Aklın rahat, net ve sert hali
Yaş, cinsiyet, meslek, gelir vb farklı ama düşünce biçimleri, siyasal seçim ve inançları, ideolojileri tabir yerindeyse ortak akıl özellikleri taşıyor. Düzen her şeyden önce geliyor onlar için. Sorgulamayı, eleştiriyi reddediyorlar. Otorite ve itaat şart. Akılları, gönülleri, düşünceleri çok net, berrak: Siyah – beyaz. Bu kadar basit. Biz ve onlar. Ayrım net olduktan sonra, tavır da belli: Bildiğinizden şaşmayacaksınız.
İçeriden, dışarıdan müjdeler peş peşe geliyor.
Farklı ölçeklere, göstergelere dayanan araştırmalar, istatistikler aynı sonucu veriyor: Bu zor zamanlarda mutluluğa, huzura erişmek çok kolay. Her şeyden önce rahat olmak gerekiyor. O olduktan sonra gerisi geliyor.
En son araştırma Cambridge Üniversitesi’nden. Birkaç gün önce yayımlanan, temel sonuçları günlük basına da yansıyan araştırmaya göre kafası net, düşüncesinden ve kendinden emin, dolayısıyla tutumunda, tavrında sabit, sert olanlar bu dünyada rahatlar. Kendi bildiklerinden, inandıklarından başka hiçbir şey tanımıyorlar. Yaş, cinsiyet, toplumsal konum – çevre vb klasik göstergeler pek fark etmiyor bu kararlı duruşa sahip olanlarda. Araştırma 22 – 63 yaş arasında 330’u aşkın Amerikalı üzerinde yapılmış. İki hafta boyunca katılımcılara 37 nöropsikolojik yönerge verilmiş, 22 ayrı göstergeyi içeren kişilik testleri yapılmış.
Sonuçlar son derece dikkat çekici: Yaş, cinsiyet, meslek, gelir vb farklı ama düşünce biçimleri, siyasal seçim ve inançları, ideolojileri tabir yerindeyse ortak akıl özellikleri taşıyor. Düzen her şeyden önce geliyor onlar için. Sorgulamayı, eleştiriyi reddediyorlar. Otorite ve itaat şart.
Akılları, gönülleri, düşünceleri çok net, berrak: Siyah – beyaz. Bu kadar basit. Biz ve onlar. Ayrım net olduktan sonra, tavır da belli: Bildiğinizden şaşmayacaksınız. Aşırılık, sertlik, dogmatizm vb, geçin bunları. Tutarlı, kararlı, dik durmaktır esas olan.
Araştırma insanların bilişsel-düşünsel düzeyleri, yapılarıyla siyasal – ideolojik seçimleri arasındaki ilişkinin izini sürüyor. Farklı nitelik ve tonlarda 16 ayrı ideolojiye sahip katılımcılara doğrudan siyasal, duyusal soru ya da yönerge verilmiyor. Test ve deneyler bu yönlerden olabildiğince yansız tasarlanmaya çalışılmış. Algılama, öğrenme, algılayıp öğrendiklerini kaydetme –bellek-, odaklanma, karar verme, akıl yürütme, sorun çözme, dil – ifade becerilerinin ölçümlenmesi hedeflenmiş.
Sonuç: Kendini, aklını zorlamayanlar dünya ve hayat karşısında rahat, net, berraklar.
Ne kadar basit, o kadar rahat. O kadar açık… Araştırmayı yürüten Cambridge Psikoloji Bölümü öğretim üyesi –raporun da başyazarı- Dr. Leor Zmigrod, karmaşık uygulamalarda zihinsel yönden zorlananların, düşünsel – ideolojik seçimlerinde de yalınlığa, netliğe, güçlülüğe yatkın olduklarını kaydediyor. Bu da genellikle otoriterlik biçiminde tecelli ediyor.
Yine dünyaya siyah – beyaz açıklığında bakanlar, karmaşık zihinsel çaba gerektiren testlerde diğer katılımcılara göre daha zorlanıyor, daha çok zaman ve enerji harcıyorlar. Karmaşık dendiyse, çok bilinmeyenli denklem çözmeleri gerekmiyor. Kendilerine bazı noktalar gösteriliyor, hangi yöne; sağa mı yoksa sola mı hareket ettiğini belirlemeleri isteniyor.
Otorite yanlısı, siyah – beyaz açıklığı ve katılığındakilerin, noktaların hareket yönüne dair karara varmak için diğer katılımcılara göre daha zorlandıkları, daha çok zaman harcadıkları saptanıyor.
AKIL, DUYGU VE RUH BİRLİĞİ
Otorite yanlısı ve lakin akıl yürütme, karar verme, sorun çözme işlemlerinde zorlanan katılımcıların aynı zamanda duygularını denetlemede zorlandığı gözlemleniyor. Zmigrod’a göre “Bu, bireyin masum birine karşı şiddet uygulamaya ne denli istekli olabileceğini anlamamıza yardımcı oluyor.”
Sözün burasında memleketimize dönelim. Birilerini, bir şeyleri yok etme arzusuyla kendini ortaya koyan radikal mutluluk hareketini anımsayalım. Burada hiç tanımadığı bir kadına, anneye, “senin ve piçinin gebermesi için dua ediyorum” mesajları gönderen mutluluk devşirme hareketiyle Amerika’daki sert, net, otoriteci denekleri bir araya getiren akıl, ruh birliğine dikkat çekelim.
Muhafazakar akıl ve düşüncenin kitabını yazan Russel Kirk, bu düşünceye, ideolojiye sahip Amerikalılar’ın «toplumu kutsal bir amacın yönettiğine» inandıklarını, sıradan insanların bu yüce güçlere akıl erdiremeyeceğini baştan kabul ettiğini belirtir. Toplumun “lidersiz yapamayacağına» inanan muhafazakarlar, otoriteye bağlılığı, itaati esas alırlar.
Kirk’ün kitabı 1953 tarihini taşıyor. Cambridge araştırması 2020.
Sonuç aynı. O tarihte, bu tarihte. Orada, burada. Her yerde.