Akşener: Asıl ahlak yoksunu ekonominin kitabını yazdığını söyleyendir
İYİ Parti lideri Meral Akşener "Ekonominin kitabını yazdım" diyen Erdoğan'a tepki gösterdi: "Literatürdeki bu büyük boşluğu doldurduğun için teşekkür ederim."
DUVAR - İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, grup toplantısında yaptığı konuşmada, Lütfü Türkkan'ın bir kişiye ettiği hakaretin ardından iktidar sözcülerinin partilerine yönelttiği suçlamalara tepki gösterdi. Akşener, "Asıl ahlak yoksunu, ülkenin yarısı ülkenin açlık sınırı altında yaşarken, dolar 10.43 olmuşken, utanmadan sıkılmadan yüzü bile kızarmadan, ekonominin kitabını yazdığını söyleyebilendir" ifadesini kullandı.
Akşener'in konuşması özetle şöyle:
DIŞ POLİTİKA: Sözlerimin başında bizim için büyük önem taşıyan bir dış politika başlığına değinmek istiyorum. Bundan aylar önce, geçen 3 Mayıs günü güçlü Türk dünyası ve güçlü Türkiye için 9 hedef isimli çalışmamızı paylaşmıştım. 12 Kasım'da toplanan Türk Konseyi Liderler zirvesinde alınan kararlar çerçevesinde bu başlıklara dönüp bazı adımlar atılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bununla birlikte 2 gün önce kuruluş yıldönümünü kutladığımız KKTC'nin de bu birlikte yer alması tarihin bize yüklediği önemli bir sorumluluk. Açıkladığımız 9 ilkemizin ilk sırasında yer alan tarihsel kazanımların korunması, egemen eşitlik ve karşılıklı anlayış doğrultusunda bu sahanın siyaset üstü bir anlayışla geleceğe taşınmasını zorunluluk olarak görüyoruz. Tüm Türk dünyasına ilan etmek isterim ki, biz bu projeyi her türlü siyasi hesabın ötesinde sarsılmaz bir süreklilik ekseninde değerlendiriyoruz. Yaklaşan İyi Parti iktidarında hiçbir kardeşin, bir diğerine üstünlüğü olmadığı, egemen ve eşit devletler olarak bir Türk işbirliği meydana getireceğiz. Kardeş ülkelerimizin kazanımlarını tümüyle koruyarak büyük bir barış ve refah birliğini hayata geçireceğiz. Milletimizden yetkiyi aldığımızda Türkiye'de ivedilikle bir Türk Dünyası Bakanlığı kurarak dağınık ve koordinasyonsuz tüm kurum ve kuruluşları tek çatıda toplayacağız.
ÖLDÜRÜLEN KADINLAR: Ülkemizde her gün yaşar olduğumuz kadın cinayetleri soluğumuzu kesmeye devam ediyor. İnsan öleceğini bilerek yaşayan bir canlıdır ama maalesef ülkemizde kadınlar öldürüleceklerini bilerek yaşıyor. Nerede, ne zaman, kim tarafından öldürüleceğini düşünerek yaşıyor. Her 10 haberin 5'inde dinlediği hikayelerden biri olabileceğinden endişe ederek yaşıyor. Ülkemizde bir kadını öldürmek bu kadar kolay olmasaydı Başak Cengiz kızımız aramızda olabilirdi. Bu katil psikolojik tedavi görmüş, ailesi, doktorlar durumunu biliyor, devlet de durumunu biliyor. Herkes her şeyi biliyor ama bu cani 28 yaşındaki bir evladımızını karşısına çıkana kadar kimse parmağını oynatmıyor. Bu cani, Başak'ı savunmasız diye hedef alıyor. Bir psikopatın bile Türkiye'de kadınların durumuyla ilgili vardığı kanaate bakar mısınız, bu kafa kendiliğinden ortaya çıkmadı. Bu kafa, kadını her türlü saldırıya karşı savunmasız bırakan bir zihniyetin ayak izlerini takip ediyor. Bu kafa, 3-5 kendini bilmezin yarım aklına uyup İstanbul Sözleşmesi'ni yırtıp atanlardan cesaret aldı. Kadınları koruyamıyorsunuz. Kadınları yalnız bıraktınız, adalete olan inançlarını da yok ettiniz.
ERDOĞAN TEHDİT EDİYOR: Kürsülerden nutuk atmakla olmuyor Sayın Erdoğan, bu kadın diyerek beni tehdit etmekle de olmuyor... Bu zalimlik ne zaman bitecek? Bu haksızlığa ne zaman dur denecek, bu ülkede kadınlar ne zaman huzurla yaşayabilecek? İlk önce, ruh hastalarının gönlünü hoş eden canilere cesaret veren, kadın hakkında abuk sabuk konuşan ahlak yoksunu zihniyetten kurtulacağız. Sonra, gereği düşünüldü denilerek, ama düşüncesizce verilen tüm kararlara inat, İyi Parti iktidarında gereğini yapacağız. Kadınların yıllardır süren mücadelelerini devlet politikası haline getireceğiz. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için anayasada gerekli düzenlemeleri yapacağız. İstanbul Sözleşmesi'ni hızla imzalayıp, uygulanıp uygulanmadığının takipçisi olacağız.
FEDAİ ÖĞRETMEN: Gencecik yaşında Fedai öğretmenimizi kaybettik. Fedai öğretmenimizden geriye, bir inşaattan 'Alın size 83 puanın mükafatı' diye sitem ederek paylaştığı fotoğraf kaldı... Fedai öğretmenimiz hayallerine kavuşabilirdi. KPSS'den aldığı 83 puan ile atanabilirdi. Ama maalesef onu da atanamadığı için çalıştığı inşaatta hayatını kaybeden bir öğretmenimiz olarak anıyoruz. Kendi kızına, oğluna, yeğenine üniversitelerde kadro açanlar, siz Fedai'nin yitip giden hayatından hiç mi sorumlu değilsiniz? 5-10 maaşlı becerikli danışmanlar, devletten aldığı ballı ihalelerle rant kovalayan yandaşlar, siz ahirette yakanızı Fedai'nin elinden kurtaracağınızı mı sanıyorsunuz? Peki Sayın Erdoğan, sen tüm bu adaletsiz düzene çanak tutarak Fedai'nin vebalini nasıl ödeyeceksin? Fedai oğlumuz ve nice atanamayan öğretmen kardeşimiz Sayın Erdoğan'ın gündemi ve öncelikleri arasında değil, kendisi bambaşka konularla meşgul.
BAYAN DEMEMİŞ, KADIN DEMİŞ: Mesele son olarak arkadaşlarının ilçe ziyaretlerimize gönderdiği provokatörler için söylediklerimi nedense üstüne alınmış. Geçen günlerde kendisi bana ahlak yoksunu demişti. Hızını alamayıp dün de artık suyumuzun kaynadığını söyleyip beni ve sizi tehdit etti. Bitlere fısıldayan adamı durdurabilene aşk olsun. Biz saçmalıklara güleriz, biz bugüne kadar hiçbir kişiyi yuhlamadık, yuhlatmadık o da onların ayıbı. Yalnız ilerleme var, bayan dememiş, şu kadın bu kadın demiş, küçük de olsa bir ilerleme var. Hanımefendiler, yavaş yavaş öğretiyoruz.
YAZIKLAR OLSUN: Bak Sayın Erdoğan, unutma bir gün hepimizin suyu ısınacak, kaynacayacak, biz Allah'ın emri olan o güne hazırlıklıyız. Biz ecelin ne bir nefes evvel ne sonra olduğuna iman edenleriz. Sen kendine yazık ettin, bu hallere düşmemeliydin, nereden nereye... Dün, Fırat'ın kenarında kaybolan kuzudan bile sorumlu olacağına inanan Erdoğan nerede, bugün rakibinin suyunu kaynatmakla, teneşire yatırmakla tehdit eden Erdoğan nerede... Yazıklar olsun, düştüğün bu ibretlik durumda artık sen bize ahlak konusunda ahkam kesecek durumda değilsin. Senin kendine hayrın yok. Elindeki patlak ampulle aklın sıra güneşi aydınlamaya çalışıyorsun.
ASIL AHLAK YOKSUNU: Ama madem bizim için teneşiri hazır etmişsin, gel sen ve arkadaşlarının karnenize birlikte bakalım. Asıl ahlak yoksunu, gerçek olmadığını bilerek bir kişiye iftira eden, yaymak için karanlık odalarda troll besleyendir. Asıl ahlak yoksunu, sarayına yılda 3 milyar masraf ederken, şehit ve gazilere sadece 18 milyon lira bütçe ayırandır. Bir yandan dindar kozları takınırken, diğer yandan milletin hakkını hukukunu ayaklar altına alan, kul hakkı yiyip kıs kıs gülendir. Asıl ahlak yoksunu terörist başının mektubunu okutup, kardeşini devletin televizyonuna çıkartıp, sonra da önüne geleni terörist ilan edendir. ... Asıl ahlak yoksunu, ülkenin yarısı ülkenin açlık sınırı altında yaşarken, dolar 10.43 olmuşken, utanmadan sıkılmadan yüzü bile kızarmadan, ekonominin kitabını yazdığını söyleyebilendir. Biz ahlakı kadim tarihimizden, şanlı ecdadımızdan, bizden önce bu yola çıkan ve önce millet diyen nice büyüklerimizden öğrendik. Bizim, sen ve yandaşların gibi ülkenin başına bela olmuşlardan, milletin zenginliğine bitler gibi dadanmışlardan alacağımız en küçük bir ahlak dersi olamaz. Aynaya bakın aynaya! Orada gördüklerinizden mideniz bulanacak, kusacaksınız.
ZERRE TASARRUF ETMEDİ: Sayın Erdoğan bir yandan kürsülerden ahlak tiratları atarken, diğer yandan akıl dışı teorilerini 83 milyonun rızkı ile test ediyor. Tüm testler başarısız oldu, her testin sonucunda milletimiz farkileşti, bu testlerin sonuçları hiçbir zaman Sayın Erdoğan'ın yanına uğramadı, kendisi bir kez bile 'ben 83 milyonu fakirleştirdim, maaşıma bu yıl zam yapmayayım, 5 maaş alanların maaşını keseyim' demedi. Tam tersine asrın lideriyim pozlarıyla ortalarda gezip dolar 10.43 olsa da zerre tasarruf etmedi, yandaşlarının ihale paralarını ödemeye devam etti. Olan da yine milletimize oldu. Asrın hatası sayın Erdoğan şimdi de şuursuzca çıktık biz ekonominin kitabını yazdık diyor. Ekonominin nasıl batırılacağına dair hiçbir kitap yazılmamıştı, onu yazmak da sana nasip oldu. Literatürdeki bu büyük boşluğu doldurduğun için teşekkür ederim.
BAŞKA KİTAPLAR DA VAR: Sen ve beceriksiz yönetiminin bu ülkenin tarihine yazdığınız başka kitaplar da var. Mesela bileğinin hakkıyla sınav kazananları değil, dayısının kartıyla sınav kazananları işe sokarak liyakatsizliğin kitabını yazdın. 3 liralık işi 33 liraya yaptırarak yandaşı zengin etmenin, milletin malına çökmenin kitabını yazdınız.
KİTAPLARIN KÜTÜPHANELERE SIĞMAZ: Sayın Erdoğan; Siz öyle şeylerin kitabını yazdınız ki, inan kütüphanelere sığmaz… Ama artık, devriniz bitti. İstesen de istemesen de, milletimiz artık, mutlu yarınları konuşuyor. Kalkınmış, zengin ve mutlu bir Türkiye’yi konuşuyor. Ve o güzel yarınlarda, sen yoksun. Sen ve devri iktidarın, tarih kitaplarındaki, keyifsiz bir bölümden başka bir şey olamayacaksınız. Bu gerçeği, artık kabul et.
HİÇBİR SÖZÜNÜ YERİNE GETİRMEDİN: Milletin kutlu iradesinden gelen, bu kesin kararı inkar ettikçe, hem kendine, hem de ülkemize zarar veriyorsun. Artık, gerçeklerle yüzleşmenin zamanı, geldi de çattı. Senin artık, Türkiye’ye verecek bir şeyin, milletimize edecek tek bir sözün bile kalmadı. 3 yılda, Türk Lirası’nı pul ettin. Faizi ve enflasyonu yeniden hortlattın. Bu saatten sonra çıkıp; “İstikrar için bana oy verin” diyecek hâlin yok. Hiçbir sözünü yerine getirmedin. Bu saatten sonra çıkıp; 3600 ek gösterge için, EYT’lilerin dertlerini çözmek için, Öğretmen atamaları için, oy isteyecek hâlin yok.
İHALE MANYAĞI ETTİN: Her gün, yeni bir kadın cinayeti işleniyor. Onları koruyacak İstanbul Sözleşmesi’ni, uygulatmayı beceremediğin yetmezmiş gibi, bir de utanmadan, yırtıp attın. Bu saatten sonra çıkıp; kadınları yaşatmak için, oy isteyecek hâlin yok. Türkiye’yi, yolsuzlukta bir dünya markası yaptın. Milletin anasına sövenleri, ihale manyağı ettin. Beş para etmez adamlara, beş maaş bağladın. Bu saatten sonra çıkıp; “Yolsuzluğu bitirmek için, bana oy verin” diyecek hâlin yok. Yargının üzerine çökmek için, yapmadığın kalmadı. Memlekette, haksızlık, hukuksuzluk almış başını gidiyor. Bu saatten sonra çıkıp; “Adalet için bana oy verin.” diyecek halin de yok.
TIPIŞ TIPIŞ GİDİYORSUN: İşte, tam da bu nedenle; artık milletinin karşısına çıkıp, hesap verecek yüzün olmadığı için, sıkıştıkça, dönüp bize sarıyorsun. Teşkilatların, dertli esnafın, kapısının önünden geçemediği için, bizim ziyaretlerimize, adam yolluyorsun. Ama olmuyor. Kimse bu rezilliklere prim vermiyor. İşte o nedenle, İYİ Parti, her geçen gün büyürken, sen, tıpış tıpış gidiyorsun. Ez cümle, Sayın Erdoğan; Sen artık, Türkiye’nin geleceğinde yoksun, maalesef henüz farkında değilsin…
SİYASETEN VAR OLMAYAN ADAM: Değerli dava arkadaşlarım; Bizim, artık siyaseten var olmayan bir adamın, fiktif gündemleriyle, kaybedecek zamanımız yok. O, istediği kadar hedef göstersin, biz dün de korkmadık, bugün de korkmayacağız. O, istediği kadar tehdit etsin, biz yolumuzdan dönmeyeceğiz. O, istediği kötülüğü yapsın, istediği hakareti etsin, istediği iftirayı atsın; biz, milletimizle buluşmaktan vazgeçmeyeceğiz. (HABER MERKEZİ)