Aday olamayan Garo Paylan: Belki pozitif ayrımcılık uygulanabilirdi

İki dönem kuralı nedeniyle aday olamayan Garo Paylan "Milyonlarca Ermeni tam bir mutabakatla devam etmemi arzuluyordu. Bu konuda belki bir pozitif ayrımcılık uygulanabilirdi" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İki dönem kuralı nedeniyle milletvekili adayı olamayan HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan bu kuralın partideki bazı milletvekilleri için uygulanmadığını belirterek şöyle dedi: 

 

"Partimizde iki dönem kuralı var. Yani her kurulda iki dönem görev yapabiliyorsunuz. Ben de onurla gururla HDP’lilerin iki dönem milletvekili oldum. Bu kural nedeniyle aday değilim. İki dönemdir milletvekili olan bazı arkadaşlar için bu kuralın esnetilebileceği açıklandı. Bu açıklama yeniden aday olmam konusunda tüm kamuoyunda ciddi bir beklenti yarattı. Bu beklenti karşılanamadı. Türkiye ve dünyadaki milyonlarca Ermeni de tam bir mutabakatla devam etmemi arzuluyordu. Bu konuda belki bir pozitif ayrımcılık uygulanabilirdi. Ancak herkesten ricam: o aday oldu, bu aday olmadı eleştirilerini seçim sonrasına bırakıp, partimizin başarısına odaklanmamızdır." 

Artı Gerçek'ten Seda Taşkın'a konuşan Garo Paylan, "28’inci Dönem adaylarınız arasında bir Ermeni isim göremedik. Bu durumu nasıl değerlendirmek gerekiyor?" sorusunu ise şöyle yanıtladı: 

"Biz Halkların Demokratik Partisiyiz ve halkların ve inançların temsiliyeti partimin kuruluşunun birinci meselesiydi. Biz; halkların, inançların, sosyalistlerin, feministlerin, ekolojistlerin bir ittifakıydık. Bütün bu ittifaklarının bir bileşkesiydik. Ama son dönemde sol sosyalist ittifakları daha ön plana koyan, diğer ittifaklarımızı daha az görünür kılan bir süreç yaşadık. Oysa partimizin alametifarikasının çoğulcu bir parti olmamız olduğuna eminim. Milletvekili aday listelerimizde bir Ermeni’nin olmaması partim adına elbette ciddi bir eksikliktir. Ermeniler on yıllar süren sessizlikten sonra, son 20 yılda siyaset arenasında daha görünür olmuşlardı. Ben de bu görünürlüğün son dönemdeki öznesiydim. Benin milletvekilliğimin bitmesi ve bir Ermeni adayın olmaması ciddi bir boşluk yaratacaktır. HDP’yi romantik duygu ve düşüncelerle kurduk. Farklılıkların yok sayıldığı bir iklimde HDP adeta bir Nuh’un gemisiydi... O ruh bizi yüzde 6’lardan yüzde 13’lere taşıdı. Partimin bir Ermeni adayının olmaması ve çoğulcu kimliğinin silikleşmesi elbette eksikliktir. Bu handikabı gidermek ve çoğulcu siyasetin tahkimi için seçimden sonra partimle birlikte çaba göstereceğim.

'15 GÜN LİNÇ EDİLDİĞİM BİR DÖNEM YAŞADIM'

 

Paylan "Meclis'te en unutamadığınız an hangisiydi?" sorusunu da şöyle yanıtladı: 

Sekiz yıl boyunca olumlu ve olumsuz pek çok anım var. Dokunulmazlık tartışmalarının olduğu komisyonda fiziksel linçe uğradım. AKP'liler doğrudan beni hedef alarak, “Ermeni burada, Garo burada” diyerek sekiz on milletvekili üzerime çullandı. Kafama tekmeler attılar, beyin travması geçirdim. Fiziki travmadan ziyade yaşadığımın bir nefret saldırısı olması beni etkiledi ama oraya takılmadım. Ne de olsa bu şartlarda konuşan Ermeni vekil olarak her şeyi göze almıştım.

İkinci linç ise fiziki linç değildi. Her yıl yaptığım gibi geçen yıl 24 Nisan’da ‘Ermeni Soykırımı TBMM’de konuşulsun’ üzerine verdiğim yasa teklifine, Meral Akşener’in başlattığı, ardından Erdoğan, Bahçeli ve ırkçı güruhun katıldığı siyasi linçe maruz kaldım. Topyekûn medya aygıtları ile on beş gün linç edildiğim bir dönem yaşadım.

"Bu mesele Washington'da, Amerikan Kongresi'nde, İngiliz Parlamentosu'nda, Fransız senatosunda konuşulmasın, TBMM’de konuşulsun” diye son derece sarsıcı bir öneride bulunduğumun farkındaydım. TBMM’de Ermeni Soykırımının bu şartlarda konuşulamayacağını biliyordum ama tarihe not düşmek istedim. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in başlattığı açıklamalarla hedef gösterildim, bu anları tabii ki unutamıyorum. Meclisteki ırkçılar bana haddimi bildirmişti. Diğerleriyse “sırası mıydı Garo” demeye getirip sessiz kaldılar. Sevgili Ahmet Kaya’nın linç gecesine benzetmiştim halimi… Onu linç edenleri bugün kimse savunamıyor. Umarım bana yapılan linçlerin de savunulamadığı günleri görürüm.

Ama iyi anlar da var; Mecliste ciddi bir saygınlık uyandırdığımı düşünüyorum. Ben mecliste yalnızca Ermeni olmadım. Yalnızca Ermeni meselesiyle değil her meseleyle ilgilendim. Bir milletvekilinde olması gereken iki şeyi barındırdığımı söyledi geçen gün beni yolda çeviren bir yurttaşımız; vicdan ve adalet. Böyle hissettirebilmeme çok sevindim.

Türkiye tarihi bir seçime doğru gidiyor. Ancak kimi anketlere göre hala AKP’nin belli bir oranda oy aldığını da görüyoruz. Ekonomik krizin bu kadar derinleşmiş olmasına rağmen iktidarın mevcut desteğinin dikkate değer düzeyde azalmamasını neye bağlıyorsunuz?

 

SÖYLEŞİNİN TAMAMI