ABD'nin Kıbrıs'a savunma desteğine Kuzey'den tepki, Güney'de memnuniyet
ABD'nin Kıbrıs'a savunma desteği yönünde aldığı karar, tartışmaları tetikledi. Washington'ın yeni hamlesi adada tansiyonu tırmandırırken, taraflardan sert açıklamalar geldi.
LEFKOŞA - Görev süresi önümüzdeki hafta sona erecek olan ABD Başkanı Joe Biden'ın 15 Ocak 2025 tarihinde aldığı dikkat çekici bir kararla Kıbrıs Cumhuriyeti'ni, 1961 tarihli Dış Yardım Yasası ve Yabancı Askeri Satış Yasası'nın savunmaya ilişkin maddeleri kapsamına alması, Kıbrıs adasında yeni hararetli siyasi tartışmaları tetikledi.
Washington'ın kararı, Lefkoşa'ya savunma hizmetleri alma ve bu yasalar çerçevesinde askeri teçhizat edinme imkanı tanırken, adanın iki yakasında da farklı yankılar uyandırdı. Kuzey Kıbrıs karara sert tepki gösterirken, Güney Kıbrıs'ta hükümetin memnuniyeti dikkat çekti. AKEL partisi ise kararı eleştirel bir yaklaşımla değerlendirdi.
KUZEY KIBRIS'TAN SERT TEPKİ
KKTC Dışişleri Bakanlığı tarafından konu hakkında 16 Ocak Perşembe günü yapılan yazılı açıklamada, ABD'nin bu kararının bölgedeki hassas dengeleri olumsuz yönde etkileyeceği vurgulandı. Açıklamada, ABD'nin 1987'den bu yana Kıbrıs Rum tarafına uyguladığı silah satış kısıtlamasını 2021 yılında kaldırdığı ve bu kararın her yıl uzatıldığı hatırlatıldı. Yeni kararla birlikte Kıbrıs Rum tarafının, Yabancılara Askeri Satış (FMS) ve Fazla Savunma Malzemesi (EDA) gibi programlardan yararlanarak askeri mühimmat ve teçhizat alımına uygun hale getirildiği belirtildi.
ABD Başkanlığı'nın bu kararı 'dünya barışına' katkı sağlamak amacıyla yaptığını öne sürmesinin 'en diplomatik tabirle trajikomik' olarak nitelendirildiği açıklamada, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin son dönemde zirveye tırmanan savunma ve askeri alandaki silahlanma faaliyetlerine dikkat çekildi.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) 1974 yılında gerçekleştirdiği harekatın adada dökülen kanı durdurduğu ve bölgedeki barış ve huzurun teminatı olduğu belirtilen açıklamada, Rum tarafının bir güvenlik tehdidi bulunduğu söyleminin inandırıcılıktan uzak bir iddia olduğu savunuldu. Açıklamada ayrıca ABD Başkanlığı tarafından alınan bu kararın ardından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin silahlanma yarışını adeta bir savaş hazırlığına girecekmiş gibi sürdüreceği endişesi dile getirildi.
Rum tarafının, özellikle son dönemde yaptığı ikili askeri işbirliklerinin adada ve bölgede yaratabileceği tehlikeli durum konusunda ilgili tüm taraflara defalarca uyarı yapıldığı ancak bu uyarıların dikkate alınmamasının son derece talihsiz bir durum olduğu belirtilen açıklamada, "Rum tarafının savaş çığırtkanlığına çanak tutan ülkeleri, bir kez daha, bu hareketlerinin sonucunu hesaplayarak hareket etmeye ve sağduyulu olmaya davet ediyoruz. Ada ve bölge üzerindeki hassas dengelerin olumsuz yönde etkilenmesi kimsenin çıkarına hizmet etmeyecektir" ifadeleri kullanıldı.
KIBRIS HÜKÜMETİ KARARDAN MEMNUN
Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti ise ABD'nin bu yeni adımını ikili ilişkilerde stratejik bir gelişme olarak değerlendirdi. Hükümet Sözcüsü Konstantin Letimbiotis, yaptığı açıklamada, ABD Başkanlık Kararnamesi'nin Kıbrıs'ın önemli Amerikan savunma programlarına erişimini sağlamasının büyük bir sembolik ve esaslı değere sahip olduğunu belirtti. Letimbiotis, bu kararnamenin tesadüfi veya geçici bir gelişme olmadığını, aksine ABD-Kıbrıs Cumhuriyeti ilişkilerinin güçlendirilmesinde atılan stratejik bir adım daha olduğunu vurguladı.
Kıbrıs Haber Ajansı'nın haberine göre, Letimbiotis, kararnamenin yayımlanmasıyla Kıbrıs Cumhuriyeti'nin, hükümetin doğrudan ABD'den savunma sistemleri ve hizmetleri tedarik edebileceği 'Yabancı Askerî Satışlar (FMS)' programına dahil olacağına dikkat çekti. Letimbiotis, FMS programına katılım sayesinde, başka yollarla temin edilemeyen birçok malzemenin daha hızlı süreçlerle elde edilebileceğini ve bazı sistemlerin sadece bu program aracılığıyla edinilebildiğini ifade etti. Ayrıca, Milli Muhafızlar'ın mevcut sistemlerinin modernize edilmesinin yanı sıra, Kıbrıs-ABD savunma işbirliğinin ortak tatbikatlar aracılığıyla güçlendirilmesinin de önemli faydaları olacağını söyledi.
Hükümet Sözcüsü, 'Fazla Savunma Malzemeleri (EDA)' programının da ABD'nin elindeki fazla malzemeleri, müttefikleri ve ortakları olarak kabul ettiği ülkelere bağış veya düşük fiyatlarla sağlama programı olduğunu aktardı, Kıbrıs'ın 'Title 10 Güvenlik Yardımı Programına' dahil olmasıyla, özellikle kara ve deniz sınırlarının güvenliği ile terörle mücadele konularında uzman eğitim ve malzeme desteği alarak ülke kapasitesinin artırılacağını da sözlerine ekledi.
RUM SİYASİ PARTİLER DE KARARDAN MEMNUN
Güney Kıbrıs'ta ana muhalefet partisi konumunda olan Demokratik Seferberlik (DISY), ABD'nin kararını ikili ilişkilerin derinleşmesi ve savunma işbirliğinin güçlenmesi açısından son derece önemli bir gelişme olarak değerlendirdi. DISY, bu gelişmenin 2019'da silah ambargosunun kaldırılmasıyla atılan ilk adımın ardından mümkün olduğunu belirtti ve ABD'nin Kıbrıs Cumhuriyeti'ni bölgesel istikrar için güvenilir bir stratejik ortak olarak tanımasının memnuniyet verici olduğunu ifade etti.
Nikos Hristodoulidis hükümetine destek veren partiler arasında yer alan ve Kıbrıs Temsilciler Meclisi'nde temsil edilen Demokratik Parti (DIKO) ise kararı tarihi bir gelişme olarak nitelendirdi ve Kıbrıs'ın Doğu Akdeniz'de istikrar ve güvenliğin dayanağı olarak jeopolitik öneminin arttığını vurguladı.
DIKO, bu programlara katılımın ulusal savunmayı güçlendireceğini, modern teçhizata erişim sağlayacağını ve ABD ile stratejik işbirliğini derinleştireceğini belirtti. Ayrıca, sınır güvenliğinin artırılması ve terörle mücadele kapasitesinin güçlendirilmesi gibi faydalarına da dikkat çekti.
AKEL: ABD'NİN ÇIKARLARINA HİZMET EDEN MANTIKSIZ BİR DURUM
Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) partisi ise ABD'nin kararını eleştirel bir yaklaşımla değerlendirdi. AKEL, görevden ayrılan ABD Başkanı'nın bu kararının, ABD'nin Kıbrıs Cumhuriyeti'ne uyguladığı silah ambargosunun mantıksız bir durum olduğunu bir kez daha hatırlattığını belirtti. Parti, ABD'nin 1974 işgalinin mağduru olan Kıbrıs'a ambargo uygularken, Türkiye'yi yıllardır silahlandırmaya devam etmesini eleştirdi. AKEL, hükümetin ABD'nin bölgedeki jeostratejik çıkarlarına hizmet eden Rubio-Menendez yasasına verdiği desteği hatırlatarak, bu kararın hangi koşullarda alındığını sorguladı. AKEL ayrıca, Kıbrıs'ın Rusya ve Çin gibi önemli ülkelerle ilişkilerini zedeleyebileceği endişesini dile getirdi ve dış politikanın ülkenin çıkarlarını koruması gerektiğini vurguladı.
'CAYDIRICILIK ARTIYOR, ABD İLE İLİŞKİLER GÜÇLENİYOR'
Kıbrıs Haber Ajansı'na (KHA) yeni gelişme hakkında konuşan kaynaklar, ABD'nin bu kararının Kıbrıs Cumhuriyeti'nin askeri teçhizat, hizmet ve eğitim edinme imkanını artırarak Milli Muhafızlar'ın caydırıcılık kabiliyetini güçlendirdiğini belirtti.
Kaynaklar, yeni kararın yasal bir dayanağı olduğunu ve ABD bütçesinin bir parçası olduğunu, dolayısıyla geri döndürülemez bir nitelik taşıdığını vurguladı. Kaynaklar ayrıca bu kararın 2018'de Başkan Donald Trump döneminde başlayan bir sürecin sonucu olduğunu hatırlattı, FMS programının, teçhizatın doğrudan ABD hükümetinden edinilmesini sağlayarak daha hızlı ve ekonomik bir süreç sunduğunu belirtti.
EDA programının, ABD'nin elindeki fazla askeri malzemelerin dost ülkelere ücretsiz veya düşük maliyetle sağlanmasını içerdiğini belirten, KHA'ya konuşan kaynaklar, Title 10 programlarının ise özellikle sınır güvenliği ve terörle mücadele konularında eğitim ve malzeme desteği sağlayarak kapasiteyi artırdığını ifade etti. Kaynaklar, Türkiye'nin olası tepkisinin ABD tarafından da öngörülebilir olduğunu ancak buna rağmen kararın hayata geçirildiğini vurguladı.