ABD, stres testine tabi tutuluyor ve Cumhuriyetçiler sınıfta kalıyor

Cumhuriyetçilerin büyük kısmı Donald Trump’a karşı çıkmayı reddediyor. Bu korkak tavırları, ABD tarihinde kamu güvenine karşı gerçekleştirilen en büyük ihanetlerden biridir.

Google Haberlere Abone ol

Robert Reich

Finansal düzenleme kurumları, bankaları, keskin düşüşlere dayanacak kadar sermayeye sahip olup olmadıklarını görmek için stres testlerine tabi tutarlar. Şimdiyse Amerika, Donald Trump’ın 2020 başkanlık seçimlerinin itibarını sarsmak amacıyla yürüttüğü aldatıcı kampanyaya dayanacak gücü olup olmadığını görmek için bir stres testine tabi tutuluyor.

Trump kaybedecek, çünkü sahtekârlığa ilişkin bir kanıta sahip değil. Buna karşın, Amerikan demokrasisini korumaktan sorumlu binlerce insanın dürüstlüğü, daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir sınavdan geçiyor.

CUMHURİYETÇİLERİN BÜYÜK İHANETİ

Ne yazık ki, seçilmiş Cumhuriyetçilerin büyük kısmı Trump’a karşı çıkmayı reddederek bu sınavda başarısızlığa uğruyor. Korkaklıkları, cumhuriyetimizin tarihinde halkın güvenine karşı en büyük ihanetlerden biri.

Trump bununla birlikte, eski New York Belediye Başkanı Rudy Giuliani, Beyaz Saray eski sözcüsü Newt Gingrich, Senatör Lindsey Graham, Cumhuriyetçi Parti’nin düzenbazı Roger Stone ve diğerleri de dahil olmak üzere, yalakalar, üçkâğıtçılar, dalkavuklar ve tuhaf tiplerden oluşan bir Star Wars menüsüne güveniyor.

Bu rezalet, Trump’ın geçen hafta onları telefonla aramasının ardından, Michigan eyaletinin Wayne ilçesinde (Detroit dahil) ezici biçimde Joe Biden’a giden oy pusulalarını geçersiz saydırmaya çalışan bir propaganda kurulunun Cumhuriyetçi üyelerine kadar uzanıyor. Trump, cuma günü Michigan’daki Cumhuriyetçi temsilcileri de halkın seçimini görmezden gelmeye ikna etmek umuduyla Beyaz Saray’a davet etti.

Amerikan demokrasisi bu derece büyük bir siyasi ahlâksızlık için tasarlanmamıştı. İyi haber şu ki, yetkililerin büyük çoğunluğu bu stres testini geçiyor ve birçoğu bunu büyük farkla yapıyor.

İç Güvenlik Bakanlığı’nın siber güvenlik dairesini yöneten Chris Krebs, geçen salı Trump’ın seçim usulsüzlüklerine ilişkin iddialarını yalanladı ve bu iddiaların 'asılsız veya teknik açıdan tutarsız' olduğunu ifade etti. Trump aynı gün öğleden sonra Krebs’i kovdu. Krebs’in buna yanıtı, “Hizmet etmekten onur duydum. Doğru olan şeyi yaptık” oldu.

VİCDANIN VE DÜRÜSTLÜĞÜN SESİ DE DUYULUYOR

Eyaletindeki seçimleri denetleyen ve kendisini 'gerçek bir Cumhuriyetçi ve asla bir Demokrat’a oy vermeyen birisi' diye nitelendiren Georgia eyaletinin Cumhuriyetçi Partili eyalet genel sekreteri Brad Raffensperger, Georgia’nın Biden’a oy verdiğini savunuyor ve Trump’ın sahtekârlık suçlamalarını reddediyor. Cuma günü, Biden’ın eyalette gerçekleşen başkanlık seçimini kazandığını teyit etti.

Raffensperger, kendisine, yüksek oranda şüpheli imzaların bulunduğu ilçelerden posta yoluyla gelen tüm oyları geçersiz sayıp sayamayacağını soran Trump işbirlikçisi Graham’ın önerilerini reddetti. Dahası, Raffensperger, Georgia’da (her ikisi de beklenenden daha zorlu ikinci turlarla karşı karşıya olan) görevdeki iki Cumhuriyetçi Senatör olan Kelly Loeffler ve David Perdue’nün, istifa etmesi yönündeki taleplerini reddetti.

Raffensperger, “Bu ofis dürüst biçimde çalışıyor ve seçmenlerin bilmek istediği de işte bu, yani kişinin işini yapacağı” dedi. Raffensperger, Trump’ın öne sürdüğü iddialarla ateşlenen Cumhuriyetçi seçmenlerden ölüm tehditleri aldı. Bir tek o da değil. Nevada, Michigan, Pennsylvania ve Arizona’daki seçim yetkilileri de tehditler aldıklarını bildiriyor.

Çarşamba günü, seçim sonuçlarını onaylamak için 30 Kasım’a kadar vakti olan Cumhuriyetçi Parti’nin Arizona eyalet sekreteri Katie Hobbs, Cumhuriyetçi yetkililere 'yanlış bilgilendirmeyi sürdürmeyi' bırakmaları çağrısında bulundu, tehditler ve "Devam eden sindirme taktikleri, yemin ettiğim görevleri yerine getirmeme engel olamayacaktır” dedi. “Demokrasimiz sürekli olarak test ediliyor, bundan başarıyla çıkıyor ve benim gözetimim altında bocalamayacak.”

Kendisine saygılarımı iletiyorum.

DEMOKRASİNİN İSİMSİZ KAHRAMANLARI

Bu arada, Trump’ın tiksindirici başkanlığı boyunca stres testine maruz bırakılan ve onurlu bir şekilde testten geçen diğer kamu görevlilerini de unutmayalım.

Covid-19’la ilgili yalan söylemek istemeyen halk sağlığı yetkililerinden, Trump’ın Black Lives Matter (Siyahların Hayatı Değerlidir) protestocularına yönelik saldırılarını desteklemek istemeyen askeri liderlerden, Trump’ın yolsuzluklarını örtbas etmek istemeyen müfettişlerden, Trump’ın Ukrayna’ya yaptığı usulsüz teklifleri örtbas etmek istemeyen ABD’li dışişleri görevlilerinden, raporlarını Trump’ın beğeneceği biçimde eğip bükmeyi reddeden istihbarat yetkililerinden ve Trump’ın adalete engel olma çabalarına karşı çıkan adalet bakanlığı yetkililerinden bahsediyorum.

Eğer onların yaptıklarını yapmanın kolay olduğunu sanıyorsanız, bir kez daha düşünün. Bazıları işini kaybetti. Birçoğunun kıdemi düşürüldü. Birkaçı saldırı tehdidi aldı. Trump tarafından zehirlenen bir Amerika’da doğru olanı yapmak için tüm bunları göze aldılar. Her şeyden öte, bu stres testi, sağlamlığı ortaya koyacaktır. Demokrasi buna bağlıdır.

Trump’ın darbe girişiminin başarılı olmayacağı gerçeği, onu daha az zarar verici kılmıyor. Monmouth Üniversitesi’nce gerçekleştirilen yeni bir araştırma, Trump taraftarlarının yüzde 77’sinin Biden’ın zaferinin sahtekârlıkla kazanıldığına inandığını gösteriyor; bunun, sıfır kanıtla desteklenen bir iddia olduğunu tekrar vurgulamalıyım.

Bu da demek oluyor ki, Joe Biden 20 Ocak günü başkanlık yeminini ettiğinde Amerika’nın stres testi bitmiş olmayacak. Gelecek yıllarda, binlerce isimsiz kahramanın geçim kaynaklarına ve belki de hayatlarına yönelik tehditler karşısında görevlerini yapmalarına ihtiyaç duymaya devam edeceğiz.

Birçok tiksindirici eyleminin arasında, Trump’ın Amerikan demokrasisini stres testinden geçirerek iktidara tutunmaya yönelik umutsuz çabası, onun en çok kınanması gereken mirası olacak.


Yazının orjinali The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)