17 yıllık emek Toplum Bilimleri Derneği'nde buluştu: 'Politikanın teorisini, teorinin politikası yapmayı hedefliyoruz'

17 yıl önce bir araya gelerek sendikal hareketin krizi üzerine çalışmaya başlayan, daha sonrasında Kapital okumalarına başlayan topluluk, Saatleri Ayarlama Enstitüsü-Toplum Bilimleri Derneği'ni kurdu.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - "İşçi sınıfı ayarı bozuk bir saat gibi, akreple yelkovan bir türlü birlikte hareket edemiyor. Oysa sınıfın birliği onun varlık koşuludur. Şimdi saatleri ayarlama vakti. Sınıfın komünizme, komünist mücadelenin Marksizme, Marksizm'in diyalektik yöntemle işleyen entelektüel emeğe ihtiyacı var". Bu cümleler İzmir'de kurulan 'Saatleri Ayarlama Enstitüsü-Toplum Bilimleri Derneği'nin kuruluş bildirisinden.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü-Toplum Bilimleri Derneği, 17 yıllık uzun soluklu bir emeğin ardından dün itibariyle "Varsayın ki yasaklı bir bilimin unutturulmaya çalışılan kitabının kapağı açılıyor. Ya da bir meydanda sesimizi, çığlığımızı, öfkemizi işlediğimiz bir pankart, zafere ulaşmış bir grevin ardından makinelere güç veren şalter, yıllar süren paslı bir tutsaklığın sonunda güneş rengi çiçeğin taç yaprakları açılıyor" diyerek açıldı. Alsancak'ta bulunan dernek binasının açılışı yoğun ilgi gördü.

'BİRİKENLERİ SINIFLA NASIL PAYLAŞIRIZ?' KAYGISI ONLARI TOPLUM BİLİMLERİ DERNEĞİ'NE KADAR GETİRDİ

17 yıl önce İzmir'de bir araya gelen bir grup arkadaş, sendikal hareketin krizi üzerine çalışmaya başladı. Konu üzerine yapılan okumaların, tartışmaların ve araştırmaların ardından sınıfın dilini tam olarak bilmediğini fark eden topluluk, bunun üzerine sınıfın dilini öğrenmek için bir çaba içerisine girdi. "Birbirimizle konuşurken sınıfın diliyle konuşabilir miyiz?" sorusuna yanıt arayanlar bir süre sonra Marx'ın önemli eseri 'Das Kapital' okumalarında buluştu. Yeni grupların da oluşmasıyla önce okuyanların, sonra okuyanlara moderatörlük yaptığı süreç 17 yıl boyunca kesintisiz devam etti. Zaman içerisinde okumanın ötesinde biriken kelimeleri olduğunu fark eden topluluğun "Bu kelimeleri acaba sınıfla nasıl paylaşırız?" kaygısı onları Saatleri Ayarlama Toplum Bilimleri Derneği'ne kadar getirdi.

GÜNCEL KONULARDAN MARX'IN KİM OLDUĞUNA DAİR SUNUMLAR

Derneğin önüne koyduğu en önemli hedeflerden biri önümüzdeki süreçte yapılacak olan sunumlar. Sunumlarda "Güncelin Aynası", "Nedir?", "Kimdir?" ve "Kültür Sanat" başlıkları yer alıyor. "Güncelin Aynası" başlığı altında seçimler ve sonuçları, konut sorunu, kapitalist dünya pazarı ve kriz gibi konuların tartışılması planlanırken, "Nedir?" başlığı altında ise hümanizm, aile ve mülkiyet, demokrasi, rant gibi konular yer aldı. Yine "Kimdir başlığı altında Hegel ve Karl Marx başta olmak üzere Rosa Luxemburg, Engels gibi isimlerin konuşulması planlanıyor. Dernek ayrıca film günleri ve edebiyat okumaları yapmayı da planlıyor. Dernek, çalışma gruplarına ve 'Kapital' okumalarına ilgi duyan herkesi bekliyor.

'SINIFLA NASIL PAYLAŞIRIZ KAYGISI BİZİ BURAYA GETİRDİ'

Dernek yöneticilerinden biri olan Gültekin Akarca, 30 yıldır sınıf mücadelesinde teorik ve pratik anlamda üzerine düşeni yerine getirmeye çalıştığını söylüyor. 'Kapital' okuma grubunun ilk üyelerinden olan Akarca, o günden Saatleri Ayarlama Enstitüsü-Toplum Bilimleri Derneği'ne gelen süreci şu sözlerle anlattı:

"Temel okumayı ve sınıf hareketinin sorunlarına dayalı okumayı belirli bir oranda geçtikten sonra 'Bu alanlara dair cümle kurabilir miyiz?' telaşının içerisine düştük ve buna çalışmalara başladık. Bu çerçevede okumalar 17 yıl sürdü. Temel okumaya katılan ve 'Kapital'i bizimle birlikte okuyan grup olarak bunu yaptık. Özellikle İzmir'de bir grup oluştu. Her sene en azından eylül, ekim aylarında oluşan bir grup okumaya bizimle birlikte dahil oldu. Katılanların bir kısmı sonuna kadar götürebildi. Bir kısmı erken bıraktı çünkü 'Kapital' okumaları bir buçuk yıla yakın bir tempo gerektiriyor. Zaman içerisinde gördük ki biriken kelimelerimiz var. Okumanın ötesinde bizim de okuduklarımızdan anladığımız ve kapitalle burjuva toplum yapısını kavramaya çalışırken öğrendiğimiz biriktirdiğimiz kelimeler bunlar. 'Bu kelimeleri acaba sınıfla nasıl paylaşırız?' kaygısı bizi 'Saatleri Ayarlama Toplum Bilimleri Derneği'ne kadar getirdi. Altı ay kadar önce derneğin kuruluş çalışmalarına başladık. Resmi kuruluş sürecini tamamladıktan sonra şimdi işçi sınıfına yüzünü dönmüş entelektüel emekçilere duyurusuna sıra geldi."

.
'BİLGİ DAĞARCIĞIMIZI GELİŞTİRMEK VE SORULARA YANIT ARAMAK İÇİN ÜRETTİĞİMİZ ÇALIŞMALAR'

Dünden bugüne kalan çalışmaları devam ettirmeyi düşündüklerini söyleyen Akarca, 'Kapital' okumalarının devam edeceğini ifade etti. Akarca, "Kapitalin temel okumalarına yeni gruplarla devam etmeyi düşünüyoruz. Marx'ın sıklıkla söz ettiği ama bir türlü anlatmadığı Hegel'den devralarak kullandığı 'diyalektik yöntemi' anlayabilmek için Hegel okumaları yapıyoruz. Bu çalışma devam ediyor. Keza 'sınıf ve sendika' başlığı altında da bir çalışma grubumuz var. Çalışmalarını sürdürüyor. Sınıf ve sendika ilişkisi, işçi sınıfının iktisadi siyasi mücadelesi, işçi sınıfının sınıf olarak hali, sermaye-sendika ilişkisi alt başlıkları olan çalışmalar yürütüyoruz. Çalışmalar bittiğinde bunları bir kitapçığa, broşüre hatta belki bir bildiriye dönüştürmeyi planlıyoruz. Aile ve mülkiyet başlığında çalışmamız var. Keza kapitalizmin krizini güncel durumun anlaşılması için okuyoruz. Şu an ara vermiş bir kadın atölyesi çalışmamız söz konusu. Kent ve konut sorunu üzerine çalışmamız var. Göç ve nüfus sorunu üzerine planladığımız, önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeye çalışacağımız bir çalışmaya hazırlanıyoruz. Bunlar bizim kendi dernek bünyesinde bilgi dağarcığımızı geliştirmek ve sorulara yanıt aramak için ürettiğimiz çalışmalar" diye konuştu.

'İNANDIĞIMIZ HERŞEYDEN VAZGEÇİYORUZ, ÖĞRENDİKLERİMİZ UĞRUNA'

Dernek olarak mottoları olan 'İnandığımız her şeyden vazgeçiyoruz, öğrendiklerimiz uğruna' sloganına dikkat çeken Akarca, sözlerine şöyle devam etti:

"Aslında biz şunu düşünüyoruz; işçi sınıfı tüm dünyada bir yenilgi dönemi yaşıyor. Türkiye'de de bu söz konusu yenilgiden çıkabilmek için yenilginin kaynaklarını anlamak lazım. Neden yenildiğimizi bilmemiz lazım. Herkes bu yenilginin inanmamaktan kaynaklandığını düşünüyor. Oysa işçi sınıfı inanmadığı için yenilmedi. Devrimciler inanmadıkları için yenilmediler. Bu topraklarda sınıf mücadelesinde çok bedel ödedik. Bu bedeli devrimciler, bu toprakların komünistleri, entelektüeller gözlerini kırpmadan ödediler. İnanmadığımız için değil, bildiklerimizi unuttuğumuz ve referanslarımızı kaybettiğimiz için yeniliyoruz. Biz bu çalışmalarla tekrar referanslarımızı hatırlamak, hatırlatmak ve sınıfın kendisine ait bilimiyle ilişki kurmasını sağlamak çabası içerisindeyiz. 17 yıldır 'Kapital' okuma süreçlerinin içerisinde almaya çalıştığımız yol da aslında buna dair bir yol. Yani 'Kapital' okuyoruz, kapitalle düşünüyoruz. Toplumu anlamaya çalışıyoruz. Buna son dönemde bir kelime daha eklenmesi gerekiyor o da 'kapitalle eylemek'. Politikanın teorisini, teorinin politikası yapmayı hedefliyoruz ve bu yolda ilerliyoruz."