33'üncü Ankara Film Festivali başladı
33'üncü Ankara Film Festivali, MEB Şura Salonu’nda düzenlenen Açılış Töreni'yle başladı. Ferstival, 11 Kasım'a kadar izleyicilerle buluşmaya devam edecek.
DUVAR - Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı’nın düzenlediği 33'üncü Ankara Film Festivali, dün gece MEB Şura Salonu’nda düzenlenen Açılış Töreni ile başladı. Sunuculuğunu Ünsal Ünlü’nün yaptığı açılış töreninde Onur Ödülleri ve Vakıf Özel Ödülleri de sahiplerine verildi.
Festival programının tanıtıldığı açılış gecesinde Aziz Nesin Emek Ödülü, yazar, müzisyen, senarist, yönetmen Zülfü Livaneli’ye, Sanat Çınarı Ödülü orkestra şefi Rengim Gökmen’e, Kitle İletişim Ödülü ise çevirmen, sinema yazarı, gazeteci, yazar Sevin Okyay’a Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından takdim edildi.
Aziz Nesin Emek Ödülü’nü İrfan Demirkol’dan alan Zülfü Livaneli şöyle konuştu: “Çok mutluyum, çok önemli bir iş yapıyorsunuz, emek verenlere ve herkese çok teşekkür ediyorum. Ankara kültürün başkenti gerçekten. Biz burada yetiştik, bütün oyunları burada gördük, kitaplarımızı burada okuduk, filmlerimizi burada gördük ve Ankara’dan yetişen insanlar Türkiye’nin kültür hayatında çok önemli yer tuttular. Çünkü 100 yıl önce buradan bir lider cepheye gitti, ülkenin varlık yokluk savaşında, işgal edilmiş bir ülkenin büyük taarruzunun gecesinde çadırda roman okudu. Sabaha karşı 5.30’da başlayacak taarruz öncesi Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanını okuyan bir lider Atatürk. Ve ne diyor; ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür,’ hakikaten çok doğru söylemiş. Çünkü bizim kültürle olan bağımız, bizlerin yaşattığı, sizlerin yaşattığı bu kültür bizi ayakta tutan şeydir. Belki de ele geçirilemeyen son kalemizdir, tek kalemizdir O yüzden yaşasın kültür emekçileri, yaşasın cumhuriyet, yaşasın Mustafa Kemal Atatürk."
'ONUR ŞENER ADINA BÜTÜN ŞİDDET OLAYLARINA KARŞI ÇIKMAMIZ GEREKİYOR'
Sanat Çınarı Ödülü’nün bu yılki sahibi Rengim Gökmen’e ödülünü Vakıf Yönetim Kurulu Üyesi Füsun Okutan İplikçioğlu verdi. Gökmen, “Bir sinema festivalinde böyle bir ödülü almak çok anlamlı. Sizleri bulmuşken ve bu ödülü şükranla kabul ederken anmam gereken iki kişi olduğunu düşündüm. İlk senaryo tekniği kitabını yazan, tiyatrocu olmasına karşın ilk sinema sevgisini bana veren, elimden tutarak beni Ankara Sineması’na, Ulus Sineması’na götüren ve beni bu büyük sanatla tanıştıran babamı anmak istiyorum, anısı önünde saygıyla eğiliyorum. İkinci kişi ise, bir müzik emekçisi Onur Şener. Bundan birkaç ay önce katledildi Ankara’da. Onun adına bütün şiddet olaylarına karşı çıkmamız gerektiğini ve kısa vadede çözümlere ulaştırmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu genç müzikçinin de anısı önünde saygıyla eğiliyorum” dedi.
Festivalin Kitle İletişim Ödülü’nü Vakıf Yönetim Kurulu Üyesi Pof. Dr. Ruken Öztürk’ten alan Sevin Okyay da “Bu akşam burada olduğum için çok teşekkür ederim. Ankara benim için sinema konusunda hiç yabancı bir yer değil. Ankara Film Festival, Gezici Festival, Uçan Süpürge… Hiç yabancı hissetmiyorum, çok teşekkürler” diye konuştu.
VAKIF ÖZEL ÖDÜLLERİ FARAH ZEYNEP ABDULLAH VE CEYLAN ÖZGÜN ÖZÇELİK'İN
Ankara Film Festivali’nin Onur Ödülleri’ne ek olarak bu yıl ilk kez verdiği Vakıf Özel Ödülleri oyuncu Farah Zeynep Abdullah ile sinema yazarlığı ve sinema programları ile başladığı kariyerine yapımcı, yönetmen, senarist olarak devam eden Ceylan Özgün Özçelik’e verildi.
Vakıf Özel Ödülü’nü İrfan Demirkol’dan alan Farah Zeynep Abdullah konuşmasında, “Gerçekten çok heyecanlıyım. Ödül için arandığımda çok şaşırdım. Çok zorluk çekiyoruz, çok şeyin üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Özellikle genç kadınlara ciddi zorluklar yaratılıyor sektörde ve çoğu yerde. Sadece bizim sektöre özel değil. Özellikle böyle özel ödülleri yaşça daha büyük insanlar alıyor. Gençleri gördükleri, bize destek oldukları için Ankara Film Festivali’ne çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
'TÜM CADILARA TEŞEKKÜRLER'
Vakıf Yönetim Kurulu Üyeleri Nihan Gider Işıkman ve Hacer Yıldız’dan Vakıf Özel Ödülü’nü alan Ceylan Özgün Özçelik, “Cadı bir hakaret nişanesi; söz dinlemeyen cadı, kahkaha atan cadı, dans eden cadı, gece sokağa çıkan cadı... Cadılar yüz yıllardır dünyanın her yerinde ötekileştiriliyor, yok sayılıyor, cezalandırılıyor, işkence görüyor, öldürülüyor. 90’ların ilk yarısında ortaokul ve lise yıllarımda bir sinemasever olarak her film festivalinin ödül törenini izliyordum ve kadınlar sahneye çıktıklarında, ödül aldıklarında çoğunlukla ağlıyorlardı. Bu dikkatimi çekiyordu ve anlayamıyordum. Çünkü erkekler gayet sahneye hâkim bir şekilde şakalarını yapıyorlar, gülüyorlardı ama kadınlar ağlıyordu. 2002’de sektörde çalışmaya başladım ve ancak o zaman anlayabildim kadınların neden ağladıklarını. Çünkü çok zor oraya çıkmak ve kabul görmek. Kendilerine konulmuş kurallara meydan okuyanlara, ailemin kadınlarına, Nihan’a, 15 yıl önce çektiğim ilk kısa filmimden şu an kurgusunda olduğum son filmime benimle birlikte risk alan, savaşan, kamera önünde ve arkasındaki tüm cadılara teşekkürler” dedi.
Tören, Nebil Özgentürk’ün Zülfü Livaneli için hazırladığı kısa belgeselin gösteriminin ardından Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçıları soprano Görkem Ezgi Yıldırım, piyanist Melahat İsmayilova ve çellist Onur Şenler’in verdiği Livaneli Şarkıları konseri ile sona erdi. (KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)