YAZARLAR

AK-Şener

Sağcı her politik driftini devlet ve onun bekası ile ilişkilendirerek örter, meşrulaştırır, haklılaştırır. Artık o fırıldak, dönek, her devrin adamı vb. değildir: Devletin bekasına göre politik duruşunu ayar eden sorumluluk sahibi bir devlet adamı, devletin bekası için siyasette fedâkârâne bedeller ödeyen bir kahramandır.

Geçtiğimiz hafta Beştepe’de vaftiz olarak The Apla’lıktan Ak-Şener Reloaded’lığa terfi eden Meral Hoca, gündeme bomba gibi düştü; handiyse siyaseti salladı. Biz tam da arkasından “Kendi gitti, ismi bile kalmadı yadigâr. Yalnız şu beyit kaldı, Kahve ocağında, el yazısıyla: Ölüm Allah'ın emri, Ayrılık olmasaydı.” diye şiirler okurken müteessir; fonda Kayahan Acar’ın Ak-Şener’in yeni imajına cuk diye oturan şarkısı, Beştepe’de nevzuhûr etti mütekait siyasîmiz. Eh, gayrı bize de “Sarı saçlım hasretimsin sen, Kara dantel sokağında ben”  diye bağırarak şarkının nakaratına eşlik etmek düşer.

GIYBET FOREVER

Erdoğan mı Ak-Şener ile görüşmek istedi; öteki mi berikiyle. Ak-Şener oğlunu Paris’e sefir etmek için mi nedamet getirdi; Bahçeli’nin yerine MHP’ye genel başkan olmak için mi Beştepe dolmuşuna bindi. Cumhurbaşkanı yardımcısı mı olacak -Allah göstermesin- İçişleri Bakanı mı, rivayet muhtelif, gıybet forever. Allah yüzümüze baka da Erdoğan Ak-Şener’i yeniden İçişleri Bakanı yapmaya. Bak demedi demeyin İçişleri Bakanı falan olursa ilk işlerinden biri yine -tıpkı eskiden yaptığı gibi- MİT’in yerini tespit ettiği Ülkücü mafya liderlerine haber uçurup ortadan kaybolmalarına çanak tutmak olacaktır.(1) “Tavuk tüyü (!) tövbe tutmaz.” diye boşa dememişler.

TÜRK SAĞININ AHLÂKSIZLIĞININ AHLÂKI OLARAK DEVLET VE BEKASI

“Ebed müddet”leştirilerek bir kamu kurumu olmaktan çıkarılıp amaçsallaştırılan devlet ve onun bekası düşüncesi, sağın ahlâksızlığının da ahlâkî örtüsüdür. Sağcı dün beyaz dediğine bugün siyah der; dün küfrettiği ile bugün canciğer kuzu sarması olur: Yanar-dönerdir Türk sağcısı; ecnebinin “A (Wo)man for all seasons” dediğidir; “Rüzgâr nereden eserse seccadeyi oraya seren”dir. Lâkin -şaka değil- bu fırıldaklık onu ahlâksız yapmaz. Yapmaz, çünkü, sağcı her politik driftini devlet ve onun bekası ile ilişkilendirerek örter, meşrulaştırır, haklılaştırır. Artık o fırıldak, dönek, her devrin adamı vb. değildir: Devletin bekasına göre politik duruşunu ayar eden sorumluluk sahibi bir devlet adamı, devletin bekası için siyasette fedâkârâne bedeller ödeyen bir kahramandır. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’yle birlikte Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday göstererek Erdoğan’a etmediği hakareti bırakmayan Bahçeli’nin, dört yıl sonra 21 Şubat 2018’de Erdoğan’la (Cumhur) müttefik olduğunu, birbirlerine yaş günlerinde çiçek gönderecek denli kanka olduklarını hatırlayın.

Erdoğan’ı kastederek “…yetimin hakkını yiyenden hesap sormazsam namerdim” diyen, “…gittiğim her yerde ülkemizin iyi yönetilmediğini anlattım…kaynaklarımızın heba edildiğini anlattım…bu kavga siyasetinin, bu kirli siyasetin, bu kutsal değerlerimizi istismar eden siyasetin… Türkiye’nin geleceğini tıkadığını anlattım” diyen, Erdoğan’ı “Barzani’nin karşısında kedi olmakla” suçlayan, “Erdoğan’a gününü göstereceğini” haykıran DP Genel Başkanı Süleyman Soylu’nun nasıl Erdoğan muhibbi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oluverdiğini hatırlayın.

Erdoğan’ı kastederek “Başbakan’ın kalbi Ali diyor dili Muaviye söylüyor.” diyen, “Harun gibi geldiler Karun gibi gidiyorlar” diyen Halkın Sesi Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un Başbakan Yardımcısı (62., 63. ve 64. hükûmetler) Kültür ve Turizm Bakanı (65. Hükûmet) ve AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’a dönüşüşünü hatırlayın.

“Günü geldiğinde de ‘Milliyetçiliği ayağımın altına alırım’ diyor. Senin o bacağını kırarlar” diyerek Erdoğan’ı alenen tehdit eden, “…Başbakan olan şahıs, benim partime suikast yapıldığında, yani bizim partiyle ilgili kaset olayları yapıldığında hönkürüyordu. (Sesini değiştirip Erdoğan’ı taklit ederek) Neyi özel, genellll, genelll... diye bağırıyordu. Şimdi aynı adam çıkıp diyor ki benim kriptolu telefonumu dinlediler. E baba, sen devletin sana güvenlik işleri için verdiği telefonu oğlunla para transferi için kullanma sen de...” diyerek Erdoğan’la dalga geçen, “Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, Türkiye'nin yarınını, anayasasını, vatandaşlarının hakkını hukukunu görüşüyor. Böyle bir hukuksuzluk, böyle bir saçmalık demokratik bir ülkede görülmüş şey değil.” diyerek Erdoğan’ı eleştiren Tuğrul Türkeş’in Erdoğan’ın eteğini öpüp AKP Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’e dönüşüşünü hatırlayın.

Bunun bu kadarını hatırladıysanız, The Apla’nın Ak-Şener’e dönüşüşü de size ilginç gelmeyecektir. Siz bilmezsiniz Vehbi’nin kerrakesini; o bilir. Vardır mutlaka el sıkışmasının devlet-i ebed müddet ile ve devlet bekasıyla bir alâkası.

Sakın Erdoğan’ın başarısı, sağın bu özelliğini iyi analiz etmiş olmasında saklı olmasın?

Keyifli günler.


NOTLAR: 

(1) Akşener’in Ülkücü suç örgütü lideri Alaâddin Çakıcı’ya haber göndererek MİT’in takibinden kurtulmasını sağlaması ile ilgili olarak Bkz.: http://www.hurriyet.com.tr/aksener-kac-dedi-39039933, http://arsiv.sabah.com.tr/1998/09/27/r09.html


Mete Kaan Kaynar Kimdir?

1972 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını aynı bölümde tamamladı. Çalışmalarına bir süre Westminster Üniversitesi, Centre for Study of Democracy’de misafir araştırmacı olarak devam etti. Halen Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Türkiye siyasî hayatı ve kurumlarının yapısı, tarihsel dönüşümü, işlev ve işleyişlerini konu edinen çeşitli makale ve kitapların yazarlık ve editörlüklerini yapmıştır. Bunun yanında muhtelif gazete, dergi ve haber platformlarındaki güncel yazılarına da devam etmektedir. Mete Kaan Kaynar, Ankara Dayanışma Akademisi Kooperatifi (ADA), Bilim, Sanat Eğitim, Araştırma ve Dayanışma Derneği (BİRARADA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 5 Nolu Şube ve Özgür Üniversite gibi kuruluşların gönüllüsü, Devrim Deniz, Umut Nazım ve Ekin Eylem’in babasıdır.