Abdullah Zeytun: Güvenlikçi politikalar terk edilmeli
İHD Diyarbakır Şubesi Adalet Nöbeti gerçekleştirdi. Dernek binasında konuşan Şube Başkanı Abdullah Zeytun, çözüm için müzakere yönteminin tercih edilmesini istedi.
DİYARBAKIR - İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, 4. Barış Nöbeti'ni gerçekleştirdi. Şube binasında gerçekleştirilen nöbete İHD üyeleri ve birçok sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. 4. Barış Nöbeti'ne ilişkin hazırlanan basın açıklamasını İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun paylaştı.
Barıştan uzak olunan her günün, mevcut sorunları ve hak ihlallerini derinleştirdiğinin, var olan sorunlara yeni ve çözülmesi daha zor sorunlar eklediğinin, çözümsüzlükte ısrarın yeni mağduriyetler doğurduğunun bilincinde olduklarını söyleyen Zeytun, "Kürt meselesi başta olmak üzere acil çözüm bekleyen sorunların demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözümünün ivedilik arz ettiğini bir kez daha belirtmek istiyoruz" dedi.
'BARIŞ İÇİN KÜRT KİMLİĞİNE GÜVENCE'
Zeytun, “Kürtlerin çoğunlukta olduğu coğrafyamızda yine en çok Kürtlere karşı işlenen ağır hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, yaşam hakkı ihlalleri başta olmak üzere önceki ihlallere ilişkin hakikatlerin araştırılıp kamuoyuyla paylaşılması, devletin özür ve tazmin yöntemiyle samimi ve çözüm odaklı yaklaşması; demokratik, sivil ve çoğulcu bir Anayasa hazırlanarak Kürt kimliğinin güvence altına alınmasının ancak barış arzusu ve çabasıyla mümkün olduğunu biliyoruz" dedi.
Zeytun, barış odaklı siyaset ve hukuksal politikaların benimsenmesini, barışın tesis edilmesi için sorumlu ve samimi bir yaklaşımın ortaya konulmasını istediklerini söyledi.
'HUKUKSAL REFORMLAR HAYATA GEÇİRİLSİN'
Kürt meselesi ile bağlantılı hak ve özgürlükleri sağlayan adil ve onarıcı bir bağlamı olması gerektiğini vurgulayan Zeytun, şunları söyledi: “Türkiye’de yaşayan tüm toplumsal kesimlerin, eşitlik ve adalet duygusunun güçlenmesine yönelik hukuksal reformlar bir an önce hayata geçirilmelidir. Türkiye toplumunun can yakıcı sorunu olan barış ortamına olan ihtiyaç, herkes tarafından savunulması gereken bir olgudur. Barışı savunmak, insan haklarını geliştirmeyi, hukuki güvenliği, insani yaşam düzeyini artırmayı hedeflemektir. Bu nedenle barış hepimizin temel ve öncelikli talebidir, herkes için barış ortamı sağlanmalıdır.”
BARIŞ İÇİN GÜÇLÜ HAK SAVUNUCULUĞU
Benzer siyasal şiddetin olduğu meselelere ilişkin diyalog ve müzakerenin demokratik mekanizmalara işlerlik kazandırdığının görüldüğüne dikkat çeken Zeytun, Kürt meselesi çözümü için zaman zaman bu yöntemlerin denendiğini fakat samimi ve hak odaklı yaklaşılmadığı için bu yöntemlerin bir süre sonra terk edildiğini belirtti.
Diyalog ve müzakere süreçleri terk edildikten sonra çok sert metotların uygulandığına ve güvenlikçi yaklaşımların dozajının arttığına değinen Zeytun, bu şekliye de sorunların daha derinleştiği ve çözümünün daha zor olduğu dönemlerin yaşandığını hatırlattı.
Yoğun çatışma ve hak ihlallerinin yaşandığı dönemden sonra, 2010-2015 süreci ve sonrasında da benzer bir durumun tecrübe edildiğini söyleyen Zeytun, “Çözüm sürecinin sona erdirilmesinin ardından önceki çatışmalı dönemden de daha şiddetli bir süreç yaşanmış ve ne yazık ki çeşitli hak ihlallerini beraberinde getiren bu süreç hala devam etmektedir. Bu yoğun çatışmalı süreç; çocuk ve diğer sivil can kayıplarına, sokağa çıkma yasaklarına; örgütlenme, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlaline, ifade hürriyetinin engellenmesine, hapishanelerde çeşitli ihlal ve mağduriyetlere ve daha birçok vahim hukuksuzluğa neden olmuştur.
Çözümsüzlükte ısrar ile artan hak ihlalleri, biz hak savunucularının yük ve sorumluluğunu artırmıştır. Artan bu ağır yük ve sorumluluk, barışın tesis edilmesinde hak mücadelesinin, hak savunuculuğunun pozisyonunu da tayin etmektedir. Barış, ancak güçlü ve cesur hak mücadelesiyle mümkündür” diye konuştu.
'MÜZAKERE YÖNTEMLERİNE BAŞVURULMALI'
Ayrımcı uygulamalar ile şiddet politikalarının ürettiği sınırsız-sayısız ihlal gerçeğinin çözümü ve tek seçeneğinin barışa dayalı politikalar olduğunu belirten Zeytun, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Siyasi iktidar çözümsüzlükte ısrar etmekten vazgeçmeli, güvenlikçi politikaları terk etmeli, Kürt meselesi başta olmak üzere ülkede çözüm bekleyen tüm sorunların demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözüme kavuşturulması için diyalog ve müzakere yöntemlerine başvurmalı ve ülkenin içinde bulunduğu ihlaller ve hukuksuzluklarla dolu bu dönemin geride kalması için samimi ve çözüm odaklı ve hak eksenli yaklaşım ortaya koymalıdır.” (DUVAR)