3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü: Dünyada durum ne?
Dünya Basın Özgürlüğü Günü, basın özgürlüğünün ve bu özgürlüğe saygının önemine dikkat çekmek için her yıl 3 Mayıs’ta kutlanıyor. Peki, bu gün nasıl ortaya çıktı ve dünyada basın özgürlüğü ne durumda?
DUVAR - Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Birleşmiş Milletler’in (BM) açıklamasına göre, 3 Mayıs, bu yıl mevcut küresel iklim krizi bağlamında gazetecilik ve ifade özgürlüğünün önemine ithaf edildi. 2024 yılının teması iklim gazeteciliği olarak belirlense de Dünya Basın Özgürlüğü Günü, daha geniş anlamda hükümetlere basın özgürlüğüne olan bağlılıklarına saygı göstermeleri gerektiğini hatırlatıyor, gazetecilere ise basın özgürlüğü ve meslek etiği gibi konuları kendi aralarında düşünüp tartışmaları için bir alan açıyor.
Peki, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nasıl ortaya çıktı? Basın özgürlüğü konusunda dünyada durum ne? Rapor ve açıklamalar ne söylüyor?
ARALIK 1993’TE ‘DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GÜNÜ’ İLAN EDİLDİ
Dünya Basın Özgürlüğü Günü, BM Genel Kurulu’nda, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Konferansı’nın tavsiyesi üzerine Aralık 1993’te ilan edildi. Bunun için 3 Mayıs'ın seçilmesinin sebebi ise bugün kısaca Windhoek Deklarasyonu olarak bilinen Özgür, Bağımsız ve Çoğulcu Bir Basının Geliştirilmesi için Windhoek Deklarasyonu’nun yayınlanmasının yıldönümü olmasıydı. 29 Nisan-3 Mayıs 1991 tarihleri arasında Namibya'nın başkenti Windhoek'te bir konferans düzenlenmiş, bu konferansın sonunda yayınlanan deklarasyonla Afrikalı gazeteciler basın özgürlüğünün bir beyanını kamuoyuna sunmuştu. Bundan iki yıl sonra Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutlamak için de bu deklarasyonun yayınlandığı 3 Mayıs günü seçildi. 3 Mayıs, o günden bu yana aynı zamanda baskı ve saldırılarla karşı karşıya kalan basın ve çalışanlarına destek vermek ve mesleklerini yaparken saldırıya maruz kalan, hayatını kaybeden gazetecileri anmak için bir vesile oldu.
UNESCO/GUILLERMO CANO DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ÖDÜLÜ
UNESCO, bu bağlamda 1997 yılından bu yana 3 Mayıs’ta UNESCO/Guillermo Cano Dünya Basın Özgürlüğü Ödülü'nü de veriyor. Dünyanın herhangi bir yerinde, özellikle tehlike karşısında basın özgürlüğünün savunulması ve geliştirilmesine önemli katkıda bulunan kişi, kurum ya da kuruluşlar, bu ödüle layık görülüyor ve ödüllerini 3 Mayıs’ta alıyor. UNESCO Yönetimi Kurulu’nun girişimiyle verilmeye başlanan ödül, adını Kolombiyalı gazeteci Guillermo Cano Isaza’dan alıyor. Isaza, 17 Aralık 1986 tarihinde başkent Bogotá’daki El Espectador gazetesinin önünde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. Isaza, ölümünden önce ülkedeki güçlü uyuşturucu baronlarına karşı yükselttiği eleştirel sesiyle biliniyordu. Bu ödüle 2014 yılında Türkiye’den Ahmet Şık, 2021 yılında Filipinler’den Maria Ressa, 2022 yılında Belarus Gazeteciler Derneği ve geçtiğimiz yıl İran’dan üç gazeteci kadın Niloofar Hamedi, Elaheh Mohammadi ve Narges Mohammadi layık görüldü.
RSF: SADECE HER 10 ÜLKEDEN 3’ÜNDE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ‘İYİ’ DURUMDA
Peki, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde dünyada basın özgürlüğünün durumu ne? Fransa merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) resmi internet sitesindeki ‘Barometre’de paylaşılan bilgilere göre, 1 Ocak 2024 tarihinden bu yana geçen 4 ayı aşkın süre içinde dünyada iki gazeteci öldürüldü, 480 gazeteci ve 23 medya çalışanı gözaltına alındı ve/veya tutuklandı. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’nun (IFJ) paylaştığı bilgilere göre ise 2024 yılında öldürülen gazeteci ve medya çalışanlarının sayısı 17’ydi. RSF’nin her yıl yayınladığı ve Türkiye’nin kendisine 180 ülke arasında 165’inci sırada yer bulabildiği Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde basının en özgür olduğu 10 ülke sırasıyla Norveç, İrlanda, Danimarka, İsveç, Finlandiya, Hollanda, Litvanya, Estonya, Portekiz ve Timor-Leste oldu. Endeksteki son 10 ülke ise şöyleydi: Bahreyn, Küba, Myanmar, Eritre, Suriye, Türkmenistan, İran, Vietnam, Çin ve Kuzey Kore. RSF, bu endeksle birlikte yayınladığı analizde, basın özgürlüğünün durumunun 31 ülkede ‘çok ciddi’, 42 ülkede ‘zor’, 55 ülkede ‘sorunlu’ ve 52 ülkede ‘iyi’ ya da ‘tatmin edici’ olduğuna, diğer bir deyişle gazetecilik ortamının her 10 ülkeden yedisinde ‘kötü’ olduğuna dikkat çekti.