Alaattin Aktaş: 'Acaba iktidar da mı TÜİK hesabına inanmıyor?'
Ekonomi yazarı Alaattin Aktaş, "TÜİK'e göre yıllık artış yüzde 20 hesaplanmışken niye yüzde 25 sınırı getirildi. Acaba iktidar da mı TÜİK'in hesaplamasına inanmıyor?" diye sordu.
DUVAR - 2022 Haziran ayında alınan kararla konutlarda kira artışına sınırlama getirilmiş ve 1 Temmuz 2023’e kadar yüzde 25’le sınırlandırılmıştı. Ancak, uygulama kağıt üzerinde kaldı ve birçok kiracı ile ev sahibi karşı karşıya geldi. Yıllık kira artış oranı nisan ayı itibarıyla yüzde 67 düzeyinde oldu.
Ekonomi gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, 'Kirada %25 sınırı hâlâ geçerli olduğuna göre bu oran ne?' başlıklı yazısında TÜİK’in verilerine göre Mayıs 2022 itibarıyla kiradaki yıllık artışın yüzde 20.02 olduğunu belirterek, "Artış yüzde 20 görünürken yüzde 25 tavan olarak ilan edildiğine göre demek ki TÜİK’in hesapladığı yüzde 20’lik oranın hiçbir geçerliliği yokmuş ve iktidar bile, bakın iktidar bile bu orana inanmıyormuş. Şu durumda acaba TÜİK'in hesapladığı TÜFE'de başka 'falsolar' da var mı?" diye sordu.
Aktaş'ın yazısından ilgili bölüm şöyle:
"Basit bir soru; geçen yıl Resmi Gazete’de 11 Haziran’da yayımlanan kanun değişikliği ile kira artışına yüzde 25 artış sınırı getirmeye niye ihtiyaç duyuldu?
11 Haziran itibarıyla belli olan yıllık kira artışı yüzde 80 ya da 90 mıydı, yüzde 100 müydü, kaçtı ki yüzde 25 kararı alındı?
TÜİK’in verilerine göre Mayıs 2022 itibarıyla kiradaki yıllık artış yüzde 20 idi! Evet yüzde 20, tam oranı verelim yüzde 20.02!
Peki devletin kurumu “Kiralar bir yılda yüzde 20 arttı” diye hesaplama yaparken, kira artışına niye yüzde 25’lik tavan getirildi ki?
Sakın o tarihlerde yıllık kira artışı çok çok yukarılarda oluştuğu için olmasın!
Herhalde öyle! Yıllık kira artışı “gerçekten” yüzde 20 olsa, o günlerde “Artış yüzde 25’i geçmeyecek” diye karar alınır mı? Böyle bir karar kira artışına tavan getirmek değil, artışı daha da yukarı çekmek anlamına gelmez mi?
Artış yüzde 20 görünürken yüzde 25 tavan olarak ilan edildiğine göre demek ki TÜİK’in hesapladığı yüzde 20’lik oranın hiçbir geçerliliği yokmuş ve iktidar bile, bakın iktidar bile bu orana inanmıyormuş!
Şu durumda acaba TÜİK'in hesapladığı TÜFE'de başka "falsolar” da var mı?" (KAYNAK)