10 Ekim Davası'nda karar günü: 'Adaletiniz batsın' diyeceğiz ama olmayan adalet batmaz

10 Ekim Barış Derneği Genel Başkanı avukat Sakinci, bugün karar duruşması yapılacak dava ile ilgili, "İnsanın ‘Adaletiniz batsın’ diyesi geliyor ama bunu diyebilmem için adaletin olması lazım" dedi.

10 Ekim Barış Derneği Genel Başkanı Mehtap Sakinci
Google Haberlere Abone ol

ANKARA - 10 Ekim Ankara Katliamı Davası’nda bugün karar duruşması görülecek. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek duruşma için yapılan çağrıda "Yaklaşık 9 yıldır devam eden adalet mücadelemizde katliamın gerçekleşmesine neden olan, göz yuman, yol veren, engel olmayan sorumlulara ilişkin dosyadaki tüm delillere rağmen yargı katliama ilişkin maddi gerçeğe ulaşmak yerine adeta kamu görevlilerini korumak için çaba harcamıştır. 26 Haziran 2024 Çarşamba günü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde saat 10.00'da görülecek duruşmaya davet ediyor, adalet mücadelesini birlikte büyütme çağrısı yapıyoruz” ifadeleri kullanıldı.

DURUŞMA NEDEN ÖNEMLİ?

9 yıldır davayı takip eden, katliamda eşi avukat Uygar Coşgun'u yitiren 10 Ekim Barış Derneği Genel Başkanı, avukat Mehtap Sakinci, bugün gerçekleşecek duruşmanın son derece önemli olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “10 Ekim yargılama süreci 2016 Kasım'da başlamıştı. 2018 Ağustos'ta verilen kararlarla mevcut tutuklularla ilgili bir karar verilmişti. Firarilerle ilgili de 2018 Ağustos'tan sonrasında başlatılan bir yargılama süreci vardı. O esas dosyası üzerinden yarın kısmi bir karar verileceğini düşünüyoruz. Bu firari sanıklarla ilgili süreç devam edecek. Ama bu dosyaya bu arada tutuklu sanıklardan birisi olan Erman Ekici ile ilgili haricen yapılan bir suç duyurusu kapsamında yeniden verilmiş bir iddianame vardı. Bu iddianame insanlığa karşı suç kapsamında hazırlanmıştı. O dava bu firari sanık yargılaması kapsamındaki dosyayla birleştirildi ve firari dosyası bu yüzden ehemmiyet kazandı.”

‘MAHKEME HEYETİNİN İNSANLIĞA KARŞI SUÇU YOK SAYACAĞINI ÖNGÖRÜYORUZ’

Erman Ekinci hakkındaki iddianamenin insanlığa karşı suç isnadı kapsamında hazırlanmış olsa da TCK 309’uncu maddeden yani ‘Anayasal düzene aykırılık suçu’ kapsamında değerlendirilebileceğini öngördüklerini ifade eden Sakinci, bunun sebebini şöyle açıkladı: "Başlangıçtaki insanlığa karşı suç kapsamında hazırlanan iddianamenin aleyhine bir mütalaa verildi mahkemeye. Mahkeme heyetinin de insanlığa karşı suçu yok sayacak bir karar vereceğini tahmin ediyoruz."

‘IŞİD DAVALARINDA YARGILANANLAR NEREDEYSE ÖDÜLLENDİRİLECEK’

10 Ekim Katliamı’nın alelade adli bir vaka olarak görülemeyeceğini belirten Coşkun, "16-17 tane firari sanığın bir tanesini bile bulmak istemeyen bir irade var. Etkili bir işlem yapılmadığı sürece siz milyonlarca yıl geçse bulamazsınız. Bir şey bulmak isterseniz bulursunuz. FETÖ davalarını gördük bu ülkede. Ben bir avukat olarak deneyimledim bu davaları. Neredeyse ergenlik döneminde kullanılan telefon numarasıyla delil yaratmaya çalışan, istenildiğinde çok iyi işletilen bir adalet sistemi olduğunu da görüyorsunuz.

Bir fail bulmak istediğinde devletin onu bulacak gücü olduğuna ben tanıklık ettim avukat olarak. İŞİD yargılamaları hiçbir zaman ehemmiyeti olmayan yargılamalar oldu bu ülkede. İŞİD yargılamalarında İŞİD'liler neredeyse ödüllendirileceklerini düşünüyorlardı. Sanıklar ilk celsede 'biz önümüzdeki celseye çıkacağız' diyorlardı. Biz inanamıyorduk. ‘Nasıl bu kadar özgüvenli bu insanlar?’ diyorduk. Demek ki bizim bilmediğimiz bir sebep varmış.

‘BU YARGILAMA HUKUK FAKÜLTELERİNDE OKUTULMALI’

10 Ekim yargılamasının her açıdan hukuk fakültelerinde okutulması gereken bir dava olduğunu belirten Sakinci, "Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük sivil katliamı sonrasında ‘nasıl kötü bir soruşturma yapılır, nasıl bütün deliller başlangıçtaki iddianamede yer almaz, nasıl sanıkların, şüphelilerin aranması noktasında hataya düşülür, nasıl katılanların yüzlerce talebi yıllar içerisinde her seferinde reddedilir’in somut örneğidir bu dava" diye konuştu.

‘KATLİAMDAN 3 GÜN ÖNCE TEKNİK TAKİP İSTENDİĞİNİ 8 YIL SONRA ÖĞRENDİK’

Geçtiğimiz duruşmalarda, katliamdan üç gün önce canlı bombalara aracıyla eşlik eden Yakup Şahin hakkında aynı mahkeme tarafından teknik takip talep edildiğini kaydeden Coşkun, “Bunu katliamdan yaklaşık 8 yıl sonra öğreniyoruz. Büyük bir şok yaşadık. Daha soruşturma aşamasında getirtilmesi gereken bir evrakın, yıllar içerisinde herkesin gözünden kaçırıldığını öğrendik. Bu yüzden konuyla ilgili bile mahkeme heyeti taleplerimizi reddetti. Sonra da mütalaaya geçti ve hızlı bir şekilde, adli tatilden önce bu dosya hakkında karar vermek istiyor" ifadelerini kullandı.

‘TARİHİ BİR DÖNEMEÇ OLACAK BİZİM İÇİN’

“İçimizi kanatacak kararla karşı karşıya olacağız. Tarihi bir dönemeç olacak bizim için” diyen Sakinci, “Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Tutunduğumuz bir umut vardı: İnsanlığa karşı suç, o da bir kişi üzerinden. Bu katliam bir kişinin üzerinden şekillenmiş olamaz ki. Bu katliamda en az yüzlerce insanın dahli olduğunu düşünüyoruz. Kamusal sorumluluğun işletilmediği bir yargılama dosyası bu. Neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor" dedi.

‘OLMAYAN ADALET BATMAZ

Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü: "Felaketle karşı karşıya kalacağımız bir gün vardır ya, bizim felaketimiz de bu davaların bir gün gözümüzün içine baka baka kapatılacağı gündü. Dava dosyasını hakimden bile daha iyi bilen ailelerimiz var. 9 yıldır insanüstü bir çabayla çalışıyoruz, uğraşıyoruz. 49 ile cenaze verdik, insanlar onlarca şehirden geldiler bu duruşmalara. İnsanın ‘Adaletiniz batsın’ diyesi geliyor ama bunu diyebilmem için adaletin olması lazım. Olmayan adalet batamaz ki."