2024 Dünya Aşı Haftası: 1717'den bugüne aşı üretimi
Aşı olan her sağlıklı birey, enfeksiyon etkeni olan bakteri ya da virüsün ortadan kaldırılabilmesinde aktif rol alacaktır. Sağlıklı bireyin aşı olmasıyla hastalıklardan korunabileceğimizi unutmayın.
Tüm dünyada Nisan ayının son haftası aşının önemini vurgulamaya ve farkındalığını artırmaya yönelik etkinliklere ayrılmıştır. Sağ ve sağlıklı çocuklar, yetişkinler ve yaşlılar için aşı olmanın olmazsa olmazlığını tekrar tekrar hatırlatmak için.
Aşılar, bakteri ya da virüslerin, uygulandıklarında vücudumuzda hastalığa yol açmaksızın bağışıklık kazanmamıza olanak sağlayan formlarıdır. Dünya tarihinde aşının keşfi, enfeksiyon nedenli bebek ve çocuk ölümlerinin önlenmesini, beklenen yaşam süresinin uzamasını, ölüme neden olan en önemli hastalıkların bulaşıcı olanlardan bulaşıcı olmayan hastalıklara evrildiği epidemiyolojik dönüşümü sağlayan en önemli keşiflerden biridir. Pek yakın zamanda yaşadığımız ve izleri halen sürmekte olan pandeminin önüne geçilmesini de aşı teknolojisine borçluyuz.
Bugün insanı hayrete düşürecek şekilde aşı karşıtlığından söz edilebiliyor olsa da ülkemizde aşı üretimi yüzyıllar öncesinde belgelenmiştir.
Bundan üç yüz yıl önce 1717’de Osmanlı İmparatorluğu İngiltere Büyükelçisi’nin eşi Mary Montagu’nun ülkesine yazdığı bir mektupta, İstanbul’da çiçek hastalığına karşı “aşı denilen bir şey” yapıldığından heyecanla söz ettiğini biliyor musunuz?
- Yine, II. Abdülhamid’in Kuduz aşısını bulan Louis Pasteur’e çalışmaları için hatırı sayılır meblağda maddi destekte bulunduğunu ve bilim insanının dönemin kahramanlık nişanı olarak kabul edilen Mecidiye Nişanı ile onurlandırıldığı;
- Dünyada ilk defa 1885`te Osmanlı`da çiçek aşısı uygulaması için kanun çıkarıldığı;
- 1887`de Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane`de kuduz aşısı üretilmeye başlandığı;
- 1892`de Çiçek Aşısı Üretim Evi kurulduğu;
- Difteri, tetanoz, veba, kızıl, tifo, kolera, dizanteri ve tüberküloz gibi ölümcül hastalıklara karşı aşıların doğrudan ülkemiz bilim insanlarınca üretilebildiği;
- Kurtuluş savaşı sırasında aşı üretimlerinin devam ettiği, Eskişehir, Afyon, Kırşehir, Erzurum, Niğde, Sivas ve Erzincan, Kastamonu’da da aşı üretiminin yapıldığı;
- 1928’de halkın sağlığının korunması amacıyla yasa ile kurulan Hıfzıssıhha Enstitüsü’nde onlarca aşının üretilip uygulandığı;
- 1940 yılına gelindiğinde kolera salgını nedeni ile Çin’e aşı gönderdiğimizi;
- 1950`de ülkemizde bulunan İnfluenza Laboratuvarı’nın Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası İnfluenza (grip) Merkezi olarak tanındığı ve İnfluenza aşısı üretimine geçildiği; gibi arşiv bilgileri ve benzeri pek çok ayrıntı için Sağlık Bakanlığı’nın ilgili sayfasına ve İstanbul Tabip Odası’nın ‘Tarihsel Süreçte Türkiye’de Aşı Üretimi’ yazısına bir göz atmanızı öneririm.
Kurtuluş Savaşı sırasında kesintiye uğramadığı halde bugün ülkemizde aşı üretimi olmadığını, ithal ettiğimiz aşılarla sağlıklı kalabildiğimizi, aşı üretecek bilim insanı potansiyelimizi günbegün yitirdiğimizi üzülerek izliyoruz.
Covid 19 pandemisini durduran aşının bulunmasında iki Türk bilim insanı, Özlem Türeci ve Uğur Şahin’in imzasının olduğunu, çalışmalarını uzun yıllardır Almanya’da sürdürebildiklerini biliyorsunuz.
Aşı uygulamaları Osmanlı’dan bu yana Devlet güvencesindedir. Bebek doğduğu andan itibaren uygulanmaya başlanan çocukluk çağı aşılama programı Sağlık Bakanlığı eliyle yürütülmekte ve Aile Sağlığı Merkezlerinde ücretsiz olarak uygulanmaktadır. Ancak, ek hastalıkların getirdiği riskler nedeniyle yapılması yaşamsal önem taşıyan aşılar konusunda bireylerin tek tek kişisel sorumluluğu da göz ardı edilemez.
Dünya Aşı Haftasında olmanız gereken aşıları hekimlerinize danışınız. Bazı virüslerin, rahim ağzı kanseri gibi enfeksiyon hastalıkları dışında sonuçlar yaratabildiğini ve bu kanserlerden de aşı ile korunabileceğimizi hatırlatmak istiyorum.
Ve son olarak, bazı kronik hastalıklardan muzdarip ve kullandıkları ilaçlar nedeni ile enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riski artmış hasta ve yaşlıların da, toplumda çok sayıda sağlıklı bireyin aşı olmasıyla hastalıklardan korunabileceğini unutmayınız. Çiçek hastalığının yeryüzünden silinmesi yaygın aşılama programı ile mümkün olabilmiştir. Aşı olan her sağlıklı birey, enfeksiyon etkeni olan bakteri ya da virüsün ortadan kaldırılabilmesinde aktif rol alacaktır.