Aboubakar kral, Fener çıplak
Fenerbahçe'nin reaksiyon vermekten bu kadar aciz olduğu maçta Beşiktaş'ın kalesinde 3 gol görmesi tam bir skandaldır. Beşiktaş'ın çok iyi olduğu ve Fenerbahçe'nin çok kötü olduğu söylendiği maçta maçın 3-4 bitmesi asıl Beşiktaş için tehlike çanlarının çaldığını göstergesidir. Demek ki maç Fenerbahçe'nin biraz ritim bulduğu bir maça dönüşseydi skor cidden tamamen farklı olacaktı.
Ne derbiydi ama? Saha içiyle ilgili konuşulacak konu olduğu kadar saha dışında da gündemi meşgul eden unsurlar mevcut. Hakem Tugay Kaan Numanoğlu, canlı yayınlara bağlanan ve tuhaf açıklamalar yapan babası... Beşiktaş başkanı Ahmet Nur Çebi'nin maçtan birkaç gün önce hakem gündemine daha fazla benzin eklemesi... Müthiş transferleriyle sezona şampiyonluğun favorisi olarak başlayan bir Fenerbahçe... İsmi duyulmadık transferleriyle eleştirilen bir Beşiktaş yönetimi... Teknik direktör Sergen Yalçın ile yönetim arasında yaşanan sıkıntılar... Derbiye iyi başlamış gibi görünen bir Fenerbahçe ve dördüncü dakikada attığı golle “Karışmayın, bu gol benden” dercesine Beşiktaş'ı Kadıköy'de 0-1 öne geçiren bir Vincent Aboubakar...
Adım adım, fazla kafa karıştırmadan inceleyelim bu derbiyi. Bu derbide bir gerçek artık çok net ortaya çıktı. Fenerbahçe'nin oyuncu kadrosu Beşiktaş'ın çok önünde. Ama Beşiktaş'ın hoca farkı daha fazla, oyun planı ise Fenerbahçe'den daha iyi durumda. Esasında Konya maçı, Fenerbahçe'nin makyajını biraz bozmuştu evet ama Beşiktaş maçıyla artık kralın çıplak olduğu iyice anlaşıldı. Fenerbahçe'nin gerçekten bir oyun planı yok. 3 aydan fazla oldu ve Fenerbahçe, sadece sonuç odaklı bir oyun sergiliyor. Gerçekten bir oyun kimliği, bir oyun felsefesi yok. 3 yıldır “vizyon” kelimesinin telaffuz edildiği Fenerbahçe'de tek oyun planı ve çözümü Caner Erkin'in oyuna sokup kestiği ortalar üzerinden gol üretmekse, Fenerbahçe taraftarı haksızlık etmiş başkan Aziz Yıldırım'a. Geride bırakılan 2 yıla değinmiyorum bile. Onca transfer, temiz sayfa açma girişimlerinin sonucu “Caner ortalasın ve birisi çıkıp vursun” ise Fenerbahçe'de çok ciddi bir sıkıntı mevcut.
Erol Bulut'u da ayrıca eleştirmek lazım. Ki Erol Bulut'u çok beğenen biriyim. Türk futbolunda artık bu profilde yeni oyun bulabilecek teknik adamların yer alması lazım. Buna bir itirazımız olamaz. Ama arkadaş; 3 aydan fazla olmuş, bir oyun bul artık bu takıma. Gerçekten Fenerbahçe'nin ne oynadığını bilen var mı? Her şeyi başarmış 67 yaşındaki Fatih Terim bile halen kendini yenilemeye, yeni bir oyun daha bulmaya çalışıyorken, Fenerbahçe'nin aynı pergelin çağının içerisinden dönüp duruyor olması gerçekten kabul edilecek iş değil.
Sergen Yalçın'ı tebrik ediyorum. Kötü başlayan ve küçümsenen bir Beşiktaş ile Trabzonspor'u, Başakşehir'i ve son olarak da Kadıköy'de Fenerbahçe'yi yenmiş durumda. Bu uzun vadede neye sirayet edecek bunu bekleyip görmek lazım. Sergen Yalçın ile ilgili keskin yorumlar yapmak için çok erken olduğunu düşünüyorum. Beşiktaş'ın Fenerbahçe'yi Kadıköy'de en son 15 yıl önce yendiği maçta Sergen Yalçın yine Beşiktaş'ın futbolcusuydu. 15 sene sonra Kadıköy galibiyeti alan Beşiktaş'ta yine Sergen Yalçın'ın olduğu bir süreç. Tesadüfler gerçekten enteresandır futbolda. İki maçın da 3-4 bitmesine ne demeli?
Maça gelecek olursak; hakem tam bir rezaletti. Maçın gidişatını etkileyecek çok fazla manevrası oldu. Ama aldığı kararların birçoğu tuhaf. İkinci golden önceki pozisyonda faul olduğu düşünülüyor. Ama ben o pozisyonda faul çalmayabilirdim. Bence çalınabilir ve faul çalınsa “neden çalındı” diye sorulamaz. Ama o pozisyonun şöyle bir talihsizliği var; devamında gol olması. Çünkü bu tür pozisyonlar maçın içinde sayısız kez yaşanıyor ama devamında, hatta devamının devamında gol olması bu pozisyonu ister istemez gündem haline getiriyor. Ki bence faul çalınsa itiraz edilemez.
Cyle Larin'in ikinci sarısı ve otomatik olarak kırmızı kart görmesi son derece doğru ama ilk sarı kart cidden ucuz verildi. Benzer bir harekette Mert Hakan'ın ikinci sarıyı görmemiş olması bu kez Beşiktaşlıları çileden çıkaran bir pozisyon haline geldi. Hakem, maçın kontrolünü cidden kaybetti. Josef'in kırmızı kartını es geçti, çünkü 1 saniye önceki N'koudou'nun pozisyonundaki faulü atladığını biliyordu. Eyyam olsun diye Josef'i de sarı kartla geçiştirmek zorunda kaldı. Josef'in pozisyonuna direkt kırmızı kart değil diyen kimseyle futbol konuşmayacaksın. Penaltı, penaltı tabii ki. Sırf gaz almak için VAR'a gidip verdi. Yani kısacası, hakem Numanoğlu, bir yere kadar maç yönetti ve bir yerden sonra maç yönetmeyi bırakıp hesap kitap yapmaya başladı.
Futbola dönecek olursak; Fenerbahçe'nin reaksiyon vermekten bu kadar aciz olduğu maçta Beşiktaş'ın kalesinde 3 gol görmesi tam bir skandaldır. Beşiktaş'ın çok iyi olduğu ve Fenerbahçe'nin çok kötü olduğu söylendiği maçta maçın 3-4 bitmesi asıl Beşiktaş için tehlike çanlarının çaldığını göstergesidir. Demek ki maç Fenerbahçe'nin biraz ritim bulduğu bir maça dönüşseydi skor cidden tamamen farklı olacaktı. Bu aslında Fenerbahçe'nin tek tekte ne kadar iyi bir oyuncu kadrosu olduğunu gösteriyor. Dediğimiz gibi Fenerbahçe'nin eksiği bir oyunu olmaması. Jose Sosa gibi belki de ligin en iyi oyuncusu, senin takımında sahaya çıkıyor ve herhangi bir organize atak geliştiremiyorsun. Erol Bulut'u bu konuda eleştirenlerin tamamı haklı diyebiliriz.
Kendi sahanda 0-2 geriye düşüyorsun ve 1-2'ye getiriyorsun. 10 kişi kalan takımdan kendi evinde 2 gol daha yiyorsun. Maç olarak güzel bir maçtı, burası bir gerçek. Bence son yılların en iyi derbilerinden birine dönüştü diyebiliriz. 2 sene önceki 3-0'dan 3-3'e gelen Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi de uzun yıllar konuşulacak bir derbi oldu.
2005'te 3-4 biten derbi hayatımda izlediğim en iyi maçlardan biri olabilir, belki de en iyisi. Bugün gençler o maçı sorduğunda onlara sebebini şöyle açıklıyorum; bir maç düşünün; iki takım da birer kez öne geçiyor. Kırmızı kart var, kavga gürültü. Kaleci atılıyor. Penaltı var. Forvet oyuncusu kaleye geçiyor. Bir de 90 artıda gelen bir son dakika golü var skoru belirleyen. Yani toplam 7 veya 8 farklı maçta yaşanacak tüm olaylar tek maçta yaşanıyor. O yüzden muhteşem bir maçtı. O maçı Beşiktaş 3-4 kazanmıştı belki ama Fenerbahçe 4-3 kazansaydı yine de hafızalarımızda muhteşem bir maç olarak kazınacaktı. Kendine has, kendi içinde yaşanan, hikayesi olan bir maçtı.