'AİHM kararı önceden öğrenilip Güven'e hemen ceza verildi' iddiası

Avukat Şivan Cemil Özen, AİHM'nin Selahattin Demirtaş ile ilgili kararını Türkiye'nin önceden alarak DTK Eşbaşkanı Leyla Güven'e ceza verildiğini söyledi. Savunma için istedikleri sürenin verilmeyerek cezanın açıklandığını anlatan Özen, "DTK’nin suç örgütü olmayacağına dair yaklaşımı mahkeme biliyordu aslında. Bir haftalık dahi uzatılmadı" dedi.

Leyla Güven 22 Aralık'ta Diyarbakır'da gözaltına alınmıştı.
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Leyla Güven'in avukat Şivan Cemil Özen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Selahattin Demirtaş kararının önceden Türk yargıç tarafından sızdırıldığın, karardaki DTK değerlendirmesi bilindiği için Güven’e hemen ceza verildiğini öne sürdü. 

Güven’e verilen 22 yıl 3 ay hapis cezasının ardından tutuklanmasını ve sonrasında yaşananları değerlendiren avukat Özen, cezaya konu olan asıl suçlamanın ise DTK’nin Abdullah Öcalan’ın talimatıyla kurulması iddiasının olduğunu belirtti. Davanın iddianamesinde, Öcalan’ın İmralı’da avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde DTK’nin kurulması talimatı verdiğine dair görüşme notlarına yer verildiğine işaret eden Özen, hükme esas alınan bu delilin doğruluğunun şüpheli olduğunu söyledi. Yasal olarak avukat-müvekkil görüşmesinin kayıt altına alınamayacağına dikkat çeken Özen, “Ceza İnfaz Kanuna göre avukat-müvekkil görüşmesi gizli. Avukat-müvekkil görüşmeleri kayda alınamaz, dinlenemez” ifadesini kullandı.

'DTK, MİT MÜSTEŞARLARININ KATILIM SAĞLADIĞI ÇALIŞTAYLAR DÜZENLEYEN BİR KURUM'

DTK’nin çözüm sürecinde kabul gören, Meclis resepsiyonuna davet edilen ve yeni anayasa çalışmalarında görüşü sorulan bir kurum olduğuna işaret eden Özen, DTK’nin konumunu, “Devletin tüm yetkililerinin katılım sağladığı, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT ) müsteşarlarının katılım sağladığı, milletvekillerinin katılım sağladığı çalıştaylar düzenleyen bir kurum. Bunların hepsi belgeli” diye konuştu. 

'AKİL İNSANLARIN YARGILANMASI DA GEREKMEZ Mİ?'

Eski MİT Müsteşarı Yardımcısı Cevat Öneş’in de adının DTK’nin el konulan delege listesinde yer aldığını dile getiren Özen, “Öcalan topluma görüşlerini sunan bir aktör. Evet, bir hükümlü, ama çözüm sürecinde bir siyasi aktördü, devletin tüm resmi organları tarafından da ciddi şekilde kabul görmüştü de. Önerilerinin kabul görmesini eğer siz talimat kabul edecekseniz, o zaman Cumhurbaşkanı’nın birinci dereceden yargılanması gerekir. Sayın Abdullah Öcalan Akil İnsanlar Heyeti’nin kurulması için de öneri sundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanken, Akil İnsanlar Heyeti’nin kurulması çalışmalarını yürütmesi için olanak sunması, Öcalan’ın önerisi doğrultusunda olmuştu. O zaman talimat yolu ile kurulan bir Akil İnsanlar Heyeti. O zaman yargılanması gerekmez mi, bu mantığa baktığınız zaman” ifadelerini kullandı.

‘DEMİRTAŞ KARARI BİLİNİYORDU’

Özen, avukatların esas hakkındaki savunma yapmak için bir haftalık süre talebinin mahkeme tarafından reddedilerek, Güven’e ceza verilmesinin, AİHM'nin Selahattin Demirtaş kararında DTK’nin örgüt üyeliğine delil oluşturamayacağına ilişkin değerlendirmesinin etkili olduğunu dile getirdi. Güven hakkında verilen mahkumiyet kararının AİHM’nin Demirtaş kararından bir hafta önce çıktığına dikkat çeken Özen, Demirtaş kararında ret oyu kullanan Türk yargıç Saadet Yüksel’in kararı sızdırdığını iddia etti. Özen, şunları söyledi: “Demirtaş kararı, açık bir şekilde DTK’nin yapılanma modelinin suç örgütü ya da örgüt üyeliği oluşturacak bir delil olamayacağını ifade etti. Enteresan olan şu; Demirtaş kararından önce, Güven’e ceza verildi. Aslında bu bir sinyaldı. Demirtaş kararı biliniyordu. Çünkü üye Türkiye’nin üyesidir. AİHM’in bir üyesi Türk yargıçtır. Karar biliniyor. Netice itibariyle DTK ile ilgili karar da biliniyor. Aslında DTK’nin bu bilinen kararının Sayın Güven’e verilecek cezanın bir hafta sonrasına biz savunma için süre istedik. Ama maalesef mahkeme vermedi. O kararda DTK ile ilgili tanımlamanın aslında bizim savunmamızın ana eksenini oluşturacağından dolayı DTK’nın suç örgütü olmayacağına dair yaklaşımı mahkeme biliyordu aslında. Bir haftalık dahi uzatılmadı." (MA)