10 Ekim Katliamı’nın 7'nci yılı: Yarım yamalak değil tam adalet istiyoruz

10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın üzerinden yedi yıl geçti. Katliamın acılarının ilk günkü gibi devam ettiğini söyleyen mağdurlar, “İçimize düşen kıyamet devam ediyor” dedi. 

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Ankara Garı önünde, 103 kişinin hayatını kaybedip yüzlerce kişinin yaralandığı IŞİD katliamının üzerinden 7 yıl geçti. Ancak geçen yıllar katliamın acısını bir nebze de olsa azaltmadı. Yaşadıkları acıyı ilk günkü gibi hissettiklerini anlatan aileler, 10 Ekim’in yıldönümü öncesi duygularını, “Biz sorumluluğu olan tüm kamu görevlilerinin yargılanmasını istiyoruz. Onlar yargılanmadan bu acı dinmeyecek”, “Yarım yamalak değil tam adalet istiyoruz” sözleriyle anlattı. 

‘HEM VAZGEÇMİYORUZ HEM DE ÖFKELENEREK DAHA FAZLA YÜKÜN ALTINA GİRİYORUZ’

Katliamda eşi Uygar Coşgun’u kaybeden 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Avukat Mehtap Sakinci Coşgun’a göre böyle bir katliamı yaşayan insanların 7’nci yıla kazanımlarla girmesi gerekiyordu. Ancak her geçen yıl daha da kötüye, ailelerin dayanışmasının ve gücünün kırılmaya çalışıldığı bir noktaya gidildiğini belirten Coşgun, yargılama sürecine dair itirazlarını ve yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: 

“Mahkeme heyetinin bile süreye tabi tuttuğu bir katliam yargılaması düşünün. 10 dakikanın 15 dakikanın hesabının yapıldığı bir dava bu. Adı katliam yargılaması ama konuya hâkim olmayan mahkeme heyetinin baktığı bir bakış açısıyla gidiyor. Aileler olarak da bizi en çok etkileyen şey bu acının yok sayılıyor olması. Hem canlarımızın adalet mücadelesinden vazgeçmiyoruz hem de her geçen gün öfkelenerek daha fazla bir yükün altına giriyoruz. Neresinden bakarsanız bakın 84 ayın, 7 yılın bizim açımızdan karşılığı daha çok öfke ve daha çok haksızlık, adaletsizlik.”

Mehtap Sakinci Coşgun

‘EĞER BU ÇOCUKLARI UNUTURSAK O ZAMAN ÖLDÜRMÜŞ OLURUZ’

10 Ekim Katliamı’nda 26 yaşındaki oğlu Mehmet Ali Kılıç’ı kaybeden Kemal Kılıç da katliam davalarına kilometrelerce öteden gelenlerden biri. Katliamın acısını “ilk günkü gibi” sözleriyle anlatan Kılıç, “7 yıl bizim için bir işkence, zulüm gibi geçti. 10 Ekim 2015’te nasılsak bugün de öyleyiz” dedi.

Kayıplarının acısını hafifletmek için katliamı gerçekleştirenlerin adalet önünde yargılanmasını istediklerini, yedi yıldır bunun mücadelesini verdiklerini fakat “bir arpa boyu” yol alamadıklarını söyleyen Kılıç, yaşadıklarını ve yargılama sürecine dair itirazlarını şu sözlerle anlattı: 

“Mahkeme salonlarında mağdur aileler suçluymuş gibi muamele gördük. Aileler haklı bir talepte bulunduğu zaman ‘salondan atarım’ tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Tüm sorumlular yargılanmadan bizim acımız hiçbir zaman dinmeyecek. Geç gelen adalet de adalet olmayacak. Biz katilleri tanıyoruz. Her geldiğimde çocuğumun o gün nasıl katledildiğini o sanıkların gözünün içine bakarak haykırmak istiyorum. Ama maalesef boş sandalyelere bakıyoruz. Acılarla yoğrulduk biz. Acılarımız birike birike katmerleşti. Bu yargılama mahşere kadar sürse de ben çocuğumun mücadelesine devam edeceğim. Eğer biz bu çocukları unutursak o zaman öldürmüş oluruz."

‘İÇİMİZE KIYAMET KOPUP DÜŞTÜ, KIYAMET DEVAM EDİYOR’

Katliamda eşi Kasım Otur’u kaybeden Songül Otur ise 7 yılın 7 asır gibi geçtiğini söyledi. Yargı sürecini eleştiren Otur, “Elde var sıfır. Canlarımızı kaybettiğimizle kaldık. Her duruşmaya geliyoruz ama bir netice alamadık. Netice alsak içimiz belki soğuyacaktır” dedi. Katliamın ardından uzun süre psikolojik tedavi gördüklerini, toparlanmaya çalıştıklarını ama başarılı olamadıklarını anlatan Otur şöyle devam etti: 

“Hayat devam ediyor ama nasıl devam ediyor, ateş düştüğü yeri yakıyor. Bizim içimiz ancak adalet yerine geldiğinde soğuyacak. O alanda olmayıp gaz atanların yargılanmasını istiyoruz. Ülkenin başkentinde bu oluyorsa ülkenin ücra köşelerinde neler olur siz düşünün. İçimize kıyamet kopup düştü. Kıyamet de dinmiyor. Ben ve eşim bu devlete 33 yıl çalıştık. Bir insan ömrü kadar bu devlete hizmet ettik ama bu devlet bize ne yaptı? Bize reva görülen bu. Yarım yamalak değil tam adalet istiyoruz. Adalet isteyen bizi engellemeye çalışıyorlar. Biz herkes için adalet istiyoruz.”

‘HER GÜN CEHENEM AZABI YAŞIYORUZ’

Katliamda oğlu Onur Tan’ı ve yeğeni Umut Tan’ı kaybeden Vahap Tan ise geride kalan 7 yılı, “Hem oğlunu hem yeğenini kaybeden bir baba için yedi yıl nasıl geçer? Her gün cehennem azabı yaşıyoruz” sözleriyle anlattı.

“Bizim çocuklarımız o kadar iyiydi ki ülkesini seven idealist çocuklardı. Herkese iyilik yapan çocuklardı” diyen baba Tan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsan söyleyecek söz bulamıyor. Biz acımızı yaşayamıyoruz ki. Acımızı yaşamaya fırsat vermiyorlar. Mahkemelerde her gün adalet arıyoruz, önünü kesiyorlar. Adaletin yerini bulmasını isteyen yok. Bir umutla Ankara’ya geliyoruz ama hüzünle memlekete gidiyoruz. Hiçbir şey elde edemeden, içimiz soğumadan geri dönüyoruz."

Songül Otur, Kemal Kılıç ve Vahap Tan.
‘SİYASİ İKLİM DEĞİŞMEDİKÇE ADALETİN GERÇEKLEŞECEĞİNE İNANMIYORUM’

10 Ekim Katliamı’nda bacağından yaralanan ve tedavi süreci hâlâ devam eden Hasan Akdemir, sevgiyle ve “barış türküleri” eşliğinde Ankara’ya geldiklerini hatırlattı. Ambulans olmaması nedeniyle dakikalarca katliam alanında yaralı halde beklediğini, ölenlerin üzerine gaz sıkan polislerin gözlerinin içine bakarak acı çektiğini belirten Akdemir sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şu an ayağa kalktığımda yardımsız yürüyemiyorum. Bir seçim uğruna 104 kişi katledildi. Biz bunların hesabını soralım derken bunların sorumlularıyla birlikte olmamamız gerekir. Katliamın ardından ‘Oyumuzu artırdık’ diyen Ahmet Davutoğlu’nun Altılı Masa’da olması 10 Ekim aileleri için bir acıdır. Onun o masaya kabul edilmemesi gerekirdi çünkü birinci müdahil oydu. Aklanarak o masaya oturmalıydı. Gelecekte bu katliamların nasıl gerçekleştirildiği bir şekilde ortaya çıkacak. Bu siyasi iklim değişmedikçe, mevcut AKP gitmediği sürece adaletin gerçekleşeceğine inanmıyorum. Biz sorumluluğu olan tüm kamu görevlilerinin yargılanmasını istiyoruz.  Onlar yargılanmadan bu acı dinmeyecek.”

Hasan Akdemir
KATLİAM DAVASINDA NE OLDU?

10 Ekim Katliamı’na ilişkin açılan davanın ilk duruşması katliamdan bir yıl sonra; 7 Kasım 2016’da Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Tur duruşmaları şeklinde süren dava, katliamın üzerinden geçen yaklaşık üç yıl sonra sonuçlandı. Ağustos 2018’de 17'si firari 19'u tutuklu 36 sanığın yargılandığı davada dokuz sanığa 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi ve tutuklular tahliye edilmedi. Katliama ilişkin 16 firari sanık ile insanlığa karşı suçtan yargılanan tek tutuklu sanık Erman Ekici’nin yargılandığı dava ise devam ediyor. Firari sanıklar yönünden devam eden yargılamanın 18’inci duruşması 27 Aralık 2022 tarihinde görülecek.