YAZARLAR

46 puanlık fark bir anda eridi mi?

İki takımı ilk defa dün akşam seyreden biri, takımlardan birinin geçen sezon 102 puanla şampiyon olduğunu, diğerinin de ondan 46 puan fark yediğini düşünemezdi. Ne Galatasaray o kadar iyi ne de Beşiktaş o kadar kötü durumdaydı. En büyük fark ise elbette Beşiktaş’taydı. Belki sahada yeni üç oyuncu vardı. Ama oyun anlayışı tamamen farklıydı. Geçen sezonun kaotik ve sinik takımı gitmiş, yerine derli toplu ve cesur bir takım gelmiş.

Son iki sezonun lig şampiyonu ile tarihinin en kötü sezonlarından birini geçiren bir takımın karşılaşmasında, her ne kadar sezonun ilk resmî maçı olsa da, daha hazır olan tarafın tabiî ki son şampiyon olması beklenir. Ama ilginç bir şekilde, maç öncesinde daha hazır görünen ve ilk 11’i belli olan taraf Beşiktaş’tı. Sezon öncesi kampı boyunca neredeyse her hazırlık maçına aynı başlangıç kadrosuyla çıkan Giovanni van Bronckhorst’un aksine Okan Buruk ise kamp boyunca farklı 11’leri denemişti. 

Nitekim Beşiktaş’ın ilk 11’inde bir sürpriz görünmezken, Galatasaray’ın ilk 11’inde Lucas Torreira’nın yanında Berkan Kutlu’nun olması, sol öndeyse Wilfried Zaha’nın yerine Kerem Aktürkoğlu’nun olması beklenmedik bir tercih olarak değerlendirilebilirdi. 

VAN BRONCKHORST’UN 'SİHİRLİ DEĞNEĞİ'

İki takımı ilk defa dün akşam seyreden biri, takımlardan birinin geçen sezon 102 puanla şampiyon olduğunu, diğerinin de ondan 46 puan fark yediğini düşünemezdi. Ne Galatasaray o kadar iyi ne de Beşiktaş o kadar kötü durumdaydı. En büyük fark ise elbette Beşiktaş’taydı. Belki sahada yeni üç oyuncu vardı. Ama oyun anlayışı tamamen farklıydı. Geçen sezonun kaotik ve sinik takımı gitmiş, yerine derli toplu ve cesur bir takım gelmiş. Bu da elbette Van Bronckhorst’un sayesinde. Verimli bir kamp döneminin geçirildiği belli.

Yapılan üç transfer de takımın kalitesini yukarıya çekmiş. Başta Ciro Immobile. Beşiktaş, 2016’dan bu yana ilk kez elit bir ceza sahası içi golcüsüne kavuştu. Mario Gomez’in ardından kaleciyle karşı karşıya kaldığında çok büyük ihtimalle çerçeveyi bulacak bir santrforu daha var artık siyah-beyazlıların. Bu sayede, elbette Victor Nelsson’un da yardımlarıyla henüz maçın 21. saniyesinde öne geçebildiler. Bu golle Mauro Icardi’ye ait olan Süper Kupa’nın en erken golü rekoru da Immobile’ye geçti. Böylece Serie A yıllarında büyük bir rekabet yaşayan ikilinin Süper Lig rekabeti de hızlı başlamış oldu. 

Beşiktaş’ın maça 1-0 önde başlaması ise oyunun bütün gidişatını belirleyen ana unsur oldu. Bu golün ardından top daha çok Galatasaray’ın hâkimiyetinde kalırken, siyah-beyazlıların buna verdiği cevap ise önde presti. Beşiktaş’ın pres kalitesi, hemen her şeye sıfırdan başlandığı bir sezonun ilk maçına göre çok iyiydi. Son iki sezonun şampiyonuna karşı bu kadar cüretkâr bir pres futbolunun oynanması, Van Bronckhorst yönetimindeki Beşiktaş’ın sezonun geri kalanında sahaya nasıl bir karakter koyacağını da gösterdi.

OKAN BURUK’UN HAMLELERİ

Öte yandan dün akşamki Galatasaray’ın önde basmaya bir hayli uygun bir takım olduğunu da söylemek gerek. Özellikle Davinson Sanchez ile Kerem Demirbay’ın yerinde Victor Nelsson ile Berkan Kutlu varken sarı-kırmızılıların oyun kurmakta zorlanacakları açıktı. Beşiktaş’ın bire bir baskıya dayalı planı da bu anlamda kusursuza yakın işledi.

Galatasaray’ın ilk yarıda yaşadığı en önemli sorunlardan biri, Beşiktaş’ın etkili ön alan presine karşı geriden top çıkaramaması, orta sahadan da bu baskıyı kırabilmeleri için herhangi bir desteğin gelmemesiydi. Dolayısıyla Okan Buruk’un ikinci yarının başında çözmesi gereken başlıca şey kendi yarı sahası gibi görünüyordu. O ise tam tersini düşündü, Dries Mertens’in yerine Michy Batshuayi’yi oyuna alıp çift santrfora döndü. Ama sarı-kırmızılıların gerideki sorunları devam edince, değişen tek şey Galatasaray’ın ileride top götüremediği oyuncu sayısının birden ikiye çıkması oldu. Nitekim Beşiktaş, sorunlarını çözemeyen rakibi karşısında çok organize bir atağın neticesinde ceza sahasına soktuğu sağ bek Jonas Svensson’un ayağından bulduğu golle farkı ikiye çıkardı.

Takımı skor tabelasında geriye düştüğünde Okan Buruk’tan görmeye en alışkın olduğumuz hamle, orta sahayı boşaltıp hücum hattını çoklamak. Bu hamlenin iyi sonuç verdiğini ise bugüne dek çok az gördük. Buna rağmen dün gece de 2-0’dan sonra orta sahayı sadece Kerem Demirbay’a bırakıp, ileriye beş oyuncu birden attı Buruk. Hollandalı meslektaşı ise tam tersini yaptı ve forvet karakterli bir oyuncu olarak Semih Kılıçsoy’u oyundan alıp, yerine Al-Musrati’nin yanına defansif karakterli ikinci bir pivot daha koyarak Jean Onana’yı dâhil etti. İki teknik direktörün birbirine taban tabana zıt bu hamlelerinin ardından kârlı çıkan taraf ise açıkça Van Bronckhorst oldu. Orta sahayı tamamen zapturapt altına alan siyah-beyazlılar, Buruk’un üzerine pek düşünmeden aldığı riskler karşısında maçı bir anda tarihi bir farka götürdü.

Bu anlarda yıldızlaşan üç oyuncu vardı; sahadaki boşlukları mükemmel gören yeni transfer Rafa Silva, bu boşlukları topla kat eden Gedson Fernandes ve Van Bronckhorst’un son dakikalarda Immobile’nin yerine oyuna aldığı genç forvet Mustafa Erhan Hekimoğlu.

HER ŞEYE SAHİP

Mustafa’nın 17 yaşındaki bir oyuncuya göre sahip olduğu üst düzey fiziği, en başta iyi bir sırtı dönük oyun vadediyor. Bu zaten cepte. Ama dün akşam oyuna girdikten sonra gösterdi ki, yapabilecekleri yalnızca bununla sınırlı değil. Nelsson’u bir ölümcül hata daha yapıp kırmızı kart görmek zorunda bıraktığı pozisyonda pres kalitesini, attığı mükemmel golde de önce uzun boyuna rağmen savunma arkasına sızabilecek koşu kalitesini, ardından dar bir açıdan, üstelik yanında rakip savunmacı onu rahatsız ediyorken topu ayağının dışıyla uzak köşeye gönderebilecek vuruş kalitesini gösterdi. Dolayısıyla karşı karşıya olduğumuz şey, tam donanımlı bir santrfor gibi görünüyor. 

Bu açıdan Mustafa daha ziyade bir ikinci forvet olan Semih Kılıçsoy ile de birbirini çok iyi tamamlayabilir gibi duruyor. Dün akşam onu Immobile’nin ilk alternatifi olarak gördüğünü belli eden Van Bronckhorst, sezon içinde Mustafa ve Semih’in birlikte oynadığı çift santrforlu bir düzeni düşünebilir. 

Dört sezon önce kazanılan son lig şampiyonluğunda Ersin Destanoğlu ve Rıdvan Yılmaz’a ciddi süreler veren, ardından Emirhan İlkhan ve Serdar Saatçı’yı çıkarıp Avrupa’ya ihraç eden, son olarak geçen sezon Semih Kılıçsoy, Demir Ege Tıknaz ve Emrecan Terzi’yi vitrine çıkaran Beşiktaş’ın bu sezon özkaynağından çıkardığı en önemli yıldız adayı Mustafa Erhan Hekimoğlu olacak gibi görünüyor. Uzun yıllar boyunca özünden uzaklaşan ve başarıyı yanlış yollarda arayan siyah-beyazlıların bir süredir özkaynağından istikrarlı olarak oyuncu çıkarmaya başlaması çok değerli. Nihayet bu oyuncuların gelişimleri için doğru teknik direktörü de bulmuş gibi görünüyorlar.

Dün akşam elde ettikleri tarihi sonuç, çok kötü geçirilen birkaç sezonun ardından yalnızca Beşiktaş’a özgüven vermeyecek, aynı zamanda Van Bronckhorst’un Türkiye kariyerine de ciddi bir krediyle başlamasını sağlayacak. Hollandalı teknik direktör, dün akşamki görkemli zafer sayesinde Türkiye’de yabancı teknik direktörlerin yaşadığı olumsuzluklardan en azından bir kısmını şimdiden bertaraf etmiş olabilir.


Onur Özgen Kimdir?

1989, İzmir doğumlu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde okudu. Gazetecilik hayatına 2008 yılında aylık sosyalist bir dergi olan RED Dergisi'nde başladı. Ardından sırasıyla Campaign Türkiye, FourFourTwo Türkiye, GOAL Türkiye ve Mackolik'te içerik editörlüğü ve yazarlık yaptı. Bir dönem BJK TV'de Avrupa futbolu üzerine yorumlarda bulundu. Son olarak ise GOAL Türkiye'de yazı işleri müdürlüğü görevini üstlendi. Şu anda Gazete Duvar ve Socrates Dergi'de futbol yazarlığı yapıyor ve Parodi Yayınları'nda çocuklara yönelik olarak kurgusal biyografi türünde spor kitapları yazıyor. Ayvalık'ta yaşıyor.