Ahmet Taşgetiren'den zirve değerlendirmesi: Mecburiyet psikolojisi
Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, seçim öncesi yaşanan kutuplaşmanın AK Parti'nin seçim yenilgisi ile sonuçlanmasının diyalog imkanları doğurabileceğini belirtti, Erdoğan-Özel görüşmesini değerlendirdi.
DUVAR- Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in önümüzdeki hafta görüşmesi bekleniyor. AK Parti'nin 31 Mart yenilgisinin ardından gerçekleşecek görüşmeye ilişkin değerlendirmelerde diyalog vurgusu öne çıkıyor. Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, görüşmeye ilişkin değerlendirmesinde, "Bay Kemal" ve "Özgür efendi" çıkışlarının yarattığı kutuplaşmayı hatırlattı, Erdoğan'ın bu görüşmeye seçim yenilgisinin yarattığı mecburiyet ile razı olduğunu belirtti.
Taşgetiren'in "Zirvedeki görüşmenin psikolojisi" başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:
"Psikoloji!
Cumhurbaşkanı balkonda ’Yenildik’ dedi.
Özgür Özel ‘Kazandık, birinci partiyiz’ dedi.
Psikoloji:
Cumhurbaşkanı, Ak Parti genel başkanı olarak ’yenilgiyi çözümlemeye ve partiyi toparlamaya’,
Özgür Özel, ‘belediye başkanlıklarındaki hizmetle iktidar olmanın yollarını arama’ya yöneldi.
Erdoğan’la Özel’in görüşme gündemi, bu psikoloji zemininde oluştu.
Şu sıralar Erdoğan’ın Özel’den ’Özgür Efendi’ diye bahsetmesini düşünebiliyor musunuz?
‘Özel’in Erdoğan’la görüşmesi’ni yadırgayan mesela Kılıçdaroğlu, zemini doğru okuyamıyor.
Özgür Özel, Erdoğan’la görüşmeye, ’yenilgi’nin yarasını sarma kurgusu çerçevesinde gider mi? Aksine, seçim meydanında yürüttüğü muhalefet diline yönelik halk desteğini arkasına alarak gelecek ve halkın emanet ettiği sorunları masaya koyacak.
Diyalog kötü mü?
Tabii ki kötü değil.
Ama şimdiki diyalogun kapısını, ’seçim yenilgisi’nin oluşturduğu psikoloji hazırladı, bu çok açık. Onun için ‘psikoloji’nin altını çizdik.
Erdoğan’ın, Suud, BAE ve Mısır liderleriyle, özellikle 2019’da aşağılanmış bir tip olarak meydanlara taşınan Sisi ile ’Görüşmesi’ süreci de, ’mecburiyet psikolojisi’ ile gelmişti.
Erdoğan için bu ne yazık ki hep böyle oluyor. Kavga çok sert verildiği için görüşme de bir tür ’mecburiyet’ psikolojisi içinde gerçekleşiyor.
Kürt sorununu birlikte çözmek için çaba gösteren bir insan, Erdoğan’ın dün çok rahat görüştüğü insanlar, ’Seni başkan yaptırmayacağız’ denen bir günün sonunda, 7 yıldır cezaevinde tutulurken ve yargılama sürerken kitleler önünde ’Terörist’ diye suçlanır mı? Mesela ’Kürt sorunu’nun bir kere daha çözümü söz konusu olduğunda hangi psikoloji ile görüşme zemini oluşturulacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son dört yılı. Kendisi de öyle söyledi. Bahçeli ‘Gidemezsin’ dese de, anayasa değişikliği olmazsa yasal zeminde son dört yıl.
Erdoğan’da, bu son dört yılı ’Gerçekten Cumhurbaşkanı’ gibi geçirmek şeklinde bir arzu da gelişmiş olabilir. Biraz geç kalmış bir arzu bu. Ben çok uyardım bu konuda geçtiğimiz yıllarda. Geçmiş yılların farklı toplum kesimlerindeki yıpranmışlığı giderecek bir ’restorasyon’ mümkün mü? Erdoğan ’yenilgi’nin ardından öyle bir ’özeleştiri’ yaptı mı? Beştepe’deki Uçum’lu – Muçumlu, parmak sallamacı acayip yapılanma ve parti bünyesi böyle bir ’restorasyon’a imkân verir mi?
‘Erdoğan’ın zor zamanları’ diye yazmıştım. Zorluk henüz ortadan kalkmış değil.
Özgür Özel, görüşmeye açık olmakla sanki biraz da Ak Parti tabanına sıcaklık hissi vermek gibi bir düşünceden yola çıkıyor. Bir tür ’Büyüme’ stratejisinin uzantısı olarak… Yabana atmamak lazım."
(HABER MERKEZİ)