Akşener: Konuşunca bozguncu muamelesi görüyorum
İYİ Parti lideri Meral Akşener, "Masada adaylık konusunda oluşmuş bir fikir var mı?" sorusuna "Ben konuşunca bozguncu muamelesi görüyorum. Ne desem kabahat oluyor" dedi.
DUVAR - Habertürk yazarı Fatih Altaylı, deprem çalışmaları kapsamında Diyarbakır'da bulunan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'le yaptığı telefon konuşmasını bugünkü köşesinde aktardı. Akşener “Peki adaylık konusunda oluşmuş bir fikir var mı? 15 gün öncesine oranla daha uzlaşabilir bir yerde mi masanın çevresinde oturanlar” sorusuna "Fatih Bey, ben konuşunca bozguncu muamelesi görüyorum. Kimseye saygısızlık etmeden, kimseyi kırmamaya çalışıyorum. Ama ne desem kabahat oluyor. Bu yüzden konuşmayacağım" diye yanıt verdi.
Altaylı'nın yazısının ilgili bölümü şöyle:
Dün Meral Akşener ile konuştuk.
Bölge izlenimlerini almak için aramıştım.
Diyarbakır’da bir taziyede yakaladım.
Taziye evi çıkışı hemen aradı.
Müthiş bir üzüntü vardı sesinde.
Deprem bölgesinde yaptığı gezide gördüklerinin etkisi hissediliyordu.
“Söyleyecek çok şey var ama önce şu günleri bir atlatalım. Sonra söyleriz hepsini’ diyordu.
“Diyarbakır’da yıkılan bina sayısı sadece 6 ve 404 kişi hayatını kaybetmiş. Gerisini siz hesaplayın Fatih Bey” diye başladı.
Kayıpların açıklanandan fazla olduğunu ima ediyordu.
Laf elbette seçimlere geldi.
Meral Akşener, iktidarın seçimleri 14 Mayıs’ta yapacağını düşünüyor. “Ertelemeyi düşündüler ama lehlerine olmayacağını anladıkları anda bir an önce yapalım demeye başladılar. Bülent Arınç’a da bu yüzden şimdi kızıyorlar” dedi.
“Sizce yapılabilir mi?” diye sordum.
“Depremden etkilenen kentlerden 8’inde seçim yapılmasının önünde hiçbir engel yok. Kahramanmaraş, Adıyaman ve özellikle Hatay sorunlu ama çözüm bulunur. Yeter ki, birileri bu kentlerdeki ortamdan çıkar sağlama çabası içinde olmasın” dedi.
Seçmen kütüklerinin sağlıklı biçimde yenilenmesinden söz ettiğini anladım.
“Peki sizin, yani Altılı Masa'nın adayı 14 Mayıs’a yetişir mi?” dedim.
Bir “Oh” çekti.
Israr ettim. “Birkaç gün önce yine toplandınız bir gelişme oldu mu?” diye sordum.
“O toplantı deprem gündemli idi. Aday konusu konuşulmadı“ dedi.
“Peki ne zaman konuşulacak?” dedim.
“Umarım ayın 2’sinde yapacağımız toplantıda konuşulur. O toplantının en önemli konusu bu olur herhalde” dedi.
Sesinde hafif bir bezginlik hissettim.
“Umutsuz gibisiniz” dedim.
“Yok. Olur mu hiç. Siyaseten tek bir hedefimiz var. Bu iktidardan Türkiye kurtulmalı. Bunun için de ne gerekiyorsa yapmalıyız. Umutsuz olma hakkımız da yok, umutsuz olmamızı gerektirecek bir durum da yok.”
“Peki adaylık konusunda oluşmuş bir fikir var mı? 15 gün öncesine oranla daha uzlaşabilir bir yerde mi masanın çevresinde oturanlar” dedim.
Çok net bir yanıt verdi.
“Fatih Bey, ben konuşunca bozguncu muamelesi görüyorum. Kimseye saygısızlık etmeden, kimseyi kırmamaya çalışıyorum. Ama ne desem kabahat oluyor. Bu yüzden konuşmayacağım. Çünkü bu iktidardan Türkiye’yi kurtarmayı, sizin kızınızın, benim oğlumun, milyonlarca evladımızın güzel bir geleceği olmasının başka çaresi yok. Bunun için susuyorum. Ama şunu bilin. Ben sizinle program yaptığımız gün nerede duruyorsam aynı yerde duruyorum. Türkiye’deki milyonlarca insan nerede duruyorsa orada duruyorum. Milyonlarca genç ne diyorsa, ben onların taleplerini duyuyor ve onu seslendiriyorum. Ama konuşmayacağım.”