YAZARLAR

Alacakaranlıkta karşılaşmalar

Alacakaranlıkta kiminle karşılaştığınız gitgide önem kazanıyor. Benim karşılaştığım arkadaşlar söyledikleriyle haftanın tortusunu azalttı. Darısı başınıza.

Duygular boyumuzu aştıkça aşıyor. Farklı farklı küskünlük, hayal kırıklığı ya da öfke cümleleri yükseliyor etrafımızdan. Karanlık değil henüz. Alacakaranlık. Haftayı atlatmak için notlar düşme ihtiyacı duyuyor insan. Tutunabilecek dallar arıyor. Alacakaranlıkta kiminle karşılaştığınız gitgide önem kazanıyor. Benim bu hafta karşılaştığım arkadaşlarım bana şunları söyledi:

Eduardo Galeano Balıklar* adlı denemesinde diyor ki: “Erkek mi dişi mi? Yoksa aynı anda ikisi birden mi? Ya da bazen erkek kadın, bazen de kadın erkek mi oluyor? Denizin derinliklerinde bu asla bilinmez.

Orfozlar ve bazı başka balıklar cerrahi müdahale olmadan cinsiyet değiştirme sanatının virtüözleridir. Şaşırtıcı bir kolaylıkla dişiler erkeğe, erkekler dişiye dönüşüyor ve hiçbiri alay konusu olmuyor; ne de doğaya ya da tanrının kanununa ihanetle suçlanıyorlar.”

…..

Romalı şair ve filozof Lucretius’u anmamak ne mümkün: “Açık denizde, fırtına dalgaları döverken,/Kıyıda durup denizdekilerin çabasını seyretmek ne tatlı.” Bizler tabii ki denizdekileriz…

…..

Nermi Uygur hatırlatıyor: “Politika, aslında, tüm insanların mutlu olması için; hiç değilse, insanlara aman vermeyen türlü mutsuzlukları en aza indirgemek için bir araçtır. Gel gör ki, politika, insanları bir araç diye kullanmaktan, çok kez mutsuzluğu artırmaktan bir türlü vazgeçemiyor.”

…..

Marguerite Duras 80’lerin sonunda İtalyan gazeteci Leopoldina Pallotta della Torre’yle yaptığı söyleşide, iktidarlara ilişkin görüşlerini bugün birçoğumuzun duygularına tercüman olabilecek şekilde anlatıyor: “Artık hiçbir şeye inanmıyorum ve inanmamak her türlü iktidara karşı eylem olarak, bankaların oligarşisine, bizi yöneten sahte demokrasiye karşı verilebilecek tek yanıt olabilir.”

…..

“Ahlak felsefecisi Alasdair MacIntyre After Virtue [Erdemdem Sonra] kitabında, insanların neyi önemli bulacaklarını ve nasıl davranmaları gerektiğini, önceden öğrendikleri hikayelerden bilinçli ya da bilinçsizce çıkarımlar yaparak oluşturduğunu söyler. MacIntyre, yalnızca ‘kendimi hangi hikayelerin parçası gibi hissediyorum?’ sorusuna cevap verdikten sonra ‘Ne yapacağım?’ sorusuna yanıt bulabilirim der.”

…..

Füsun Akatlı derinden derinden, usulca her daim halimizi ortaya koyuyor. “Yaşaması olmayanın, yaşantıları çekip çevirmek, dizginlemek, tornalamak istemesi bundan. Acıyı yaşayanın, haksızlığı yaşayanın, öfkeyi yaşayanın, değerleri yaşayanın; eylemi yaşamasından ve olanca yoğunluğuyla yaşamasından bunca ürkülmesi, korkulması ve yaşaması olmayanların, yaşamları boyunca, aslında sadece bu korkuyu yaşamaları da bundan.”

Notlar

Balıklar, Galeano’nun Sel Yayıncılık tarafından yayımlanan Zamanın Ağızları kitabında yer alıyor. Kitap dilimize Bülent Kale tarafından çevrilmiştir.

Marguerite Duras’ın bu harika söyleşinin tamamı Askıya Alınmış Tutku adıyla kitaplaştı. Can Yayınları’nın yayımladığı kitabı Birsel Uzma’nın müthiş çevirisiyle okumak bir şans. 

Nermi Uygur’un başucu kitabı olmayacak eseri var mı! Yaşama Felsefesi’nin “Toplum İşleri” adlı makalesi hal-i pür melalimiz.

Kanada’nın en önemli kültür gazetecilerinden Robert Fulford’un Kolektif Kitap tarafından yayımlanan Anlatının Gücü kitabı bizi Alasdair MacIntyre’la buluşturuyor ve kitle kültürü çağında hikâyeciliğe bir parantez açıyor. Ezgi Kardelen’in çevirisiyle.

Füsun Akatlı’nın “Yaşamın Çiçek Tozları” denemesi yazarın Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından basılan Yazı Bahçesinden adlı kitabında yer alıyor.


Burcu Aktaş Kimdir?

Burcu Aktaş, 1980’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi’nde Antropoloji eğitimi aldı. Uzun yıllar Radikal gazetesinde çalıştı. Radikal Kitap’ın editörlüğünü yaptı. Selim İleri’nin iç dünyasını anlattığı Düşüşten Sonra adında bir anlatı kitabı ve Çarpık Ev, Durmayalım Düşeriz, İstasyonda Vals, Vahşi Şeyler isimli dört çocuk romanı var.