100 kişiye mezar olan binanın müteahhidinden savunma: Ben de depremzedeyim

6 Şubat depreminde Diyarbakır’da 100 kişiye mezar olan Hisami Apartmanı davasında savunma yapan müteahhitler, kriz nedeniyle inşaatı tamamlamadan hak sahiplerine teslim ettiklerini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Diyarbakır’ın merkez Bağlar İlçesinde 6 Şubat depreminde yerle bir olan 100 kişinin öldüğü Hisami Apartmanı'yla ilgili dava ağır ceza mahkemesinde görüldü. 

Duruşmaya tutuklu müteahhitler Mehmet Ali Korkut, Mehmet Meşe ile arsa sahipleri Nurettin Özcan ve Ahmet Özcan katıldı. 

'BEN DE DEPREMZEDEYİM TAHLİYEMİ İSTİYORUM'

Sözcü'den Özgür Cebe'nin haberine göre, müteahhit Mehmet Meşe inşaatı Mehmet Ali Korkut ile beraber yaptıklarını, ekonomik kriz nedeniyle iflas edip binanın inşaatını tamamlanmadan hak sahiplerine teslim ettiklerini belirterek, “Zemin katta sonradan tadilat yapılmış. Kolon kesildiğine dair duyumlarım oldu. İnşaatın 8 kat olduğunu hatırlıyorum. 8 kata bodrum dahil değil ama zemin dahildi. İnşaat 3 yıl sürdü. Yıkılan bu binadan önce de iki ayrı bina yaptım ve aynı malzemeleri kullandım. Ancak o binalara hiçbir şey olmadı. Bu niye yıkıldı, ben de anlamadım. Uzun süreden beri tutukluyum. Ben de bir depremzedeyim. Şu anda cezaevinde yemek yiyemiyorum. Tuvalet ihtiyacımı karşılayamıyorum, ağır şartlarda yaşıyorum, bu nedenle tahliyemi talep ediyorum” dedi. 

ZEMİN YIKILMADI, ÜST KATLAR YIKILDI

Arsa Sahibi Nurettin Özcan de, “Uzun süredir tutukluyum, ben sadece arsa sahibiyim, zemini ben yaptım, buna rağmen zemin yıkılmamıştır. Üst katlar yıkılmıştır, yaptığım bütün işler teknik heyetin önünde ve kanunlar çerçevesinde olmuştur. Buna dair evrakları da mahkemenize sundum. Tahliyemi ve beraatımı istiyorum” dedi. 

'KRİZ OLUNCA YARIM BIRAKTIK, ÖNÜNDEN BERİ GEÇMEDİM'

Müteahhit Mehmet Ali Korkut, sanık Mehmet Meşe ile binayı ortak inşa ettiklerini belirterek, 5 Nisan 1993 kriziyle inşaatı ekonomik nedenlerden dolayı yarım bıraktıklarını söyledi. 

Ekonomik krizden kaynaklı iflas ettikten sonra ortağı Mehmet’in kendisine hak sahiplerinin isim listesini verdiğini ifade eden Korkut, 30 yıl önce inşa edilen ve yıkılan binanın bugüne kadar önünden bile geçmediğini ifade etti. 

Ortağı Mehmet Meşe’nin iflas etmesiyle yalnız kaldığını ifade eden Korkut, binanın kaba inşaatının bitirildiğini, ancak ortağının işi yarım bırakmasıyla hak sahiplerinin kendisini muhatap kabul etmediklerini söyledi. Binanın yapım aşamasında yer almadığını, kar amaçlı maddi destekte bulunduğunu belirtti. 

'RUHSAT ALINIP ALINMADIĞINI BİLMİYORUM'

Arsa sahibi Ahmet Özcan da binanın inşaatına başlanıldığını, ancak müteahhit firmanın bir süre sonra inşaatı tamamlayamadan kaçtığını ve kat maliklerinin kendi imkanlarıyla binayı tamamlamak zorunda kaldıklarını söyledi. 

Kardeşi Nurettin Özcan ile herhangi bir ortaklığı olmadığını vurgulayan Ahmet Özcan, müteahhit Mehmet Ali Korkut ile diğer müteahhidin inşaatı yarım bırakıp kaçtıklarında binanın kaba inşaatının bitmiş halde olduğunu, yarım bırakılan kapı ve pencere gibi ince işçilikleri kendilerinin tamamladığını belirterek, “Bina 36 daireden oluşuyordu. Bunlardan 8’i kardeşim Nurettin’e aitti, ben kardeşime ait olan dairelerin kapı ve pencerelerini taktırdım. Geri kalanları daire satın alan bina sakinleri kendi imkânlarıyla tamamladı. İskân ruhsatı alınıp alınmadığı konusunda bilgim yoktur” diye konuştu. 

Mahkeme sanıkların delil durumuna göre tutukluluk halinin devamına karar verip duruşmayı eksikliklerin tamamlanması için adli tatil sonrasına erteledi.

(HABER MERKEZİ)