Abdullah Avcı’nın bir bildiği var
Bir savunma takımından bir hücum takımına bir sezon içinde geçiş yapılabilir mi? Emin değilim. Dünya pratiği bir sezonun yetmediğini söylüyor. Çünkü savunma ve hücum iki ayrı alışkanlık türüdür ve bu iki alışkanlık türüne bir sezon içinde uyum sağlamak pek mümkün görülmüyor. Umarım Avcı, bunu başarır.
Djaniny’in antrenman performansı mükemmel olmalı diye düşünüyorum; çünkü Abdullah Avcı hem yanlış ipucu hem de kayıp sözcük olan Djaniny’ni için kariyerini bu kadar açık riske etmez. Abdullah Avcı’nın ne bildiğini bilmiyorum ama ben Djaniny hakkında, ''binbir gece masalı'' gibi olmasa da, hiç nefes almadan bir hafta tartışırım. Hatta Abdullah Avcı ihtiyaç duyuyorsa, Wittgenistein’i de tartışmaya davet edebilir. Çay ve kahveler benden. Kabul ediyorum Ersun Yanal’ın takımı şahane bir savunma yaptı. Başka bir ifadeyle Ersun Yanal, Abdullah Avcı’nın rolünü çaldı! Böyle bir savunmaya karşı geniş alan bulmak zor elbette. Ama bence Djaniny’in sorunu alanın geniş ya da dar olması değildir; çünkü bu kardeşimizin başı topun her haliyle fena halde dertte. Hiç kimse kusura bakmasın top kontrolü sıfır. Pozisyon bilgisi, futbola yeni başlayan herhangi bir gençten fazla değil. Tuhaf, sanki yön konusunda bir körleşme içinde.
Abdullah Avcı, Antalya’da top bende oyununu oynamak zorunda kaldı ve hakkını vermek lazım gelirse, bu oyunu da yüzüne gözüne bulaştırmadı. Savunan bir takımdan hücum eden bir takıma dönüşmek hiç kolay değil; ama esas takdire şayan olan erdemli davranış, puana ve galibiyete çok ihtiyaçları olmasına rağmen hiç top şişirmediler. Hiç telaş yapmadılar. Bu nitelikler gelecek için çok değerli yatırımlardır.
Trabzonspor geriye park etmiş Antalyaspor karşısında, topu kolaylıkla her iki kenara taşıdı. Sabırla, Antalyaspor defansının zayıf tarafı arandı durdu. Ama aynı şeyleri hücumu sonlandırmak için gerekli olan final vuruş organizasyonu için söylemek çok güç. Final vuruşları için uygun kişi Djaniny değil. Abofe de kesinlikle o özelliklere sahip değil. Bu pozisyona Ekuban’ı monte etmekten başka seçenek yokmuş gibi duruyor. Bunu yapabilmek için de iki Abdulkadir ve Yusuf Sarı arasında, bir çekirdek yapı oluşturmak gerekir.
Ersun Yanal, Antalyaspor’da doğru bir başlangıç yapmış. Tıpkı Abdullah Avcı gibi, özellikle de 6-0’lık Hatayspor yenilgisinden sonra, takımını dinamik bir savunma takımına dönüştürmüş. Bu dinamik savunmayı önce Galatasaray karşısında sergilediler, sonra Trabzonspor karşısında. On kişi kalmalarına rağmen, savunmada hiç gedik vermediler. Afobe’nin golü bile, tasarlanmış bir gol değildi. Ceza sahasına şişirilen bir topun kafayla buluşması sonucu oluştu. Böyle goller dünyanın hiçbir yerinde savunma zaafiyeti olarak değerlendirilmez.
Abdullah Avcı’nın top merkezli bu oyununu birkaç kez daha test etmek gerekir. Birkaç denemeden sonra bu oyuna ilişkin sağlam fikirler edinmek mümkün hale gelir. Doğrusu kafamı kurcalayan soruya ilişkin endişem, biraz erken olmasıdır. Bir savunma takımından bir hücum takımına bir sezon içinde geçiş yapılabilir mi? Emin değilim. Dünya pratiği bir sezonun yetmediğini söylüyor. Çünkü savunma ve hücum iki ayrı alışkanlık türüdür ve bu iki alışkanlık türüne bir sezon içinde uyum sağlamak pek mümkün görülmüyor. Umarım Avcı, bunu başarır.