35. Ankara Film Festivali başladı
Bu yıl 7-15 Kasım tarihleri arasında 35. kez Ankaralı sinemaseverlerle buluşacak olan Ankara Film Festivali, düzenlenen açılış töreniyle birlikte resmen başladı.
DUVAR - Bu yıl 35. kez sinemaseverlerle buluşan Ankara Film Festivali, 7 Kasım akşamı Şinasi Sahnesi'nde düzenlenen açılış töreni ile başladı.
Festivalin açılış gecesinde 'Onur Ödülleri'ne layık görülen sanatçılar ödüllerini alırken, 6 Kasım'da hayatını kaybeden Ankara Film Festivali Başkanı İnci Demirkol'u da andı.
'NESİN VAKFI'NIN MİNİKLERİNE ADAMAK İSTİYORUM'
Bu yılki festivalde 'Aziz Nesin Emek Ödülü'nü kazanan sanatçı Müjdat Gezen, takdimin ardından yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Acılı bir gecedeyiz. Yas da var ama mutlu bir gecedeyiz, çünkü ödül aldım. Hoşuma da gitti doğrusu bu ödül, özellikle de Aziz Nesin adını taşıdığı için çok hoşuma gitti. Burada Aziz Nesin adı geçince dayanamadım, kalktım geldim. Aziz abi, çok çok sevdiğim, saydığım, abimden de öte bir dostumdu. Çok güzel günlerimiz geçti, birlikte çalıştık, birlikte oyunlar yazdık. Çok başka bir adamdı, uzun uzadıya anlatılması gereken biriydi. Aziz Nesin’e buradan saygı, sevgi gönderiyorum. Ben ödül alırken ‘Şuraya ithaf ediyorum, buraya ithaf ediyorum’ hiç demedim ama izin verirseniz bu ödülü bizim Çatalca Vakfı'ndaki küçük çocuklara, Nesin Vakfı’nın miniklerine adamak istiyorum."
'BÜTÜN BUNLARI ATATÜRK SAYESİNDE YAPABİLDİM'
'Sanat Çınarı Ödülü'nün sahibi flüt virtüözü Şefika Kutluer ise takdimin ardından yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: "Ankara'da doğmuş bir sanatçıyım ve Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Ankara Devlet Konservatuarı’na ilkokul dördüncü sınıfta başladım ve 10 sene orada eğitim gördüm. Çok ileri olduğum için dördüncü sınıfta, okul yönetimi sınıf atlattı. Cumhuriyetin kurulduğu senelerde yurtdışına eğitim için öğrenciler gönderilir ve Atatürk hepsine tek tek mektup yazar ve derdi ki: ‘Ey gençler, ülkenizi çok iyi temsil edin. Ülkenize dönerken büyük ödüller, büyük madalyalarla gelin ki ülkenizi onurlandırın.’ İşte ben de bu sorumluluk duygusuyla dünya kariyerine başladım ve uluslararası yarışmalarda dünya birincilikleri aldım, çeşitli önemli merkezlerde konserler verdim, çok değerli ödüller kazandım. Bunları niye söylüyorum? Bütün bunları Atatürk sayesinde yapabildim. Şu anda bu ödülü alabiliyorsam, bir kadın olarak Atatürk'ün bizlere verdiği haklar ve özgürlükler sayesinde alabiliyorum."
'RADYOLAR SUSMASIN, AÇIK KALSIN'
'Kitle İletişim Ödülü'nün sahibi prodüktör Kurtuluş Özyazıcı, şöyle konuştu: "Bugün içimiz buruk, çünkü Ankara’da sinemayla ilgilenen herhangi bir kişinin hayatında olan bir kişiydi sevgili İnci. Onu saygıyla anıyorum. Yıllar önce henüz üniversite öğrencisiyken gönüllü çalıştığım bu festivalin bana böyle bir ödül vermesi, bu kadar değerli isimlerle birlikte ödül alıyor olmak çok gurur verici. 13-14 yaşlarındayken akşamları radyo dinler ve beğendiğim şarkıları not ederdim. Sonra oradan bir liste oluştururdum ve o listeyi pek çok kişi gibi kasetçiye götürür ve kaset doldurturduk. Ne mutlu bana, yıllar sonra müzik zevkimi şekillendiren o insanlarla meslektaş oldum. Aynı stüdyolarda ben de program yaptım. İyi ki radyo var, iyi ki radyocular var. Bu ödülü onlarla paylaşmak istiyorum. Radyolar susmasın, açık kalsın.”
'BİRLİKTE ÜRETMEK HEP ÇOK GÜZEL'
Festival kapsamında verilen ödüllerden biri olan 'Vakıf Özel Ödülü' bu yıl iki sanatçıya takdim edildi. Ödülü alan kurgucu, yönetmen ve yapımcı Selda Taşkın, "Ankara Film Festivali’nde 2002 yılında gönüllü olarak çalışmıştım ve sinema ile izleyici olmanın dışında ilk ilişkim bu sayede başlamış oldu. 22 sene sonra burada bu ödülü tüm bu değerli insanlarla almak benim için çok anlamlı. Birlikte çalıştığım iş arkadaşlarıma, bana filmlerini teslim eden yönetmen yapımcı ve tüm film ekiplerine, sevgili sinemacı dostlarıma sevgilerimi yollamak istiyorum. Birlikte üretmek hep çok güzel” diye konuştu.
'SİNEMA MÜCADELEMİZDİR'
Ödülü alan diğer sanatçı Berkay Ateş ise yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: "Böyle bir festivalde yıllar sonra bu ödüle layık görülmek benim için çok kıymetli. Seçici kurula çok teşekkür ederim. Bu festivalin bugün buraya gelmesini sağlayan İnci Hanım’ın önünde de saygıyla eğiliyorum huzurlarınızda. Mücadele eden ve inatçı olan bütün sinemacılar adına da belki buradayım, belki daha gençleri de olarak. Artık biraz yorgunuz. Eskiden ‘Gün geçmiyor ki’ derdik, şimdi ‘An be an’ diyoruz. Güzel bir kız çocuğu üzerimize koşarken, artık öldürülen kız çocuklarını düşünüyoruz. Güzel bir köpeği severken başına neler gelebileceği ihtimalini düşünüyoruz. Bir gün denize girerken ‘Burada acaba neler olacak bir sonrakinde?’ diye düşünüyoruz. Güzel bir ormanda yürürken ‘Acaba bu ormanın başına ne gelecek?’ diyoruz. Sadece ‘Başına ne gelecek?’ diyerek bir hayat geçmez. Bu yorgunluk böyle devam etmez… O yüzden sinema mücadelemizdir. Sinemaya emek veren herkesin önünde saygıyla eğiliyorum. Tekrar yineliyorum: İnadımız mücadelemizdir.”
ULUSAL BELGESEL FİLM YARIŞMASI YARIN BAŞLIYOR
Festivalde Ulusal Belgesel Film Yarışması heyecanı, yarın yapılacak gösterimlerle başlıyor. Jürisinde yönetmen ve yapımcı Nihan Gider Işıkman, yönetmen ve fotoğraf sanatçısı Ulaş Tosun ile yönetmen ve yazar Berna Gençalp’in yer aldığı Ulusal Belgesel Film Yarışması kapsamında yarın Zehra Yiğit ve Perihan Taş Öz’ün “Kilikya'ya Yolculuk: Fejes'in İzinde”, Baran İsmail Ulaş’ın “Kökleri Dışarıda” ve İlkay Nişancı’nın “Zamanın Kıyısında Sınav” adlı filmleri yönetmenlerin de katılımıyla Ankaralı sinemaseverlerle buluşacak.
Festivalde yarın aynı zamanda François Truffaut’nun yönettiği “400 Darbe” (The 400 Blows, 1959) ve “Adèle H.'nin Öyküsü” (The Story of Adèle H., 1975) filmlerinin restore edilmiş kopyalarıyla düzenlenecek gösterimler düzenlenecek. David Cronenberg’in “Kefenler” (The Shrouds), Mohammad Rasoulof’un “Kutsal İncirin Tohumu” (The Seed of the Sacred Fig), Christophe Honoré’nin “Marcello Mio”, Narges Shahid Kalhor’un “Shahid” ve Noemie Merlant’ın “Balkondaki Kadınlar” (The Balconettes, 2024) adlı filmleri de sinemaseverlerle buluşacak.
(BÜLTEN)