Adıyaman'da cemevi depremzedelere sığınak oldu
Alevi Dernekleri Adıyaman Şubesi Yeni Mahalle Cemevi'nde kurulan kriz merkezi, depremin yaralarını sarmaya çalışıyor.
ADIYAMAN - Adıyaman'da her sokakta enkazlar, her enkazın altında insanlar var. Enkazların etrafında biriken insanlar, yakınlarının ölü ya da sağ çıkarılmasını bekliyor. Onların ve enkazlarda çalışanların dışında Adıyaman'da neredeyse hiç kimse kalmadı. Başka şehirlere ya da köylerine göç etmiş Adıyamanlılar. Bir daha ne zaman dönecekler şehirlerine, bunu onlar da bilemiyor.
Kepçe ve ambulans sesleri, şehre hakim olan derin, ürkütücü, uğursuz sessizliği bozuyor. Toplanma alanlarının, yemek dağıtılan noktaların önlerinden kuyruklar göze çarpıyor. Hepsi bu.
Yardımların toplanıp dağıtıldığı yerlerden biri de Alevi Kültür Dernekleri Adıyaman Şubesi Yeni Mahalle Cemevi.
Adıyaman'a geldiğim ilk gün, sokakta karşılaştığım bir adama cemevini sormuştum. Cemevinde sivillerin oluşturduğu bir inisiyatif olduğunu duymuş ve çalışmaları yerinde görmek istemiştim. Adam, "Onlar çoktan düzenlerini kurdular" demişti.
CEMEVİNDE HUMMALI ÇALIŞMA
Yeni Mahalle Cemevi Şube Başkanı Rıza Tanrıverdi, deprem felaketinde eşiyle birlikte vefat etti. Aynı felakette Başkan Yardımcısı Hasan Çalış da eşini kaybetti.
Buradaki koordinasyonda çalışanlar söyledi, Çalış yakınlarını defnetmiş ve yasını tutamadan cemevinde yürütülen yardım çalışmalarına destek vermeye başlamış.
Cemevinin avlusunda gençlerden oluşan bir kalabalık var. Bir kargaşa hakim gibi görünüyor. Birkaç noktada yakılmış ateşlerin etrafında kümelenmiş insanlar, muhtemelen soğuktan dolayı dikkat çekiyor. Biraz ısındıktan sonra avluda koşturan insanlar daha bir netleşiyor. HDP'nin kayyım atanamamış ender belediyelerinden Çınar Belediyesi mutfak kurmuş avluda. Sabah ve akşam 20 bin kişi için iki öğün sıcak yemek pişiyor burada.
Cemevinin kapısına yanaşan araçlardan alınan kolileri elden ele bodrum kata indiriliyor. Kolileri kucaklamış gençler, ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak üzere araçlara doğru ilerliyorlar. Giysi kolilerinin içindeki giysiler dışarıda tasnif ediliyor.
Gece avluya boşaltılan odunlar, sabah saatlerinde el arabalarıyla evlere taşınıyor.
Kriz masasındaki gençler, hangi mahallede, hangi köyde kimin ne ihtiyacı var, bunun notlarını alıyor, aldığı notları ihtiyaçları ulaştıran görevli birimlere iletiyorlar.
İNSANLARIN RUHLARINA DOKUNUYORLAR
Bütün bu çalışmaların içinde Adıyamanlı yok denecek kadar az. Adıyamanlılar, deyim yerindeyse, canının, canlarının derdine düşmüş, enkaz başında, hastane kapısında, mezarlıklardalar.
Hummalı bir çalışma var cemevinde. Biraz dağınık, biraz gürültülü, biraz heyecanlı bir koşturmaca. Yine de ilk günlerin şaşkınlığı atlatılmış, Adıyaman'a artık vakıf olmanın rahatlığı gözlemleniyor. Her biri bir yerden, bölgenin değişik illeri ve ilçelerinden koşarak gelmişler depremzedelere destek olmak üzere. Sadece cemevindeki çalışmalara katılmıyorlar, bilgi ve becerileri doğrultusunda koordinasyon tarafından görevlendiriliyorlar.
Vardiyalı çalışıyorlar ve büyük çoğunluğu tıpkı depremzedeler gibi çadırlarda barınıyorlar. Tıpkı depremzedeler gibi onlar da hijyen, tuvalet sıkıntısı yaşıyorlar. Özellikle geceleri soğukla mücadele ediyorlar. Ancak hiçbirinin yüzünde bir memnuniyetsizlik, bir yılgınlık, bir bıkkınlık görmek mümkün değil. Birçoğu memleketine dönecek elbette ama hepsi akıllarının burada kalacağını ve ihtiyaç duyulursa yeniden geleceklerini söylüyorlar. İnsan hayatı kurtarıyor, insanın ruhuna dokunuyorlar. Bu, unutulur şey değil.
'BİZ BİZE YETERİZ' DUYGUSU
Sabah, ateşin başında Adıyamanlı bir kadınla konuşuyoruz. "Bu gençler olmasa bir damla su bulamayacaktık" diyor kadın.
Depremin ilk günü devleti görmemişler yanlarında. Sonraki günler de. Kadın, "Ama çok şükür, artık onlara ihtiyacımız kalmadı. Devlet bu saatten sonra hiç gelmesin" diyor.
Cemevindeki koordinasyonda yer alan sivil toplum örgütleri, travmanın mümkün olan en az hasarla anlatılması için çaba sarf ediyor. Gıda, giyim, ısınma, hijyen gibi ihtiyaçların karşılanması için gerekli organizasyonu sağlamaya çalışıyorlar.
Köylere gidiliyor, buradaki hasar ve ihtiyaçlar tespit ediliyor ve mümkün olan en kısa zamanda ihtiyaçların karşılanması için gayret ediliyor.
Devletin gücü ve olanakları yok bu koordinasyonda. Ama bütün illerden öyle bir dayanışma sergilendi ki cemevinde, "Biz bize yeteriz" duygusu hakim kılındı.
'CEMEVİ BİZE SIĞINAK OLDU'
Garip Dede de depremde 21 yakınını kaybetmiş. Cemevi onun ve Alevilerin ibadet evi ama şimdi değişik mezheplere ev sahipliği yapıyor. Bundan zerre-i miskal şikayetçi değil Dede, "Hepsi bizim insanımız" diyor. Yardım gönderenlere, gelen yardımları tasnif edip dağıtanlara teşekkür ediyor.
Dede, "Barınma, giyim, gıda ihtiyaçlarını karşıladık, karşılamaya devam ediyoruz. Şimdiye kadar 60 çadır kurduk, kurmaya devam edeceğiz" diyor.
Garip Dede, gönüllü doktorların cemevinde sağlık hizmeti verdiğini de ekliyor sözlerine. Adıyamanlı bir adam, "Cemevi bize sığınak oldu" diyor. Bu cümlede Aleviliğe bir sataşma yok, Alevilikle savaşanlara bir sitem var.
CEMEVİ UNUTULMASIN
Çay eksikti cemevinde. Depremin 8'inci günü biterken avluda bir semaver kuruldu. Semaverden sorumlu genç, derdimi anlamıştı, "Yarın sabah çay içebileceksin" dedi. Depremin 9'uncu gününde sabah çayı demlenmişti sahiden de.
Şehri dolaşırken Türkiye'nin her tarafından Adıyaman'a yardım taşıyan araçlara rastlamak mümkün. Yardımlar her kuruma gitsin ama Alevi Kültür Dernekleri Adıyaman Şubesi Yeni Mahalle Cemevi de unutulmasın. Dayanışmanın hakkını veren koordinasyon, yalnız bırakılmayı hak etmeyecek kadar güzel bir emek harcıyor çünkü.
Peki neye mi ihtiyaç var? Battaniye, ısıtıcı, hijyen malzemeleri, kadın pedi, tuvaletler vd. Zaman zaman "Adıyaman'da yemekler pişiyor" gibi haberlere rastlıyorum. Ancak şundan hiç söz edilmiyor: Evet, yemekler pişiyor. Evet, insanlar aç kalmıyor. Ancak evlerinin önünde ya da boş bulduğu bir alanda kurdukları çadırlarda yaşayan insanlar daha uzun bir süre dışarıdan gelecek gıdaya ihtiyaç duyacak. Çünkü Adıyaman'da ihtiyaçların karşılanacağı bir tek dükkan bile açık değil ve Adıyaman'da daha uzun süre para geçersiz olacak.