AK Parti'den Gülen açıklaması: İsmini yan yana yazdıracak
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Fethullah Gülen'in ölümü ile ilgili "Milletimize ihanet etmiş bir haindi. Terörist Gülen vatansız olarak dünyayı terk etti" ifadelerini kullandı.
DUVAR - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik, parti genel merkezinde Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplanan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı ardından basın toplantısı düzenledi.
Çelik, Fethullah Gülen'in ölümüyle ilgili "İslam’a ihanet etmiş, insanlığa ihanet etmiş bir haindi ve bugün vatansız olarak bu dünyayı terk etti" ifadelerini kullandı.
'İSMİNİ NETANYAHU GİBİ KATİLLERLE YAN YANA YAZDIRAN'
Çelik şunları kaydetti:
“Kuşkusuz dinimize yaptığı kötülükler, milletimize yaptığı kötülükler, insanlığa yaptığı kötülükler böyle bir şahsın ismini Netanyahu gibi biriyle yan yana yazdırması neticesinden başladı sonuç. Geçmişe doğru değerlendirildiğinde gerek 15 Temmuz darbe girişimiyle ortaya çıkan tablo ve daha sonra yürüttükleri faaliyetler, bu terörist başının aslında ülkemizdeki milli egemenliği gasp etmek üzere, milli egemenliği çalmak üzere, ordumuza milletimize büyük kötülükler yapmak üzere bir projenin taşeronluğunu yaptığını net bir şekilde yapmaktadır.
Sonraki süreçte de açık bir şekilde görüldü, terörist başı Fetullah Gülen aslında gerek kurduğu ihanet şebekesiyle gerekse bu ihanet şebekesi vasıtasıyla hizmet ettiği odaklar vasıtasıyla büyük bir ihanet ve cinayet ağının mimarlığını yapmıştı. Terörizm firavunlarına belamlık yapmış bir haindi. Bugün de bütün bu suçlarıyla birlikte bütün bu ihanetleri ve cinayetleriyle birlikte bu dünyayı terk etti. Bu örgütün fiziki unsurlarıyla sonuna kadar mücadele edeceğimiz konusundaki kararlılıkta hiçbir eskime, yavaşlama ya da gevşeme söz konusu değildir. Bu zihniyetle de aynı güçle mücadele etmemiz gerektiğinin farkındayız. Uzun zamandır bu örgüt mensuplarının yaptığı faaliyetlere dikkat ettiğinizde bunların aynı ihanet ve cinayet şebekesini işler kılmak için çeşitli ülkelerde ülkemize karşı faaliyetler yürüttüğünü, çeşitli bağlantılar kurmaya çalıştıklarını ve kendilerince uygun bir fırsat bulmaya çalıştıklarını net bir şekilde görüyoruz.
Bu zihniyetin, bu şebekenin yaptıkları birtakım açıklamaları gördüğümüzde de aynı zihniyeti, aynı ihanet ve cinayet şebekesini sürdürmeye çalıştıklarını görüyoruz. Gelinen noktada 15 Temmuz’dan sonra özellikle darbe girişiminin bertaraf edilmesinden sonra kimler tarafından himaye edildiklerini daha net bir şekilde gördük. Dünyanın çeşitli yerlerinde kurdukları ağların üzerine gitme konusunda Cumhurbaşkanımızın kesin kararlılığı ve talimatıyla birçok odakları bertaraf edildi. Kutsal değerlere ve insanlığa kötülük etme bakımından ismini Netanyahu gibi katillerle yan yana yazdıran, İslam’ı istismar eden, milli değerlerimizi istismar eden bir kötülük abidesinin hayatı son bulmuş oldu. Bu yapıyla hiç gevşemeden hiçbir esneklik göstermeden aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz.
ACEMOĞLU'NA TEBRİK
Çelik, Nobel ödülü kazanan Prof. Dr. Daron Acemoğlu'nu tebrik ederek "Aldığı ödül, yaptığı bilimsel çalışmalar, kendisinin bilimsel çalışmalarına yapılan atıflar ayrıca takip edilmesi gereken konular. Bir istikrar örneği olarak 23. bütçemizi yarın Meclisimize sunmuş olacağız. Türkiye'nin bütçelerini yapma şeklindeki siyasi hikayemiz 23. bütçeyle taçlanmış olacak ve yarın bu süreç başlamış olacak" dedi.
YENİDOĞAN ÇETESİ: GÜÇLÜ BİR ÇALIŞMA YÜRÜTÜYORUZ
Ömer Çelik 'Yenidoğan çetesi' olarak bilinen suç örgütü ile ilgili şunları söyledi:
"Yenidoğan bebekleri öldüren cinayet şebekesiyle ilgili gündem ve gelişmeleri ve bu şebekeye dönük her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. Sağlık Bakanlığımız, İçişleri ve Adalet Bakanlığımız tam koordinasyon içinde. Bu çetenin tamamen çökertilmesi varsa benzerlerin bertaraf edilmesi için güçlü bir çalışmayı sürdürüyorlar. Cumhurbaşkanımız sonuna kadar ve tavizsiz şekilde bu meselenin üstüne gidilmesi konusunda tutumunu ortaya koydu. Bu cinayet şebekesini tümüyle kazıyacağımızı, cezaları almaları için gayret göstereceğimizi ifade ediyoruz."
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN RUSYA'YA GİDİYOR
"Çarşamba günü sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya, Kazan toplantısı olacak. Türkiye'nin şimdiye kadar ki, geleneksel ittifakları, tarihsel yürüyüşü korunurken ilişkilerin çeşitlendirilmesi açısından da Türkiye'nin dünyanın her türlü platformda yer alması baştan beri ilan edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın temasları önümüzdeki dönem için yol gösterici olacaktır."
SORULAR VE YANITLAR
(Yenidoğan çetesi) "Bu iddiaların hepsi ayrıntılı biçimde inceleniyor. Bunlar çeşitli vatandaşlarımız ve sağlık çalışanları tarafından dile getiriliyor. Hepsi en ayrıntılı şekilde inceleniyor. Vardığımız sonuçları muhakkak surette kamuoyuyla paylaşacağız. Bu vahşet örneği dolayısıyla başka alanlarla ilgili olarak da gündeme geldi. Birçok alanda acaba burada da böyle bir şey var mıdır şüpheler gündeme gelmiştir. Bir yandan gerçekten pandemi zamanında ve diğer zamanlarda büyük fedakârlıkla çalışan sağlık çalışanlarımızı topyekûn töhmet altında da bırakacak ifadelerden kaçınmak gerekir. Vatandaşlarımızdan gelen uyarılar var. Bu konuyu son derece ciddiye aldığımızı ifade etmek istiyoruz. Bizim aynı şekilde Cimer'e geldiği gibi partimize gelen ihbar söz konusu olduğunda bütün ayrıntılarıyla bakıyoruz."
Doğrusunu yanlışını ayırt etmeyip ilgili makamlara ileterek en ayrıntılı şekilde bakılmasını sağlayacağız. Günlerdir bizi uyutmayan diyalog ve tablolar ortaya çıktı. Vatandaşımızdan gelen her ihbarı muhakkak surette takip ediyoruz. Çıkarsa bunu paylaşırız, üstüne de sonuna kadar gideceğimizi ifade etmek istiyorum.
Muhalefetten de bazı teklifler geliyor. Burada topyekûn suçlamaya gitmeksizin ortaya konulan her şeye bakıyoruz. Denetim sisteminin bu olaylarla ilgili olarak yeniden güncellenmesi ve daha da güçlü hale getirilmesi, sağlık çalışanlarının fedakarlıklarının tam zıddında ölüm şebekesi kurmuş çetesi dünyada da gündeme geliyor. Bunlarla ilgili yeni mekanizmalar kuracağız. Vatandaşlarımızın gösterdiği infial son derece haklıdır. Biz bunlarla mücadele konusunda acımasız olacağız dediğimizde cümle yanlış yere gidiyor. En yüksek kararlılığı göstereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Bu olayların tekerrür etmemesi için ortaya konulan tüm teklifleri değerlendireceğimizi ifade etmek isterim."
'TÜRKİYE'DE İÇ CEPHEYİ GÜÇLENDİRMELİYİZ'
"Burada net bir şekilde ifade edildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis açılışından sonra sayın Devlet Bahçeli'nin açıklamaları iç cepheyi güçlendirme başlığı üzerinden. Bölgede ve diğer gelişmeleri birlikte okuduğumuzda Türkiye'de iç cephenin korunması herkes için bir sorumluluk olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin meşruiyet alanından taviz söz konusu değildir. Terör örgütüne destek veren ifadeler kullanan siyasi partiye dönük olarak terörle aralarına mesafe koymaları, Türkiye partisi olmalarına dönük faaliyettir. Çözüm sürecinde yapılan devletin sert gücünü kullandığı kadar yumuşak gücünü kullanılması, terör örgütünün silah bırakması ve ülke topraklarını terk etmesiydi.
Sayın Cumhurbaşkanımız 'ülkeyi terk etmeleri yetmez silahlarını gömerek ülkeyi terk etsinler' demiştir. Terör nihayetinde insanlık suçudur. Türkiye'de siyasal katılma yolları açıktır. Terörün hiçbir meşruiyeti ve mazereti zaten söz konusu olamaz. Buradaki iç cephe kavramı Türkiye'nin temel değerleri ve hassasiyeti etrafında daha doğru, kararlı hareket etme, Türkiye'nin demokrasisi, Cumhuriyetin kazanımlarını daha güçlü şekilde koruma davetidir. Bunun bu şekilde anlaşılması gerekir.
Sayın Bahçeli terörist başına 'Türkiye'ye hizmet etmek istiyorsan silah bırakmalarını söyle' dedi. Bunu İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Müsavvat Bey çarpıttı. Terörle bir pazarlık söz konusu değildir. Türkiye'nin içindeki siyasetin de bu temel hassasiyetler etrafında konsolide olmasına dönük bir çağrıdır. Sayın Özgür Özel de bir tarafından tutup, başka türlü ifadeler kullanmış. Muhalefetteki diğer partilerden de başka türlü ifadeler geldi. Hem Cumhurbaşkanımızın hem Devlet Bey'in ifadeleri açıktır.
Birileri şunu da söylüyor, yakından takip ediyoruz. Bölgesel gelişmeler olunca hükümetle, Cumhur İttifakı içeride sıkıştı, bunun için hamle yapıyor deniyor. Herhangi bir sıkışma söz konusu değildir. Türkiye'ye dönük olarak kötü niyet besleyen herkesle hazırlıklarımız da kuvvetimiz de vardır. Atatürk'ten bugüne kadar iç bünyemizi güçlü tutalım çağrıları yapılmıştır, bu çağrıları da o şekilde değerlendirmek gerekir."
ÖZEL'İN 29 EKİM RESEPSİYONU AÇIKLAMASI: İFADELERİ SON DERECE YANLIŞTIR
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının Çankaya Köşkü’nde yapılması çağrısı sorulan Çelik, şöyle konuştu:
“Sayın Özel ‘29 Ekim resepsiyonu Çankaya Köşkü’nde olsun’ derken milletin evi olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılmasını Atatürk’ün mirasına aykırı bir şey olarak ifade ediyor. Aynı zamanda da onu, külliyede, milletin evinde yapılmasını olumsuzlayan bir tavır içerisine giriyor. Devlet hayatında, devletimizin ihtiyaçlarına göre devlet başkanlarının kullandığı farklı mekanlar olur. Bu devletin ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir. Gelişen ihtiyaçlara göre Cumhurbaşkanlığı Külliyesi milletin evi olarak yapılmıştır. Sayın Özel’in milletin evi Cumhurbaşkanlığı külliyesine karşı kullandığı ifadeler son derece yanlış ifadelerdir.
Cumhurbaşkanımız Atatürk’ün hatırasını korumak bakımından da bazı faaliyetlerini yine Çankaya'da sürdürmektedir. Çankaya Köşkü de kapatılmış değildir. Ama bugün devlet hayatının ihtiyaçları bakımından merkezi olarak kullanılan yer Cumhurbaşkanlığı külliyesidir, milletin evidir. Artık katılım çok yüksek oluyor resepsiyonlara, binlerce kişinin üzerinde bir katılım yapılıyor. Dolayısıyla bu çerçevede 29 Ekim resepsiyonu yine milletin evi olan külliyede gerçekleşecektir. Sayın Özel’in bu resepsiyonlara katılmak için böyle bir şart koşması da siyaseten absürt bir yaklaşım olmuştur.”
ÖZEL'İN DEMİRTAŞ'I ZİYARETİ: ANOKRONİK BİR DURUM
"Burada kimin kimi ziyaret ettiği bizi çok ilgilendirmez. Yapılan açıklamaların ortak noktası var. Hükümete çağrı yaparken, hükümeti hukukun üstünlüğünü saygı duymaya davet ediyorlar. Hukukun üstünlüğünden bahsedenlerin öncelikle terör örgütüyle ilgili ne düşündüklerini açıklaması lazım. Kobani olaylarında yapılan konuşmaları biliyoruz. Terörist başının heykelini dikmesinden kimin bahsettiğini biliyoruz. Hukukun üstünlüğü öncelikle terörün dışlanmasından geçer. Hukuk devletinin en büyük tehdidi terördür. Bütün cümleler hükümete karşı söylenmiş ama terör örgütüne karşı bir şey söylenmemiş. Hem ziyaret edenin hem ziyaret edilenin cümlelerinde bu söylenmemiş. Öncelikle Kobani olayları başta olmak üzere terörist başının heykelini dikmek yaklaşımı başta olmak üzere bunların yanlışlıkları konusunda sayın Özgür Özel'in bir şeyler söylemesi, PKK terör örgütüne karşı net bir tutumu söylenmesi ve bunun da kamuoyuyla paylaşılması gerekirdi.
Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar olan süreci değerlendirerek sayın Özel'in konuşmasında, bundan sonrasında da şöyle yapacağız gibisinden bir yaklaşım ortaya konuluyor. Bu da tek millet prensibinden bizim açımızdan aykırıdır. Biz ikinci sınıf vatandaş olgusunu kabul etmiyoruz. Bütün Kürt vatandaşlarımızı kast ederek 'kendilerini eşit hissedene kadar' diyor sayın Özel. Biz bu düzenlemeleri yaparken karşımızdaki en sert blok CHP'ydi. CHP'nin o zamanki yöneticileri bütün düzenlemeler yapılırken askeri ve yargı vesayetini kışkırtmak istiyordu. Başörtüsü söz konusu olduğunda bu sorunun en büyük siyasi destekçisi CHP'ydi. Sorunu çözdükten sonra aradan yıllar geçti Sayın Kılıçdaroğlu çıkıp 'bu konuyu çözeceğiz' dedi. Halbuki biz bu konuyu çözerken de karşımızda olanların başında Sayın Kılıçdaroğlu vardı. Aynı mesele Kürt vatandaşlarımıza dönük ayrımcı uygulamaları çözerken karşımızdaydılar. Şimdi bu sorunu çözmüşüz, sonra Özgür Özel bunu gündeme getiriyor gecikmiş bir tarih okuması olarak. Bu da gerçekten anokronik bir durum."
(HABER MERKEZİ)