin meselesi olmalı. Her zaman doğru bilgiye ulaşmak önemli. Bir ortamda yanlış bilgi dolaşımdaysa değiştirmek ve farkındalığı artırmak gerekiyor. Herhangi bir kişinin yaşamında korunmasız bir cinsel ilişki varsa HIV ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar açısından kendisinin test yaptırması gereken bir kişi olduğunun farkında olması gerekiyor.”