Akşener, İnce ve İmamoğlu
Akşener kesinlikle, İnce de önemli ölçüde parti içi siyaseti ön plana çıkaran bir stratejide ısrar etti. Oysa genel başkanlar partide güçlü, kamuoyunda zayıf konumdalar. Peki, İmamoğlu ne yapacak?
Armağan Öztürk*
CHP’deki liderlik mücadelesi yoğunlaşarak devam ediyor. Son Zoom toplantısı ile tarafların netleştiğine ve kaçınılmaz bir çatışma için zemin ve zaman kovaladığına tanıklık ettik. Bir tarafta Kılıçdaroğlu ve ekibi var. Milletvekilleri, belediye başkanları ve delegelerin çoğunluğu tüm başarısız sonuçlara rağmen genel başkanın yanında. Kılıçdaroğlu’nun muhalif kamuoyunda ciddi bir itibar kaybına uğradığı ise apaçık bir gerçek. Yani liderlik parti içinde güçlü, seçmenler bakımından ise çok zayıf bir konumda. Ayrıca seçmeni korkutmaktan başka ellerinde hiçbir ikna aracı yok. “Biz gidersek kaos olur, AKP tüm belediyeleri alır” argümanı genel merkezin yerel seçimlerine kadar elindeki en güçlü koz.
İmamoğlu cephesi ise muhalefetin doğal liderliğini üstlenmiş durumda. İki nedenle çok eleştiri alıyor parti içi muhalefet. İmamoğlu hala denge siyaseti güdüyor. Sızan video oyun planını alt üst etti. Yine de açıkça Kılıçdaroğlu ve ekibini kamuoyunu tatmin edecek biçimde eleştirmiyor. Oysa kimsenin beklemeye tahammülü yok. Ayrıca denge siyaseti ve sorunları zamana yayarak çözme konusunda kimse Kılıçdaroğlu kadar başarılı olamaz. CHP liderinin en büyük özelliği apolitik tarzı ve taşı çatlatan sabrıdır. İkinci sorun ise çalıştığı kadrolar. Daha düne kadar Kılıçdaroğlu ile yol yürümüş, onun tüm hatalarına yol arkadaşlığı yapmış isimler şimdinin taze muhalifleri. Partide değişim 5-6 dönemdir milletvekili olan ekipler tarafından yürütülüyor. Bu durum da ister istemez inandırıcılığa büyük darbe vurmakta.
Gelinen noktada biraz geçmişe dönüp yakın tarihteki iki büyük genel başkanlık yarışına odaklanmak da yarar var: Şu aralar Ekrem İmamoğlu’nun yürüttüğü mücadelenin bir benzeri 2015-6 arası Meral Akşener tarafından MHP’de ve 2014-2018 arasında Muharrem İnce liderliğinde CHP’de söz konusu olmuştu. Hatırlayalım o günleri. 2015 Kasım seçimleri MHP’yi siyasi bir türbülansa soktu. Başta Akşener olmak üzere pek çok muhalif isim Bahçeli’ye baş kaldırdı. Ancak bir türlü olağanüstü kurultay toplanamadı. Sonunda 8 Eylül 2016’da Akşener MHP’den ihraç edildi. O günden beri parti dikensiz gül bahçesi.
Muharrem İnce’nin CHP’de başlattığı hareket de Akşener’ın yaşadığına benzeri bir hüsranla sonuçlandı. İnce Kılıçdaroğlu’na karşı iki defa aday oldu, 2015’de 415, 2018’de 447 delegenin oyunu aldı. Ancak CHP liderliği kabaca oyların üçte ikisini toplandığı için genel başkan değişmedi. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra İnce ekibi olağanüstü kurultay içim imza topladı. Ancak istenilen rakama ulaşamadı. Takip eden süreçte CHP içinde parti içi demokrasinin tümüyle yok edildiği ve İnce’nin ayrılmaya zorlandığına tanıklık ettik. İnce’nin Kılıçdaroğlu'na karşı örgütlediği muhalefetin ise üç temel iddiası vardı: Kılıçdaroğlu başarısız bir lider. O genel başkan olduğu müddetçe seçim kazanamayız (1). Örgüt etkin değil, fazlasıyla bağımlı ve atıl bir durumda. Delegeler belediye başkanları tarafından yönlendiriliyor (2). CHP kurucu değerlerden, yani Atatürk milliyetçisi cumhuriyetçi çizgiden uzaklaştı (3).
Bu deneyimleri parantez içine alıp CHP parti içi muhalefeti yeniden değerlendirdiğimizde karşımıza şöyle bir manzara çıkıyor: Öncelikle genel merkezler çok güçlü. Kalma konusunda direnirlerse parti içi muhalefetin çatışmayı başarıyla sonuçlandırması çok zor. İkincisi muhalefet daha çok parti içi dengeleri gözeten bir siyasal hat kurduğunda başarı şansı daha da azalıyor. Akşener kesinlikle, İnce de önemli ölçüde parti içi siyaseti ön plana çıkaran bir stratejide ısrar etti. Oysa genel başkanlar partide güçlü, muhalif kamuoyunda ise zayıf bir konumdalar.
Peki, İmamoğlu ne yapacak? Öncelikle artık karnından konuşmayı bırakıp daha açık bir siyaset izlemeli. CHP tartışması örgüte ve delegelere sıkışırsa kaybetmesi kesin gibi. Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun örgüt kartına karşı halkla birlikte hareket etmeli. Ayrıca B planı yapmak lazım bu tür bir durum için. Akşener de İnce de partiden ayrılmak zorunda kaldı. Böyle bir seçeneği düşünmeye ve örgütlemeye hazırlar mı? Yoksa yenilseler de parti de mi kalacak İmamoğlu ekibi?
* Doç. Dr. Artvin Çoruh Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü.