2025 asgari ücret açıklaması ve çalışanlara etkisi

Asgari ücretin hayat pahalılığı karşısında erimesi kaçınılmazken, özel sektör ve kamu çalışanları arasındaki fark büyüyecek. Sorunun çözümü sendikalaşma ve toplu sözleşme oranının artırılmasıdır.

Fotoğraf: AA
Google Haberlere Abone ol

Asgari ücreti belirlemek üzere Aralık ayında üç toplantı gerçekleştiren fakat herhangi bir rakam açıklamayan, işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Türk-İş’in katılmadığı 24 Aralık günü akşam saatlerinde gerçekleştirmiş olduğu dördüncü toplantı sonunda, 1 Ocak 2025 tarihinde geçerli olacak asgari ücretin net 22 bin 104 lira olarak belirlendiğini açıkladı.

Gelecek yılın ilk ayından itibaren geçeli olmak üzere resmi vergi ve harçlara yüzde 43,93 zam yapıldığı ve TÜİK enflasyonunun yüzde 47’yi aştığı bugünlerde, 15 milyon çalışanın neredeyse yarısını oluşturan asgari ücretli çalışanların maaşlarına yüzde 30 zam yapılması emekçilerin, sendikaların ve muhalefet partilerinin tepkilerine yol açtı. Bu konuda çeşitli eleştiriler yapıldı.

İlk kez 1936 tarih ve 3008 sayılı İş Kanunu ile yasal bir düzenlemeye kavuşan asgari ücrete ilişkin oluşturulan komisyonlar ve uygulamalar önce mahalli, sonra bölgesel ve en sonunda ulusal düzeyde gerçekleşmiş oldu. 22/5-2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 39. Maddesine dayanarak hazırlanan asgari ücret yönetmeliği, her türlü işçinin çalıştığı bütün iş kolları için tek bir asgari ücret belirleneceğini hükme bağladı. 01/08/2004 tarihli 25540 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren asgari ücret yönetmeliği hala günümüzde uygulanmakta olup; 2012, 2014 ve 2022 yıllarında ise toplamda üç kez değişikliğe uğramıştır.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, en çok üye işçi bulunduran Türk-İş Sendikası, en çok işveren kuruluşu bulunduran Türkiye İşveren Sendikaları Federasyonu (TİSK) ile Çalışma Bakanlığı üyeleriyle birlikte üç kurumun da beşer kişiyle temsil edildiği toplam 15 üyeden oluşmaktadır. Bu komisyonun gerçekte bir hükmü bulunmayıp, asgari ücrete asıl karar verici hükümettir. En son 2023’te önce 8 bin 506 lira sonra 11 bin 402 liraya çıkarılan asgari ücret 2024 yılı için yüzde 49 zamla 17 bin 2 liraya yükseltildi. Çarşı pazarda hızla yükselen mal ve hizmet artışlarına rağmen; enflasyon artışını tetikler diye 2024 yılının ikinci altı aylık dönemi için asgari ücrete zam yapılmadı. Bu haksız durum aylarca tartışıldı. Yeni dönemde asgari ücretin ne kadar olabileceğine ilişkin konunun uzman tahminleri yüzde 30 ile 40 arasındaydı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, asgari ücretliye en az yüzde 76 zam yapılması gerektiğine dikkat çekerek, ücretin 30 bin lira olmasını istedi. DEM Parti Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise asgari ücretin 35 bin lira olmasına ve yılda iki kez güncellenerek arttırılmasına yönelik görüş belirtti. İYİ Parti Genel Başkanı Musavat Dervişoğlu ise Temmuz ayında tekrar arttırılmak kaydıyla 2025 yılının ilk yarısında net asgari ücret en az 28 bin lira olmalıdır derken diğer muhalefet partileri de asgari ücret taleplerini kamuoyu ile paylaştılar.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ise asgari ücrete ilişkin talep ve önerilerini 9 Aralık 2024 günü bir basın toplantısı ile açıkladı. DİSK, Asgari ücretin dünyanın her yerinde sembolik bir ücret iken ülkemizde ortalama ücret haline geldiğini ve bunun temel mesele olmaktan çıkarılabilmesi için sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması ve toplu sözleşme kapsamının genişletilmesi gerektiğini açıkladı. Ayrıca son iki yılda asgari ücretin yalnızca dört ay açlık sınırının üzerinde olduğunu belirtti.

10,16 ve 19 Aralıktaki Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarına en çok üyeye sahip sendika olarak katılan Türk-İş, ilginçtir ilk iki toplantıda hiçbir rakam telaffuz etmedi. Kamuoyunda oluşan tepkiler ve asgari ücretlilerin beklentileri üzerine üçüncü toplantı sonrasında dört farklı iş kolunda çalışan emekçinin 29 bin 583 lira ücret talebinin olduğu imzalı dilekçesini kamuoyu ile paylaştı. Komisyon toplantılarına bir ön çalışma ve ücret teklifi ile gelmeyen Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay yaptığı açıklamada “2025 yılında asgari ücretin 2024 rakamının yüzde 45, enflasyon oranı üzerine yüzde 20 refah payı eklenerek 29 bin 583 TL olmasını talep ediyoruz” dedi. İstenen rakamın verilmemesi durumunda imza atmayacaklarını açıklayan Türk-İş Genel Başkanı Atalay talebin karşılanmayacağını bildiği için de son komisyon toplantısına katılmadı. Türkiye’de asgari ücret görüşmelerinde 30 yılda sadece 6 kez üçlü mutabakat sağlanabilmiştir.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda bir sendikanın ücret talep etmemesinin mantıklı bir açıklaması yoktur. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Mahmut Asmalı ise asgari ücret tartışmaları öncesinde, asgari ücret ile enflasyon hedeflerine zarar getirecek bir artışı doğru bulmadığını belirtmişti.

Asgari ücret, ülkelerin sosyo-ekonomik gelişmişliğine göre farklı şekillerde tanımlanmıştır. Ülkemizde asgari ücret, ‘işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, sağlık, konut, giyim, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret’ olarak tanımlanmaktadır. Asgari Ücret Komisyonu, belirlenecek ücreti hesaplarken ülkenin içerisinde bulunduğu sosyal ve ekonomik durumu, ücretlere ait geçinme endekslerini ve geçinme şartlarını ve aile durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır.

24 Aralık’ta brüt olarak 26 bin 5 lira 50 kuruş olarak açıklanan yeni asgari ücretin, 22 bin 104 lira 67 kuruşunu net ücret, 3 bin 640 lira 77 kuruşunu SGK primi, 260 lira 6 kuruşunu işsizlik sigortası primi oluşturuyor. Yeni yılda işverenlere bir asgari ücretlinin aylık maliyeti 30 bin 556 lira 46 kuruş oldu. Ayrıca yeni asgari ücret rakamıyla, devlet her bir asgari ücretli için işverenlere verdiği desteği de 700 liradan 1000 liraya çıkardı. Bu yeni asgari ücretle 1 Ocak 2025 itibariyle işsizlik ödeneği, Genel Sağlık Sigortası (GSS) primi, kıdem tazminatı ve staj ücretinde de değişiklik olacak.

Türkiye’de son verilere göre 2 milyon 191 bin 292 işletme bulunmakta. Bu işletmeler içinde 1 ile 9 arasında işçi çalıştıran 1 milyon 917 bin 102 küçük ve orta ölçekli işletme var. Diğer yandan 100’ün üzerinde işçi çalıştıran büyük işletmelerin sayısı da 19 bin civarında. Bu asgari ücret artışından sonra küçük ve orta ölçekli işletmeler kendi ürettikleri mallarına, asgari ücret artışından doğan maliyeti kısa süre içerisinde yansıtacakları gibi, kimi işveren de maliyetlerini düşürmek için işçi çıkarma yoluna gidecektir.

Bugün asgari ücret; enflasyon, ekonomik gelişme, istihdam ve gelir dağılımını etkileme açısından ülke için giderek büyük bir sorun haline gelmektedir. Asgari ücretli sayısının giderek artmasına paralel olarak asgari ücretin ülke genelinde ortalama ücret haline gelmesi, bu ücretten yüksek vergi alınması ve ücret artışlarının TÜİK’in enflasyon verisine endekslenmesi önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Türkiye’de asgari ücret artışı ile enflasyon artışı arasında bir paralellik söz konusu değildir. Asgari ücretli sayısının azaltılması yönünde yasal bir düzenlemeyle tecrübesiz gençlerin işsizlik sorununa çözüm bulunurken, tecrübeli kişilerin de asgari ücretin üzerinde kazanç elde etmesi sağlanmalıdır. Açlık sınırı altında yaşamaya mahkum edilen asgari ücretlinin, vergi ve prim yükü azaltılmalıdır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na tek bir işçi konfederasyonu değil, DİSK gibi büyük işçi konfederasyonlarının da katılımı sağlanmalı ve görüşleri alınmalıdır.

2025 yılı için verilen asgari ücretin hayat pahalılığı karşısında erimesi kaçınılmaz olurken, özel sektör ve kamuda çalışan asgari ücretliler arasındaki ücret farkı giderek büyüyecektir. Asgari ücret sorununun çözümü sendikalaşma oranının ve toplu iş sözleşmesi kapsamının artırılması ile mümkün olabilir. 

*Eğitimci - Yazar