2020: Unutulmaması gereken yıl
Tüm dünyanın ‘unutulması gereken yıl’ olarak gördüğü 2020, Türkiye sporunun hafızasında asla silinmeyecek yıllar listesine üst sıralardan giriş yaptı. Tabii ki umalım ki gelecek yıllarda gelecek başarılar, 2020’yi unuttursun. Ama yine de birçok yönüyle illallah ettiren 2020, sağ ol var ol. Daha önce hiç yaşamadığımız duyguları tattığımız bir yıl olarak aramızdan ayrılıyorsun. Güle güle.
2020 öyle bir geçti ki çoğumuz için silindir etkisi yarattı. Ve maalesef bu etki dünyanın büyük bir kısmı için ‘unutulması gereken yıl’ olarak kayıtlara geçti. Mart ayından bu yana yaşadıklarımız, her ne kadar üçüncü sınıf bir ABD filmi kadar gerçeküstü olsa da hayatlarımıza birçok yenilik ekleyerek ve belki de geleceği değiştirerek gerçeğin ta kendisinin ne olduğunu da gösterdi bize. 19’a dayanan Covid’ler, maskeler, eve kapanmalar, izolasyonlar, sosyal mesafeler, yeni normaller ve daha neler neler. Artık bundan sonra hayatımızın bir dönemini bu sözcükleri kullanmadan tanımlayamayacağız. Peki neredeyse tüm dünyanın hemfikir olduğu 2020’nin kötü unvanı Türkiye sporuna da sirayet etti mi?
Bence bunu söylemek mümkün değil. Zira Türkiye sporu için 2020 hiç ama hiç unutulmaması gereken bir yıl olarak kayıtlara geçti. Tabii ana akım sporların dışına çıkabiliyorsanız. Düşünün mart ayında kimse ne olacağını bilemeden, ellerindeki imkanlarla evlerinde antrenman yapan sporcularımız, bize yakın-uzak tarihimizin görmediği başarıları hediye ettiler.
Aslında her şey pandemi öncesinde başladı. Türkiye’nin en başarılı spor dalı olan kadın voleybolu, bir kez daha üzerine düşeni yaparak 2020’den 2021’e ötelenen Olimpiyat Oyunları’nda yer alma hakkını elde etti. Kadın voleybolcularımızın çaktığı kıvılcım, diğer tüm amatör branşların attığı odunlarla kocaman bir ateşe döndü. Tabii bunun için uzun bir süre beklememiz gerekti.
VOLEYBOLLA BAŞLADI HAVUZLA DEVAM ETTİ
Önce sporun nasıl normalleşebileceğine baktık. Ekonomik nedenler, ana unsur yani seyirci olmadan futbolu piyasaya sürdü önce. Sonra cesaretlenen diğerleri peşi sıra geldi. Sporcular için olumlu, spor için tartışmaya açık bir ortamda, spor ‘yeni normaller’ ışığında devam etti.
Ekim ayına geldiğimizde sporcularımızın başarıları peşi sıra gelmeye başladı. Emre Sakçı, havuzda fırtına estirdi. 50 metre kurbağalamada efsane Adam Peaty’yi geçti, iki kez Avrupa rekorunu kırdı. Durmadı 100 metrede de geçilmedi.
Pek alışık olmadığımız bir durum olduğu için bizim için asıl yeni normal buydu. Voleybolda da havuzda da cimnastikte de adından söz ettiren bir ülke. Evet, ülkenin içindekiler anlık başarılar dışında yine ilgilenmeyecekler bu sporcularla ama onlar yılmadan çalışıp daha iyisini yapabilmek için pandemi de dinlemeden çalıştılar.
CİMNASTİĞİN İLKLER YILI
Bu sayede Ritmik Cimnastik Avrupa Şampiyonası'nda Türkiye altın madalya kazandı. Kiev’den Duygu Doğan, Azra Akıncı, Peri Berker, Nil Karabina, Eda Asar'dan oluşan grup milli takımımız şampiyonlukla döndü.
Ümit Şamiloğlu, Ferhat Arıcan, İbrahim Çolak, Ahmet Önder ve Abdelrahman Elgamal’ın yer aldığı Türkiye, bu kez Artistik Cimnastik Avrupa Şampiyonası’nda podyuma çıktı. Gümüş madalya elde eden milli sporcularımız, bu seviyede takım olarak Türkiye tarihinin en iyi derecesini elde etti. Kadınlarımız ise Avrupa dördüncüsü oldu. Yani bu yılı unutulmaz kılan nedenler sepetine, Göksu Üçtaş Şanlı, Dilara Yurtdaş, Cemre Kendirci, Ece Yağmur Yavuz ve Bilge Tarhan’dan oluşan takımımız bir anı daha atmış oldu.
Tabii kızlarımız için cimnastikten gelecek haberler çokmuş daha sonra gördük. Büyüklerde Göksu Üçtaş Şanlı yer aletinde kazandığı gümüş madalya ile Türk cimnastik tarihinin Artistik Cimnastik Kadınlar Avrupa Şampiyonası seviyesinde büyüklerde ilk madalyasını kazandırırken, Derin Tanrıyaşükür asimetrik paralel aletinde elde ettiği bronz madalya ile aynı başarıya gençler kategorisinde imza attı.
SON NOKTA MERVE'DEN
Yetti mi? Yetmedi. Türkiye’nin ilk Dünya şampiyonu jimnastik sporcusu, The Çolak hareketini literatüre sokan İbrahim Çolak, Avrupa Şampiyonası’nda da halkada birinciliği kimseye bırakmadı. Sonra Ferhat Arıcan sahneye çıktı. O da ‘paralel bar’da Avrupa’da kendisine rakip tanımadı. Ferhat, kulplu beygirde de üçüncülük elde etti.
Tabii sadece bu üç branştan bahsetmek olmaz. Modern pentatlonda Avrupa şampiyonu olan İlke Özyüksel de bir çentik attı 2020’ye. Dora Nusretoğlu, Buğra Ünal ve Arda Selçuk'tan oluşan erkekler milli takımımızın bronzu da yerini aldı 2020 başarı listesinde.
2020’ye son bayrağı diken ise Merve Tuncel oldu. 15 yaşında olmasına karşın Türkiye Arena Kulüplerarası Kısa Kulvar Genç ve Açık Yaş Yüzme Şampiyonası'nda 1500 metre serbestte elde ettiği 15:45:29’luk derecesiyle hem dünya rekoru kırdı hem de Tokyo biletini cebine koydu. Tabii ki atladığım sporcular vardır. Kusura bakmasınlar. Daha onlardan bahsetmedim.
Formula 1’in Türkiye dönmesinden ve yapılan hataların doğa olaylarıyla birleşmesiyle oluşan epik yarışına ya da WRC’nin Türkiye’ye veda yarışına hiç girmedim.
Kısacası unutulması gereken yıl olarak gözüken 2020 Türkiye sporunun hafızasında asla silinmemesi gereken yıllar listesine üst sıralardan giriş yaptı. Tabii ki umalım ki gelecek yıllarda gelecek başarılar, 2020’yi unuttursun. Ama yine de birçok yönüyle illallah ettiren 2020, sağ ol var ol. Daha önce hiç yaşamadığımız duyguları tattığımız bir yıl olarak aramızdan ayrılıyorsun. Güle güle.