AKPM Raportörü Howell: Türkiye'nin ihraç edilmesi herkes için felaket olur
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi raportörü John Howell, Konsey'de başlatılan ihlal sürecinin üyelikten ihraçla sonlanmasının 'felaket olacağını' belirtti.
DUVAR - Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) eş raportörü John Howell, Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) iş insanı Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılması için verdiği kararı uygulamaması nedeniyle Konsey'de başlatılan ihlal sürecinin üyelikten ihraçla sonlanmasının, “bir felaket olacağını” söyledi. Howell, “Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ihraç edilmemesini umuyorum. Bu, Türkiye ve Türkiye dışındaki herkes için bir felaket olur” derken diğer raportör Boriss Cilevics, “Avrupa Konseyi içinde ortak olarak Türkiye'ye ihtiyacımız var. Türkiye'nin de pratik anlamda Avrupa Konseyi'ne ihtiyacı var. Ama elbette, ihraç prosedürünün açılmasına neden olan Kavala davası başta olmak üzere, hukukun üstünlüğü ile ilgili ciddi sorunları göz ardı etmeyeceğiz” diye konuştu.
Osman Kavala hakkındaki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve Gezi Davası sanıklarından Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay ve Yiğit Ali Ekmekçi hakkında ayrı ayrı 18 yıl hapis cezası kararının ardından; Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin görevlendirmesiyle Türkiye'ye gelen raportörler, son ana kadar tüm bu sanıklarla görüşmek için girişimlerde bulunsa da Adalet Bakanlığı’ndan gerekli izni alamadı. Raportörler, sadece Adalet Bakan Yardımcısı ile görüşebildi. Raportörler, Türkiye'nin Konsey'den ihracıyla sonuçlanabilecek bu süreç için Türk yargısının bir çözüm bulacağını söyledi.
Gezi davasında nisan ayında verilen ağır mahkumiyet kararlarının ardından AKPM Türkiye eş raportörleri Boriss Cilevics ve John Howell; Konsey'in Denetleme Komitesi tarafından Bakanlar Komitesi'ne rapor yazmakla görevlendirildi. AİHM'in kararının siyasi saiklerle verildiği iddiasına karşı Türkiye'nin yeni bir yargılama yapıldığı iddiasını bizzat taraflarıyla görüşerek gözlemlemek isteyen raportörler, İstanbul ve Ankara’da; hükümet yetkilileri, siyasiler, sivil toplum örgütleri ve Gezi tutuklularının aileleriyle görüştü.
'UMARIM KAVALA İLE BİR SONRAKİ ZİYARETİMİZDE GÖRÜŞEBİLİRİZ'
Raportörler; Osman Kavala ve Gezi Davası tutuklularını da ziyaret etmek istedi, ancak görüşme talepleri son anda reddedildi. Cilevics, ret kararını ANKA Haber Ajansı’na şöyle değerlendirdi:
“Onu cezaevinde ziyaret etmek istedik. Mümkün olmadığı için derin üzüntü duyuyoruz. Ziyaret talebimizin kabul edilmemesinin nedeni belki de bunu kısa süre önce bildirmemizdir. Umarım Osman Kavala ile bir sonraki ziyaretimizde görüşebiliriz ve umarım ki bu cezaevi dışında olur."
'HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜYLE İLGİLİ SORUNLARI GÖZ ARDI ETMEYECEĞİZ'
AİHM'in Kavala kararının uygulanmaması nedeniyle Türkiye’nin Avrupa Konseyi'nden ihracına kadar gidebilecek ihlal sürecinin ihraçla sonuçlanıp sonlanmayacağı konusunda ise Howell, sürecin ihraç ile sonuçlanmasının “herkes için felaket olacağı” değerlendirmesini yaptı. Cilevics ise şunları söyledi:
“Aslında Türkiye, Avrupa’nın liderlerinden biri ve Avrupa Konseyi içinde bir ortak olarak Türkiye'ye ihtiyacımız var. Türkiye'nin de pratik anlamda Avrupa Konseyi'ne ihtiyacı var. Elbette, bu ihlal prosedürünün açılmasına neden olan Kavala davası başta olmak üzere, hukukun üstünlüğü ile ilgili ciddi sorunları göz ardı etmeyeceğiz. Ama umuyorum ki Türkiye'nin liderlerinin sağduyusu galip gelecek. Çünkü ben Türk yargısının çözüm bulma kapasitesine inanıyorum."
'HAKARET ÇOĞU ÜLKEDE SUÇ DEĞİL'
Cilevics, Yargıtay’ın CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile ilgili kararı ile ilgili şunları söyledi: “Bu, Venedik Komisyonu’nun raporlarında defalarca belirtilen, hakaretin hala suç sayılması sorunudur. Bu bağlayıcı bir kural değildir. Avrupa Konseyi’ne üye devletlerde ve çoğu demokratik ülkede hakaret suç olarak kabul edilmiyor."
Bir dönem gazetecilik yapmış olan raportör Howell ise Türkiye'de basına yönelik baskılar konusunda; “Gazetecilere yönelik tüm saldırılara karşı çıkılmalıdır. Ben de bir gazeteciydim ve saldırıya uğramadan halkın bilmek istediği konularda özgürce soru sorarak, işimi yapmayı isterdim. Gazetecilerin özgürlüğünden ve ifade özgürlüğünden yanayım” dedi.
Raportör Cilevics ise “Basın özgürlüğü demokratik bir toplumun temel önkoşullarındandır. Demokratik bir toplumda gazetecilere yönelik saldırılar elbette kabul edilemezdir” diye konuştu.
'TÜRKİYE ER YA DA GEÇ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE DÖNECEK'
20 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararnamesiyle Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinden üzüntü duyduğunu belirten Cilevics, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sözleşmenin kabul edilmesinde ve imzaya açılmasında Türkiye oldukça önemli bir rol oynamıştır. Türk muhataplarımıza söylediğim gibi; ‘bu, kendi bebeğini terk etmek anlamına geliyor.’ Cumhurbaşkanı’nın kararıyla, sözleşmeden çekilmenin yasal açıdan doğruluğu tartışılıyor. Eminim ki Türkiye er ya da geç sözleşmeye geri dönecek. Bunun ne zaman olacağı Türkiye’ye kalmış. Avrupa Konseyi olarak Türkiye'yi sözleşmeye taraf bir ülke olarak görmek isteriz. Çünkü kadın hakları ve aile içi şiddetin önlenmesi, Türkiye dahil tüm Avrupa'da çok güncel bir konu.”
Howell da “İstanbul Sözleşmesi kadın haklarını korumak için Avrupa ve ötesinde altın bir standarttır ve Türkiye’nin çekilme kararını duyduğumuz için derin üzüntü içindeyiz. Karar, ülkem İngiltere sözleşmeyi onaylamak üzereyken geldi” dedi.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM’nin Osman Kavala kararını yerine getirmeyen Ankara’ya karşı resmen ihlal prosedürünü şubat ayında başlattı. Karar Türkiye için ilk, Avrupa Konseyi için ikinci ihlal prosedürü olarak tarihe geçti. İhlal prosedürü gereği, Komite, Kavala dosyasını yeniden AİHM’e gönderdi. Şimdi AİHM'in Kavala hakkında verdiği kararın yerine getirilip getirilmediği tespitinde bulunması ve Türkiye ile ilgili ihlal sürecinin yaz sonunda Komite'de oylanması bekleniyor. (HABER MERKEZİ)