2023 yılında bölgelerin aldığı ve verdiği göç ile net göç hızları
TÜİK'in 2023 yılı verilerine göre deprem gibi büyük doğal afetlerin yanı sıra özellikle ekonomik krizlerin büyük kitlesel göçlere neden olduğunu açıkça görülmektedir.
İnsanların doğal afet, sosyal, siyasal ve ekonomik nedenlerle yaşadığı yeri terk edip farklı bir yere kalıcı ve geçici kalmak için gidip yerleşmesi göç olarak tanımlanmaktadır. Göç veren yerlerde sosyal çatışmalar, kötü eğitim, sağlık ve ulaşım olanakları vb. itici etkenle söz konusu iken göç alan yerlerde ise iyi iş koşulları, eğitim, sağlık ve ulaşımda iyi olanaklar gibi çok sayıda çekici etken bulunmaktadır. Öte yandan tarımda makineleşme ve tarım topraklarının bölünmesi, kırsaldan kentlere yönelik önemli bir göç nedeni iken kentlerde geçim koşullarının zorlaşması da kentlerden kırsal yerleşmelere doğru yapılan tersine göçlere neden olmaktadır.
Türkiye’de öteden beri göçler genellikle bir kentten başka bir kente kente, kırsal yerleşmelerden kentlere, iç kesimlerden kıyı bölgelerine ve doğudan batıya doğrudur. Yukarıda genellikle kelimesini özellikle kullandık, çünkü istisnalar da yok değil. Örneğin Karadeniz bir kıyı bölgesi iken öteden beri fazla göç vermektedir. Kayseri, Konya ve Ankara gibi Orta Anadolu’da yer alan iller de genellikle göç almaktadır. Doğu bölgelerinin genellikle göç verdiği ve Karadeniz dışındaki kıyı bölgeleri ile sanayi bölgelerinin genellikle fazla göç aldığı da bilinen bir gerçektir.
Fakat son yıllarda Türkiye’de yukarıda bahsedilen göç yönlerinin değişmeye başladığı gözlenmektedir. Örneğin 1950’deki nüfusu 950 bin olan ve günümüzdeki nüfusu 15,7 milyona yaklaşan İstanbul’da nüfusun 74 yılda yaklaşık 16 katına çıkmasında bu ilde doğanlardan ziyade göçle gelenlerin katkısı vardır. Ancak İstanbul’un son bir yılda aldığından daha fazla göç verdiğini ve bu nedenle adı geçen bölgede net göç ve net göç hızının eksi değerler aldığı dikkat çekmektedir. Şüphesiz son 4-5 yılda yaşanan ekonomik sıkıntılar ve bundan dolayı kentlerde geçinmenin oldukça zor hale gelmesi, bu göçlerin en önemli nedenidir. Ancak 2024’te yapılan yerel seçimlerde Anadolu’daki bir köy, belde, ilçe yada ilde (özellikle de köy ve belde de) oy kullanmak için 2023’te ikamet adresini İstanbul dışında bir yere taşıyanların da az olmadığını tahmin etmekteyiz (Maalesef bu konuda elimizde veri yok).
2023 yılında düzey-1 bölgelerinin aldığı göçün kabaca 110 bin (Kuzeydoğu Anadolu) ile 413 bin (İstanbul) arasında değiştiği görülmektedir. İstanbul’un dışında Akdeniz, Batı Anadolu, Batı Karadeniz, Doğu Marmara ve Ege bölgelerinin aldığı göç de fazla olup 258 bin (B. Karadeniz) ile 307 bin (Ege) arasında değişmektedir. En az göç alan bölge Kuzeydoğu Anadolu iken bunu Ortadoğu Anadolu, Doğu Karadeniz, Batı Marmara ve Orta Anadolu takip etmektedir. Bu bölgelerde alınan göç 110 bin ile 195 bin arasında değişmektedir (Tablo 1).
12 bölgede verilen göç miktarına bakıldığında bu değerin yaklaşık 109 bin (Doğu Karadeniz) ile 581 bin (İstanbul) arasında değiştiği görülmektedir. İstanbul’un dışında yaklaşık 414 binle Akdeniz, 272 binle Güneydoğu Anadolu, 260 binle Batı Anadolu ve 242 binlik aynı miktarla Doğu Marmara ve Ege bölgeleri ile 223 binle Ortadoğu Anadolu bölgelerinin verilen göç miktarı açısından önde geldiği görülmektedir (Tablo 1). Akdeniz, Güneydoğu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinin verdiği göçün önemli bir kısmının 6 Şubat 2023’te yaşanan depremle ilgili olduğunu unutmamak gerekir. Zira Akdeniz bölgesindeki Hatay ve Kahramanmaraş ile Güneydoğu Anadolu’daki Adıyaman ve Gaziantep ile Ortadoğu Anadolu’daki Malatya bu depremde yıkımın en fazla olduğu illerdi.
Doğu Karadeniz dışında verilen göçün az olduğu diğer bölgelerde ise bu değerin 118 bin civarında olduğu Kuzeydoğu Anadolu, 119 bin civarında olduğu Batı Marmara, 137 bin olduğu Orta Anadolu, 175 bin olduğu Batı Karadeniz bölgeleriydi (Tablo 1).
2023’te alınan ve verilen göç arasındaki farka denk gelen net göç yaklaşık -169 binle (İstanbul), 83 bin (Batı Karadeniz) arasında değişmiştir. Özellikle İstanbul, Akdeniz, Güneydoğu, Ortadoğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinin aldığından daha fazla göç verdiği ve bu nedenle adı geçen bölgelerin net göçünün eksi değerle aldığı dikkat çekmektedir. İstanbul’da -169 bin civarında olan net göç, Akdeniz bölgesinde -144 bin, Ortadoğu Anadolu’da -70 bin, Güneydoğu Anadolu’da -30 bin ve Kuzeydoğu Anadolu’da ise -8 bin civarındaydı (Tablo 1).
Batı Anadolu, Batı ve Doğu Karadeniz ile Batı ve Doğu Marmara ve Ege ve Orta Anadolu bölgeleri ise verdiğinden fazla göç aldıkları için bu bölgelerin net göçü artı değerler almıştır. Batı Karadeniz’de yaklaşık 83 bin olan net göç, Ege’de 65 bin, Doğu Marmara’da 62 bin, Batı Marmara ve Orta Anadolu’da 59 bin, Doğu Karadeniz’de 52 bin ve Batı Anadolu’da ise 41 bin civarındaydı (Tablo 1). Özellikle Batı ve Doğu Karadeniz bölgeleri gibi genellikle göç veren bölgelerin 2023 yılında İstanbul’un verdiği göçün önemli bir kısmını aldığı anlaşılmaktadır. Bölgelerin aldığı göçün geldiği bölgeler incelendiğinde, Batı Karadeniz’in aldığı göçte İstanbul’un yaklaşık 45 binle başta geldiği ve bu bölgeyi yaklaşık 28 binle Batı Anadolu’nun ve 22 binle de Doğu Marmara’nın takip ettiği görülmektedir. Yine Doğu Karadeniz’in aldığı göçte yaklaşık 31 binle İstanbul’un başta geldiği, bu bölgeyi yaklaşık 14 binle Doğu Marmara ve 13 binle Batı Karadeniz’in takip ettiği görülmektedir (Tablo 2).
Net göç miktarının 1000’le çarpılıp bölge toplam nüfusuna bölünmesi ile net göç hızı verisi elde edilmektedir. 2023’te 12 bölgede net göç hızının binde -17,7 (Ortadoğu Anadolu) ile binde 19,1 (Doğu Karadeniz) arasında değiştiği görülmektedir. Net göçün eksi olduğu bölgelerde net göç hızı da eksi değerler almıştır. Güneydoğu Anadolu’da binde -3,2 olan net göç hızı, Kuzeydoğu Anadolu’da binde -3,6; İstanbul’da binde -10,7; Akdeniz’de binde -13,2 ve Ortadoğu Anadolu’da binde -17,7’ye inmiştir. Depremden etkilenen Ortadoğu Anadolu bölgesinde yaklaşık binde -18’e ve Akdeniz bölgesinde binde -13’e düşen net göç hızı, depremden etkilenmeyen İstanbul’da da binde -11’e inmiştir (Tablo 1). İstanbul’da net göç hızının bu denli düşük bir değere inmesinin yukarıda da değinilen son 4-5 yıldaki ekonomik kriz ve bundan dolayı kentlerde geçimin çok zorlaşması hatta imkansız hale gelmesi ile ilgili olduğu açıktır.
Net göçün artı değerler aldığı bölgelerde net göç hızının kabaca binde 5 ile binde 19 arasında değiştiği görülmektedir. Doğu Karadeniz binde 19,1 ile net göç hızının en yüksek olduğu bölge iken bu bölgeyi binde 17,7’yle Batı Karadeniz, binde 15,5’le Batı Marmara, binde 14,1’le Orta Anadolu, binde 7,3’le Doğu Marmara, binde 5,9’la Ege ve binde 4,9’la Batı Anadolu izlemiştir (Tablo 1). Ege, Doğu ve Batı Marmara ile Batı Anadolu gibi öteden beri göç alan bölgelerde net göç hızının artı değerler almasının yanı sıra Batı ve Doğu Karadeniz’de de son bir yılda net göç hızının binde 18’i geçmesi, adı geçen iki bölgenin İstanbul’un verdiği göçün önemli bir kısmını aldığı tezini doğrulamaktadır ve durum Tablo 2’de açıkça görülmektedir.
Yukarıda detaylı bir şekilde 2023’te Türkiye’de bölgelerin aldığı ve verdiği göç miktarı ile net göç ve net göç hızının deprem gibi büyük bir doğal afet, son yıllarda yaşanan ekonomik sıkıntılar ve bununla ilintili geçinme sorunu, işsizlik ve iş bulma olanakları gibi çok sayıda faktöre bağlı olarak şekillendiği gözlenmektedir. 1950’lerden beri göç alan ve göç veren bölgeler kategorisinde yar alan bazı bölgelerin bu durumlarının son yıllarda değişmeye başladığı bir gerçektir. Yine Ortadoğu ve Kuzeydoğu Anadolu’nun göç vermeye ve Ege, Doğu ve Batı Marmara ile Batı Anadolu gibi bölgelerin göç almaya devam ettiği görülmektedir. En büyük farklılık ise İstanbul gibi öteden beri göç alan bir bölgede 2023’te net göç hızının binde -11’e inmesi ve Batı ve Doğu Karadeniz gibi öteden beri göç veren bölgelerde ise bu değerin binde 18’lerin üzerine çıkmasıdır. Bu veriler deprem gibi büyük doğal afetlerin yanı sıra özellikle ekonomik krizlerin büyük kitlesel göçlere neden olduğunu açıkça göstermektedir. Doğu ve Batı Karadeniz’e yönelen göçlerin iyi okunması ve buraya gelen nüfusun ziraat, hayvancılık, arıcılık, mandıracılık, ormancılık, balıkçılık ve kırsal turizm gibi alanlarda üretime ve ekonomik aktiviteye katkı sağlayabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle bu nüfusa yönelik, kırsalda üretime dönük eğitim faaliyetlerinin (eğitim, kurs vb.) verilmesi oldukça önemlidir. Yine bu nüfus içinde bitkisel ve hayvansal üretim ile kırsal turizm gibi alanlarda çeşitli işletmeler kurmak isteyenlere uzun vadeli sıfır faizli kredilerin sağlanması, Türkiye’deki bitkisel ve hayvansal üretim ile turizm geliri açısından faydalı neticeler doğuracaktır.