Akıllı telefon: Yoksulluk alâmeti
İş ararken ulaşılır olmak, yeni iş olanaklarına erişebilmek, anlık iş fırsatlarını yakalamak ve daha fazlası için.. Yoksullar yeme içmelerinden kesip akıllı telefon almak zorunda.
Fecri Şengür
Son zamanlarda sanal medyada yer alan sokak röportajlarında ekonominin gidişatına yönelik olumsuz sözler sarf eden ve zor durumda olduğundan dem vuran katılımcılara kenardan yapılan “telefonunu çıkar da görelim” sataşmaları çok revaçta idi. Mevcut iktidarı destekleyenlerden geldiği anlaşılan bu sataşmaların temel amacının, zor durumda olduğunu söyleyen vatandaşın binlerce lira verip cep telefonu alabilecek ekonomik gücü olduğunu ve dolayısıyla sözlerinde samimi olmadığını, aslında bozgunculuk yaptığını göstermek olduğu anlaşılıyordu. Sataşanlar, röportaja katılanların ne kadar yoksul görünümlü ya da kendi gelirini kazanmadığı belli olan (öğrenci vb) olduğunu görüyor olsalar da bir akıllı telefona sahip olduklarından emin konuşuyorlardı.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 2020 yılı verilerine göre toplumun en zengin yüzde 20’lik diliminin toplam gelirden aldığı pay yüzde 47,50, neredeyse yarısı ve kalan yüzde 80’e de yüzde 52,50 kalıyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun son açıkladığı 2020 yılı 3 ncü çeyreği verilerine göre “mobil abone sayısı yaklaşık 82,8 milyon ve mobil yaygınlık oranı (nüfusun) yüzde 99,6’sı” idi.
Birden fazla aboneliği olanlar olsa da, bu yüzde 99,6’nın tümünü yüzde 20’lik en zengin kesim kullanıyor olamaz. Dolayısıyla bu oranlara bakıldığında akıllı telefonların toplumun varlıklı kesimlerinin kullandıkları bir lüks olmaktan çoktan çıkıp, zorunlu bir ihtiyaç haline geldiği anlaşılıyor: Mobil (akıllı) telefonlar, artık varsıllığın değil, yoksulluğun alameti farikası…
Guy Standing günümüzün güvencesiz / korunmasız proletaryası, prekaryanın her an ve her yerde mevcut belirsizliğe dair kaygılarını “Sıradaki şok nereden gelecek? Yardıma veya krediye ihtiyacım olacak mı? İşimi kaybedersem veya hastalanırsam ne olacak? Hayatta kalmak için yardım alabilecek miyim?” soruları üzerinden seslendiriyor.*
2020 yılı TÜİK verilerine göre işgücü 31.629.000, tarım sanayi ve inşaat sektöründe çalışanların toplamı 11.503.000, hizmet sektöründe çalışanlar 15.831.000 ve işsizler 4.362.000. Çalışanların yüzde 31’i kayıt dışı yani herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışıyor.
Nick Dyer-Witheford, Siber Proleterya’sında “Gelişmekte olan dünyada cep telefonunun bir zorunluluk olmasının temel nedeni çalışmanın ‘kayıtdışı’ olmasıdır: güvencesiz, geçici ve düşük ücretli işler veya kendi hesabına çalışma.”** diyor. Aslında güvencesiz /korunmasız kapitalizm çağında yoksulların hayatını devam ettirebilmesi için mobil cihazlar zorunlunun da ötesinde hava gibi su gibi hayati bir ihtiyaç; olmazsa olmaz durumunda.
4,5 milyon işsiz, mobil telefon taşımak zorunda. Çünkü mobil telefon iş ararken, daha önce yaptığı iş görüşmesinden gelecek olumlu cevabı kaçırıp, işi kaybetmesini önler. Evden bir iş görüşmesi için çıktıktan sonra akıllı telefon ile yolda internete girip başka iş olasılıklarına bakma fırsatı yaratır. Akıllı telefonu olmayan bir işsiz bir iş görüşmesi ile gününü tamamlar.
Mobil telefonu olan bir işsiz olmayandan daha kolay iş bulur. İnşaat ameleliği, eve temizliğe gitme gibi gündelik geçici işlere mobil telefonu olmayan bir işsizin ulaşma ihtimali neredeyse sıfır. Hergele meydanlarının yerini, çağdaş köle pazarları kiralık işçi pazarlayan özel istihdam büroları aldı. Bürodan arandığında her nerede olursan ol bulunmalısın…
Hizmet sektöründe çalışanlar örneğin evlere temizliğe ya da çocuk bakımına giden kadınlar gibi on-call beklemede olanlar, kuryeler vb. için mobil telefon olmadan işini kaybetmemek neredeyse imkansızdır. Esnaf kuryeler akıllı telefon sayesinde haritalama konum bulma sistemleri ile istenen yerde zamanında olabilirler. Mobil telefon esnaf kuryenin hem sabun köpüğünden iş güvencesidir ve hem de işverenin sürekli takibinde olma cehennemidir. Ama hiç yoksa gecikmeli teslimlerden ötürü şirketler mobil telefonları olmayanla çalışmak istemeyecektir.
Kent artık bir olağan riskler alanına dönüşmüştür. Kayıt dışı çalışan, iş arayan birisi bir kaza geçirebilir, hastalanabilir; kâğıt toplayıcısı gece sessiz bir sokakta ayrımcı bir saldırıya maruz kalabilir. Ya da kendisinin toplayamayacağı kadar büyük bir geri dönüşüm yığınına denk gelmiştir; başkası almadan yakınlarına haber vermelidir.
Yoksullar birbirlerinin güvencesidir, mobil telefon acil durumlarda bu güvencenin yanı başında olabilmesini sağlar.
Banka hesabı olamayan yoksullar, acil ihtiyaç duydukları zamanlarda, en yakın ATM’nden çekmek üzere birbirlerine üstelik bankaların kapalı olduğu saatlerde dahi telefonla para gönderebilirler.
Göçmenler, bir ülkedeki yoksulların vatandaşlık haklarından dahi yararlanamayan en alt kesimi. Ülkesini terk eden göçmen geride kalanlarla mobil telefon ile haberleşir; göç yolundaki tehlikelerden (örneğin hangi sınır kapısında neler oluyor) haberdar olur, gideceği ülkeye önceden giden tanıdıkları ile bağlantı kurar.
Ülkede kalanlar yurt dışına göç eden çocuğu ile normal telefon hattından binlerce TL ödeyerek yapabileceği yurt dışı görüşmelerini her gün her dakika Whatsapp benzeri görüntülü arama programları ile sadece internet bağlantı ücreti ödeyerek yapabilir.
Bu ve benzeri güvencesiz / korunmasız koşullar, kapitalizmin kayıt dışı istihdam yöntemleri yüzünden yoksullar, işsizler, prekaryalar, göçmenler yeme içmelerinden kesip akıllı telefon almak zorunda. Günümüzde yoksulun yaşamaya asgari düzeyde devam edebilmesinin temel maliyet kalemi, akıllı mobil cihazlar.
Sermaye, yarattığı güvencesiz koşullar ile yoksulu mobil telefona mahkûm kılarak, kendisine tabiri caiz ise “sineğin yağını çıkarmak” anlamında daha fazla sömürü imkânı yaratır: Mobil telefon + internet abonelikleri üzerinden elde edilen inanılmaz karların yanı sıra, kayıt dışı sektörde çalışanların her yerde her zaman takibi, tuvalete dahi gitmelerinin önüne geçmek, elinin uzanamadığı yaşamın her alanına mobil telefon taşıyıcısı yoksullar kanalıyla uzanmak, mobil telefonla para göndermeler üzerinden toplumun yoksul kesimleri üzerinden dahi finansal kazanımlar elde etmek vs.vs.
O yüzden “çıkar bir telefonunu da görelim”in ardından cepten çıkartılacak olan akıllı telefon, varsıllığın değil, o telefonu almak için temel gereksinimlerden vazgeçişlerin ve hayatın her anının kapitalizmin hizmetine sunulmak zorunda kalındığının kanıtı.
* Guy Standing, Prekarya Bildirgesi, İletişim, 2017, s. 368.
** Nick Dyer-Witheford, Siber Proleterya, Z Yayınları, 2018, s.146