Adam kazandı!
Berkeley, San Francisco, Oakland sokakları ölü bugün. Seçim hengamesinden eser yok. Trump'ın zaferine karşı bir öfke gösterisi yok. Toplaşıp seçim seyretme yok. Sadece gergin bir bekleyiş hakim.
Donald Trump, Amerikan tarihinde bir ilke imza attı. İlk dönemi biterken (2020) yenildi, fakat dört yıl sonra tekrar kazandı. Demokratlar, iki parti arasında salınan eyaletlerden hemen hepsinde fena halde kaybetti.
Faşizm, ABD'de göz göre göre iktidara yürüdü ve kazandı. Faşizmi burada Demokrat Parti çevrelerinin kullandığı sulu sepken biçimde değil, kelimenin klasik anlamıyla kullanıyoruz. Yani kapitalizmin krizde olduğu zamanlarda ortaya çıkan, işçi hareketini ve ezilen kesimleri (en ılımlı etmenleri dahil olmak üzere) yok edip sindirmeye yönelen, bunun için de yasadışı çete şiddetini kullanmaktan yüksünmeyen kitle hareketleri anlamında.
Bu demek değildir ki ABD, Trump'ın Beyaz Saray'ı devralacağı günün ertesinde Üçüncü Reich rejimine uyanacak. Ancak o hedefe giden yolun döşenmesi hızlanacak. Zaten 1990’lardan beri süregiden, ancak Trump'ın Başkan seçildiği 2016 senesinden sonra müthiş bir ivme kazanan ırkçı çeteleşme ve ezilen azınlıklara saldırılar ayyuka çıkacak. Sınırda vahşi güvenlik güçleriyle kudurgan çeteler cirit atacak. Beyaz olmayan halklara, eşcinsellere, solculara, bilhassa da Filistin'i mesele eden şahıs ve kurumlara yönelik fizikî, yasal - yasadışı, medyatik şiddet tavan yapacak.
Trump, Harris'le olan münazarasında United Auto Workers (Birleşik Oto İşçileri) Başkanı Shaun Fain şahsında örgütlü işçi sınıfını hedef tahtasına koymuştu zaten. Bu saldırının gerek grev yasağı vb. yasal yollarla, gerek de alenen fiziksel biçim alan yollarla artacağı tahmin edilebilir.
Kim sorumlu bu manzaradan?
***
Demokratlar “aşırı sol”u, Filistin yanlılarını, Müslüman seçmeni suçlayacak. Suçlayacaklarını da aylar öncesinden söylüyorlardı zaten. Yalan. Yaz sonundan beri anlatıyoruz. Filistin hareketinin baskın kanadı da, Müslüman seçmen de Harris, bir nebze olsun dinleseydi kendilerini, yine Demokratlar'a oy vermeye razıydı. Yani bu cenaha kulak tıkayıp kendilerinden soğutanlar, Demokratlar.
Bir de her zamanki suçlu, beyaz, eğitimsiz, yoksul, işsiz, güvencesiz seçmen var. Bush'un hitap etmeye başladığı, ama esas Trump'ın örgütlemeye giriştiği kesim. Hillary'nin “tiksinç insanlar” dedikleri.
Bu kesimi değerlendirmeye tabi tutmak için daha çok istatistik veri lazım. Ama bu kesimlerin yoğun yaşadığı Georgia, Florida, Pensilvanya gibi eyaletlerin Trump'tan yana döndüğüne bakılırsa, ilk tahmin, Demokratlar'ın bu kesimi tamamen kaybettiği yönünde olacak. Hemen “cahil cühela, rezil rüsva, fitne fücur, palas pandıras” yakıştırmaları başlar. Bu da yalan.
Bu kesimin bir kısmı, 2020 seçimlerinde kısmen George Floyd isyanının, kısmen de Trump'ın pandemi karşısındaki korkunç beceriksizliği karşısında Cumhuriyetçiler'den yüz çevirmişti. 6 Ocak baskını dene garabet, bu kesimin ricatını pekiştirdi. 2022 ara seçimlerinde Trump, bu kesimi ancak kısmen geri kazanabildi. Grev yasağı, özelleştirmeler, Florida'daki sel baskını karşısında beceriksizlik, kürtaj hakkını koruyamamak gibi sebeplerle bu kesimi kendinden tekrar soğutan, yine Demokratlar.
***
Ancak Demokratlar'ın haklı olduğu bir mesele var. “Aşırı sol”, tüm ufaklığına rağmen ve tam da o sebeple sorumlu bu tablodan. Elbette Amerikan seçim sisteminde üçüncü parti adaylarının başarı şansı sıfır. Dolayısıyla Yeşiller adayı Jill Stein'dan, Cornell West'ten yahut PSL adayı Claudia de la Cruz'dan ciddi bir beklentiye girmek, seçim bağlamında abes olurdu.
Ama sol, hatayı çok önce, 7 Ocak 2021 tarihinde işledi.
Ortada alenen faşist bir kalkışma varken, sol, tuttu Q'Anon şamanının boynuzlarıyla dalga geçti. Faşistler son derece maskara haldeydi, doğru. Ancak sol, faşistlere değil maskaralığa takıldı. Tehlikeyi ciddiye almadı, güldü geçti. Önünde örgütlenmek, faşizme karşı önlem almak, yeri geldiğinde de seçimde birleşik aday göstermek için dört sene vardı.
Bu dört senenin üçünü çarçur etti sol. Biden'ın pandemi enkazını kaldırmak için mecbur giriştiği birtakım devletçi müdahaleler de, sınıfın farklı kesimlerinin örgütlenmesi ve grevlerin artması da solun dışında ve ötesinde gelişti. Faşist tehlike gündeme dahi gelmedi. 7 Ekim 2023’ten bu yana bir kıpırdanma varsa da bu, bölük pörçük ve panik içinde gerçekleşti. Halbuki ciddi bir sol, başka hiçbir işe yaramasa, Biden ve Harris'in bu denli hızlı biçimde sağa savrulmasını önleyebilirdi.
***
Böyle ciddi bir karşı kutbun yokluğunda Trump, tuttu Demokratlar'ı kendi yanına çekti. O denli ki Kamala, Bush dönemi Cumhuriyetçiler'den oy ve destek devşirmekle övünür, kabinesine Cumhuriyetçi bakan alacağını açıkça söyler oldu.
Bir spekülasyonda bulunalım. Bu senaryo gerçekleşseydi, Kamala'nın Cumhuriyetçiler'e ihsan edeceği paye, öyle kültür turizm bakanlığı gibi tırt bir şey olmazdı. Ya Biden'ın bir zaman Bernie'ye vakfettiğine (ve böylece solun gözünü boyadığına) yakın, maliyeyle ilgili bir mevki olurdu, ya da içişleri. Yani ya ekonomi politikalarıyla ya kolluk kuvvetleriyle işçinin, yoksulun, göçmenin canına okuma işi, Cumhuriyetçiler'e bırakılmış, iki parti arasında sulh böyle sağlanmış olurdu.
***
Şimdilik bu söylediklerimiz, veriler geldikçe değerlendirmeye tabi tutacağımız hipotezler olarak kalsın. Ama bu fasılda diyeceklerimiz hakikat.
Berkeley, San Francisco, Oakland sokakları ölü bugün. Seçim hengamesinden eser yok. Trump'ın zaferine karşı bir öfke gösterisi yok. Toplaşıp seçim seyretme yok. Sadece gergin bir bekleyiş hakim. Trump'ın zafer haberleri geldikçe bir of çekip omuz silkiyor insanlar, o kadar.
Bu sene ilk kez oy kullanan öğrencilerim var. Derste seçimi konuştuk biraz. Kimse “Şu adayın şu yanını beğendim” demedi. Yarı-siyah bir kızcağız, “Benim anneannem oy veremiyordu, oy vermezsem onun yaşamına saygısızlık etmiş olurum” dedi. Orta Amerika kökenli bir öğrencim, “Evden ailem ve arkadaşlarım beni arayıp oyunu filancaya ver, şu söyledikleri güzel diyorlar, başka milletlerden insanlar Amerikan politikasını Amerikalılar'dan daha iyi biliyor” diyor.
Ama en keskin gözlem, genelde ağzını bıçak açmayan siyah bir öğrencimden. “Kafamı toplayamıyorum. Bu olanlar gerçek dışı gibi hissediyorum.”
Ah evladım, bir sen olsan! Ah sizi, hepinizi pamuklara sarsam, hoyrattan sakınsam!