70 yıllık gizem çözüldü: Kuşan yazısı deşifre edildi

Bundan 70 yıl önce Tacikistan’daki bir kaya yazıtında keşfedilen ve bugüne dek çözülemeden kalan Kuşan dili, bir grup dilbilimci tarafından deşifre edildi.

Fotoğraf: Gary Todd / Wikimedia Commons
Google Haberlere Abone ol

Köln Üniversitesi

Almanya'nın Köln Üniversitesi’nde kariyerinin henüz başındaki araştırmacılardan oluşan bir araştırma ekibi, 70 yıldan uzun bir zamandır akademisyenlerin kafasını karıştıran gizemli ‘bilinmeyen Kuşan yazısını’ deşifre etme çabasında başarıya ulaştı.

Uzun yıllar süren araştırmaların ardından, Svenja Bonmann, Jakob Halfmann ve Natalie Korobzow’dan oluşan araştırma grubu, bulmacanın parçalarını bir araya getirmek amacıyla birkaç Orta Asya ülkesinden sağlanan çeşitli çanak çömlek parçalarındaki işaretlerin yanı sıra farklı mağara yazıtlarının fotoğraflarını inceledi.

Ekip, ilk olarak 1 Mart 2023 tarihinde Tacikistan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi’nin düzenlediği çevrimiçi bir konferansta bilinmeyen Kuşan yazıtını kısmen deşifre ettiklerini duyurdu. Şu anda karakterlerin yaklaşık yüzde 60’ı okunabiliyor ve araştırma ekibi geriye kalan karakterleri deşifre etmeye çalışıyor. Yapılan çevirinin ayrıntılı bir açıklaması ‘Transactions of the Philological Society’ (Filoloji Derneği Çalışmaları) dergisinde yayınlandı.

TACİKİSTAN'DA ÇİFT DİLLİ YAZIT BULUNDU, ÇALIŞMALAR YENİDEN BAŞLADI

‘Bilinmeyen Kuşan yazısı’, M.Ö. 200 ile M.S. 700 yılları arasında Orta Asya’nın çeşitli bölgelerinde kullanılan bir yazı sistemiydi. Bu sistem, hem Yuèzhī gibi Avrasya bozkırlarının çok eski göçebe halkları hem de Kuşanların yönetici hanedanı ile ilişkilendiriliyor. Pek çok şeyin yanı sıra, Kuşanlar, Budizm’in Doğu Asya’ya yayılmasını sağlayan bir imparatorluk kurmuştu. Ayrıca anıtsal mimari yapılar ve sanat eserleri de yaratmışlardı.

Şu ana dek, büyük kısmı günümüzde Tacikistan, Afganistan ve Özbekistan’ın bulunduğu topraklarda keşfedilen ve genellikle kısa metinlerden oluşan onlarca yazıtın varlığı kayıt altına alındı. Afganistan’daki Dašt-i Nāwur’da Fransız arkeologlar tarafından 1960’larda keşfedilen daha uzun bir üç dilli yazıt da var. Yazıt, Kabil’in yaklaşık 100 kilometre güneybatısındaki Karabayu Dağı’nda, 4.320 metre yükseklikte bir kaya üzerine kazınmış.

Bu yazı sistemi 1950’lerden beridir biliniyor olsa da bugüne dek asla başarılı biçimde çözülememişti. 2022 yılında, Tacikistan’ın kuzeybatısında yer alan Almosi Geçidi’nde, başkent Duşanbe’ye yaklaşık 30 kilometre mesafede bir kaya yüzüne kazınmış kısa bir çift dilli yazıt bulundu. Yazıt, bilinmeyen Kuşan yazısına ek olarak, hâlihazırda biliniyor olan Baktriya dilinde yazılmış bir bölüm de içeriyordu. Bu keşif, birkaç araştırmacının birbirinden bağımsız biçimde yazıtı yeniden çözme girişimlerine başlamasına neden oldu. En nihayetinde, Köln Üniversitesi’nde görevli dilbilimciler, çift dilli yazıtın keşfinde ve kayıt altına alınmasında büyük rol oynayan Tacik arkeolog Dr. Bobomullo Bobomulloev ile işbirliğine giderek yazı sisteminin bir bölümünü tercüme etmeyi başardı.

MISIR HİYEROGLİFLERİNDEN 200 YIL SONRA ÇÖZÜLDÜ

Araştırma ekibi, Mısır hiyerogliflerinin kullanıldığı Rosetta Taşı, antik Farsça çivi yazısının kullanıldığı yazıtlar ya da Yunanca Doğrusal B yazısı gibi geçmişte ne olduğu bilinmeyen yazıların deşifre edilme tekniklerini temel alan bir metodoloji uyguladı. Bonmann, Halfmann ve Korobzow’dan oluşan ekip, Tacikistan’da keşfedilen çift dilli (Baktriyen ve bilinmeyen Kuşan dilindeki) yazıtın çözülebilen kısmının yanı sıra Afganistan’da keşfedilen üç dilli (Gandhari ya da Orta Hint-Aryan, Baktriyen ve bilinmeyen Kuşan dilindeki) yazıt sayesinde adım adım ilerleyerek yazıt ve dil türüne dair bir sonuca ulaşmayı başardı.

Yaşanan gelişme, hem aynı içeriğe sahip olan Baktriya metinlerinde yer alan hanedan ismi ‘Vema Takhtu’ hem de bilinmeyen Kuşan metnindeki bağlantılı bölümlerde deşifre edilebilen ‘Kralların Kralı’ unvanının yardımıyla nihayet mümkün oldu. Özellikle de bahsi geçen unvan, kullanılan dilin iyi bir göstergesi olduğunu kanıtladı. Aşamalı biçimde ilerleyen dilbilimciler, aynı içeriği aktaran Baktriyen metnini kullanarak daha fazla karakter (harf) dizisini analiz edebildi ve her bir karakterin fonetik değerlerini ortaya çıkarabildi.

KUŞAN KÜLTÜRÜNÜ DAHA İYİ ANLAMAK İÇİN BİR ANAHTAR

Araştırma grubunun aktardığı kadarıyla, Kuşan yazısı tamamen bilinmeyen bir Orta İran dilini kaydetmişti; bu dil ne Baktriyen ne de geçmişte batı Çin’de konuşulan ve ‘Hotan Saka’ adıyla bilinen dille aynıydı. Dil, büyük ihtimalle gelişim açısından bu diller arasında kalan bir konuma sahipti.  Bu dil, ya şu anda Tacikistan’ın bir bölümünde kalan kuzey Baktriya’nın yerleşik nüfusunun dili ya da temelde kuzeybatı Çin’de yaşayan kimi göçebe İç Asya topluluklarının (Yuèzhī’lerin) dili olabilir. Göründüğü kadarıyla, belli bir zaman boyunca Baktriyen, Gandhari / Orta Hint-Aryan ve Sanskritçe ile birlikte Kuşan İmparatorluğu’nun resmi dillerinden biri olarak kullanıldı. Araştırmacılar, yeni tasnif edilen İran dilini nitelendirmek amacıyla bir ön isim olarak ‘Eteo-Tokaryan terimini önerdi.

Araştırma ekibi, yeni keşiflerde başka yazıtlar bulunması beklendiği ve hâlihazırda potansiyel olarak umut vaat eden yerler tespit edildiği için, gelecekte Tacik arkeologlarla yakın işbirliği içerisinde Orta Asya’ya araştırma gezileri gerçekleştirmeyi planlıyor.

Araştırmanın başyazarı olan Svenja Bonmann, konuyla ilgili olarak, “Bu yazıyı deşifre etmemiz, antik Mısır ya da Maya medeniyetlerini anlamak için Mısır hiyerogliflerinin ya da Maya gliflerinin deşifre edilmesine benzer biçimde, Orta Asya ve Kuşan İmparatorluğu’nun dili ve kültürel tarihine dair anlayışımızı ilerletmemize yardım edebilir” dedi.

Yazının orijinali SciTechDaily sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)