10 Ekim avukatları: Delil gizleyen savcılar Yargıtay ve HSK korumasında

Yargıtay, 10 Ekim Katliamı davasında 9 klasörün saklandığının ortaya çıkmasının ardından avukatların savcılar hakkında yaptığı şikayetle ilgili dosyayı işlemden kaldırdı.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - 10 Ekim Ankara tren garı katliamına ilişkin dava dosyasının 9 klasörünün, 16 Ekim 2019 tarihinde “kimliği tespit edilemeyen kişi” tarafından Ankara Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu’na bırakıldığı ortaya çıkmıştı.

10 Ekim Ankara Katliamı soruşturması savcılarının, katliamın aydınlatılmasına olanak sağlayacak 9 klasörden oluşan soruşturma evrakını gizlediğini belirten 10 Ekim Ankara Katliamı Avukat Komisyonu, soruşturma savcıları Ramazan Dinç, Tekin Küçük ve Derda Gökmen hakkında 13 Mayıs 2020 tarihinde HSK’ye (Hakimler ve Savcılar Kurulu) şikâyette bulundu. Savcıların görevlerine Yargıtay’da devam etmeleri nedeniyle HSK, avukatların şikayetini Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu’na gönderdi.

Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu, "yakınmanın konusu, yargı yetkisinin kullanılmasından kaynaklanan bir konuya ilişkin ve iddialar soyut içerikli olduğundan" dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verdi.

AYM’YE BİREYSEL BAŞVURU YAPILDI

Savcı Derda Gökmen hakkındaki şikâyet sürecinin hala HSK’nin önünde olduğunu belirten 10 Ekim Avukatları, Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu kararına karşı Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Yargıtay’ın savcılara ilişkin işlemden kaldırma kararına tepki gösteren avukatlar şu değerlendirmelerde bulundu:

ŞİKAYETİN KONUSUNU ANLAMAMALARI MÜMKÜN DEĞİL: Yargıtay, şikayetimizin konusunun “yargı yetkisinin kullanılmasından kaynaklanan bir konuya ilişkin” olduğunu değerlendirmiştir. Yargıtay 1. Daire üyelerinin şikayetimizin konusunu anlamamış olmaları mümkün değildir. Şikayet, dosyaya giren delillerin savcılık tarafından nasıl değerlendirildiğine ilişkin değildir. Şikayet, soruşturma tamamlanırken toplanan deliller arasında yer verilen soruşturma evrakının fiziken bulunamamasına ilişkin de değildir. Şikayet, 9 klasörden oluşan soruşturma evrakına, toplanan deliller arasında hiç yer verilmemesine ilişkindir. Hiçbir savcının dosya “gizlemek” gibi bir yargı yetkisi bulunmamaktadır.

GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNU KAPSAR: Aynı durum Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu'nun soyut/somut değerlendirmesi için de geçerlidir. Üç soruşturma savcısının, 100 kişinin öldürüldüğü bir katliama ilişkin soruşturma evrakından, en hafif değerlendirme ile 4 yıl süreyle haberdar olmaması, yine en hafif değerlendirme ile görevi kötüye kullanma suçu kapsamındadır. Şikayetimiz yoruma veya değerlendirmeye dayanmamaktadır. 9 klasör evrakın 4 yıl süreyle gizlenmesi gayet somut bir iddiadır.

9 klasörden oluşan soruşturma evrakının niteliği soruşturma savcılarının sorumluluğunun/suçunun büyüklüğünü göstermektedir.

SAVCILAR KATLİAMIN AYDINLATILMASINA OLANAK SAĞLAYACAK BİLGİLERİ DEĞERLENDİRMEDİ: İlgili klasörler, soruşturmanın başlangıç dönemine ilişkin evrakı içermektedir. 10 Ekim Ankara Katliamı Gaziantep IŞİD hücresi tarafından örgütlenmiş, iki canlı bomba 9 Ekim 2015 gecesi karayolu ile Ankara'ya yola çıkmış, canlı bombaları taşıyan aracı Halil İbrahim Durgun kullanmış, araca Yakub Şahin eskortluk etmiştir. Canlı bombaların Ankara'ya ulaşmasında en önemli sanıklardan biri Yakub Şahin’dir. Bahis konusu 9 adet kayıp klasörde canlı bomba aracına eskortluk yapan sanık Yakub Şahin ve örgütün nakliyecisi olan sanık Hüseyin Tunç ile ilgili soruşturma evrakı yer almaktadır. Bu evrakta Yakub Şahin ve Hüseyin Tunç'un katliamdan 10 gün önce, 30 Eylül 2015 tarihinde, Nizip'te 2 ton gübre satın almak istedikleri, gübrenin artan terör eylemlerinde kullanılabileceğinden şüphelenen satıcının kimlik soruması üzerine alamadan ayrıldıkları ve gübre satıcısının şikayeti üzerine haklarında soruşturma başlatıldığı anlaşılmaktadır. Soruşturma kapsamında Hüseyin Tunç ve Yakup Şahin’in kimlikleri tespit edilmiştir. 2 Ekim 2015 tarihinde dosya kapsamında Gaziantep Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Büro Amirliği'ne ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne yazılar yazılmış ancak Gaziantep Emniyeti tarafından hiçbir işlem yapılmamıştır. Terör eylemi yapabileceği, bir gübre satıcısı tarafından değerlendirilen Yakup Şahin ve Hüseyin Tunç katliamdan 10 gün önce emniyet tarafından tespit edilmiş olmasına rağmen 10 Ekim Ankara Katliamı'nda etkin rol alabilmiştir. Bu soruşturmanın akıbeti belli bile değildir. Soruşturma savcıları katliamın aydınlatılmasına olanak sağlayacak bilgileri değerlendirmediği gibi, bu soruşturmanın ilerletilmesi ile ilgili de herhangi bir işlem yapmamıştır.

YARGITAY’A YÖNELTİLEN SORULAR

• 10 Ekim Ankara Katliamı soruşturmasını yürüten savcılar katliamı gerçek anlamda soruşturmamak ve katliamın gerçekleşmesine olanak sağlayan kamu görevlilerinin açığa çıkmasına neden olacak bilgi ve belgeleri gizlemekle mi görevlendirilmiştir?

• Katliamın aydınlatılmasına katkı sunacak 9 klasör evrak bu görev kapsamında mı gizlenmiştir? Yine Nizip’te başlatılan soruşturma akıbetinin savcılarca takip edilmemesi bu görev kapsamında mıdır?

• Soruşturma savcısı Tekin Küçük 16 Temmuz 2018’de, Ramazan Dinç ise 17 Eylül 2019’da HSK Genel Kurulu tarafından Yargıtay üyeliğine atanmıştır. Görevde yükselmelerine olanak sağlayan soruşturmalardan biri de bu görevi gereği gibi yerine getirmiş olmaları mıdır?

• Yargıtay 1. Başkanlar Kurulunun, hukukçu olmayan ortalama vatandaşlar için bile gayet açık olan şikayetimiz karşısında ifade dahi almadan verdiği kararın gerekçesi bu kişilere dokunulmazlık ve cezasızlık konusunda verilmiş bir güvence midir?

• Bu sorulara vereceğiniz yanıtlar “Hayır” ise, yazarak paylaşma gereği duymadığınız kararınızın gerekçesi nedir?

MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ: Bu soruların yanıtı, etkili bir soruşturma ve yargılama için, katliamın gerçekleşmesinde sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin yargılanması için, adalet adına ısrarla her türlü hukuk yolunu harekete geçirmeye çalışan ve her seferinde aynı duvara çarpan bizler için gayet net. Elbette bu sorulara verdiğimiz yanıt mücadele kararlılığımızı değiştirmiyor. Tüm sorumlular yargılanana, adalet sağlanana kadar bu suç ortaklığına karşı mücadelemize devam edeceğiz. (DUVAR)