Ahmet Şık’tan Süleyman Soylu’ya: 2050 çadır, neden satılana dek bekletildi?
TİP'li Ahmet Şık, Kızılay'în depremin ardından parayla çadır satmasıyla ilgili Süleyman Soylu'nun yanıtlaması istemiyle soru önergesi vererek, "2050 çadır, neden satılana dek bekletildi?" dedi.
DUVAR - Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olması gereken Kızılay’ın Ahbap ve Türk Eczacılar Birliği’ne çadır satmasını İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sordu.
Şık, Soylu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde Maraş merkezli depremlerde en az 50 bin yurttaşın yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, “Merkezi idarenin, yasamanın, yerel yönetimlerin, İçişleri Bakanlığı’na Bağlı bulunan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın ve hukuki statüsü belirsiz bir kurum olarak Kızılay’ın süreci yönetmekteki tutumları, kamuoyunda ciddi eleştiri ve iddialara konu olmuştur” dedi ve Soylu’ya “2050 çadır, neden satılana dek bekletilmiştir?” diye sordu.
‘KIZILAY, AHBAP VE TEB’E ÇADIR İLE KONSERVE YEMEK SATIŞI YAPTI’
Kızılay’ın tüzüğünü hatırlatan Şık, önergesinde şu ifadeleri kullandı:
“Kuruluş amacı ‘her koşulda, yerde ve zamanda, ayrım yapmaksızın korunmasız insanlara yardım etmek, insan hayatını ve sağlığını korumak’ olan ve ‘Kâr Amacı Gütmeyen’ Kızılay, her ne kadar dernek statüsünde görünse de iktidarınız döneminde ‘bir şirket gibi yönetilmeye’ başlanmıştır. Öyle ki, bir yandan depremzedelere bağış için yardım toplamış, diğer yandan da yurttaşların bağış yaptığı başka kuruluşlar olan ‘AHBAP’ ve ‘Türk Eczacıları Birliği’ne (TEB) depremin üçüncü gününde iştirakleri aracılığıyla çadır ve dahi konserve yemek satışı yapmıştır.”
Ahmet Şık, yapılan satışa ilişkin Soylu’ya şu soruları yöneltti:
"- Çocuklara kamera karşısına çıkarılırlarken dahi giyecek kalın kıyafet sağlanmadığı, yurttaşların soğuklara karşı en çaresiz olduğu vakitlerde yani depremin üçüncü gününde, “Ahbap” isimli sivil toplum kuruluşuna satılan 2050 çadır, neden satılana dek bekletilmiştir?
- Kızılay çadırları yardım kuruluşlarına dahi yalnızca satış usulüyle temin edilebiliyorsa, Kızılay yurttaşlardan ne için bağış toplamaktadır?
- Bu satışlarda kâr amacı güdülmüyorsa; ortalama çadır fiyatları ticari işletmelerin kâr ettikleri haliyle dahi 8.000-13.000,00-TL arasında değişirken, Ahbap Vakfı’na tanesi 23.000,00-TL’den, TEB’e ise 76 metrekarelik çadırları normal bedelinin çok üzerinde olan 140.000,00-TL’den satan bir “işletme”, afet zamanında dahi kâr amacı güttüğünü nasıl inkâr edebilir?
- Kızılay’ın Tekirdağ’daki deposunda “bekletilen” binlerce çadıra ilişkin görüntülerin ortaya çıkması sonucunda, Kızılay başkanı tarafından “görüntünün eski olduğu” savunması yapılmıştır. Haberin kaynakları ise bunun üzerine görüntülerin depremden tam bir hafta sonra çekildiğini belirtmiştir. Eğer iddialar doğruysa, Kızılay’ın deprem bölgesine geçici barınma imkanlarını bilinçli olarak sağlamama sebebi nedir? Kamuoyunda yankı bulduğu üzere; yaklaşan seçimlerde bölgenin “seçim yapılabilir” duruma gelmemesi için insansızlaştırma uygulanarak seçimlerin ertelenmesine gerekçe sağlanmaya çalışıldığı doğru mudur?
- İddialar gerçeği yansıtmıyorsa, neden 5 Şubat tarihinden itibaren Kızılay’ın çadır stokundaki değişimler ve mevcut stok durumu açıklanarak kamuoyu vicdanı rahatlatılmamaktadır?
- En az 1 milyon çadır stoku bulunması gerekirken, Kızılay’ın stokunda depremden önce kaç çadır bulunmaktaydı ve bugün kaç çadır mevcuttur?
- Kızılay’ın çadır imalatına yönelik iştiraklerinde günde kaç çadır üretilip sevk edilmektedir, mesai saatleri ne şekildedir, depreme bağlı ihtiyaçların karşılanması için özel bir sisteme geçilmiş midir?
- Halihazırda “bugün üretilenler” dışında tek bir çadır dahi mevcutsa, bunlar neden deprem bölgesine gönderilmemektedir?
- Eğer tek bir yurttaş dahi soğuktan korunmak için girdiği güvensiz evlerde artçı depremler sonucunda yaşamını yitirdiyse, bunun sorumluluğu, çadır temin etmeyenlerden başka kime yüklenebilir? Yaşamı korumaya yönelik pozitif yükümlülükleriniz bağlamında yaşatılan bu ihlale ilişkin gerekli tahkikat yapılacak mıdır?
- Kızılay’ın depremzedelere dahi ücret karşılığında çadır satacak kadar “şirketleştiği” bir dönemde, Ensar Vakfı’na “kamu yararına çalıştığı” gerekçesiyle milyonlarca TL bağışlamış, o bağışlarla ABD’nin New York şehrinde binalar dikilmesi sağlanmıştır. Alelade zamanlarda dahi iktidara yakın vakıflar söz konusu olduğunda “Bağış” desteğini esirgemeyen Kızılay’ın, depremzedelere yardım edecek sivil toplum kuruluşlarına gelince “şirketçe” hareket etme sebebi nedir? Tüzükteki “ayrım yapmaksızın yardım sağlamak” ibaresi, depremzedeler için sağlanmayan çadırların, iktidarınız vakıflarına binalar olarak bağışlanabilmesi anlamına mı gelmektedir?" (HABER MERKEZİ)