Algoritmalar gerçekleri değil, bizi satıyor

Haber çölleri, fiziksel medya eksikliğinden öte bir kavram. Artık gerçeklik de parçalanıyor. Zihinsel çölleşme, bireylerin yalnızca bilgiye değil, farklı bakış açılarına da erişimini engelliyor.

Fotoğraf: Pixabay
Google Haberlere Abone ol

Modern dünyanın iki büyük gücü birleşti: Yapay zekâ ve medya. Ancak bu iş birliği, demokrasinin temellerini güçlendirmek yerine, bireylerin özgür iradesini manipüle etmeye yönelik bir araç hâline geliyor. Cambridge Üniversitesi'nin ortaya koyduğu "niyet ekonomisi" kavramı, yapay zekânın bireylerin arzularını ve iradelerini metalaştırarak nasıl bir ticaret aracına dönüştüğünü açıkça gösteriyor. Türkiye’de ise bu durum, yandaş medya eliyle çok daha dramatik bir boyut kazanıyor: Gerçekliğin tüm renklerini görebileceğimizi sanırken, aslında algoritmalar tarafından çizilmiş gri bir resmin içinde hapsoluyoruz. Peki, yapay zekâ destekli medya bizi nasıl zihinsel bir çölün ortasına sürüklüyor ve bu balonlardan nasıl çıkabiliriz?

NİYET EKONOMİSİ: DİJİTAL DÜNYANIN YENİ PARA BİRİMİ

"Niyet ekonomisi", bireylerin çevrim içi davranışlarını analiz ederek niyetlerini tahmin etmeyi ve hatta yönlendirmeyi amaçlayan bir yapı. Buna daha çarpıcı bir ad verebiliriz: "İradeler pazarı." Bireylerin kararları, arzuları ve niyetleri, adeta dijital dünyada açık artırmaya çıkarılıyor. Chatgpt, Gemini gibi yapay zekâ araçları, dil kullanımı, politik görüşler ve çevrim içi geçmişler gibi verilerle kullanıcıları hedef alıyor. Amaç, bireylerin arzularını satılabilir bir ürüne dönüştürmek.

Ancak bu sürecin bir yan etkisi var: Kendi iradesine sahip olduğunu sanan bireyler, aslında dijital sistemler tarafından yönlendirilmiş bir tercih mekanizması içinde hareket ediyor. Özgür irade? O artık algoritmaların insafına kalmış durumda.

YAPAY ZEKÂ: MODERN DÖNEMİN PSİKOLOĞU

Araştırmacılara göre, Chatgpt, Anthropic, Gemini gibi yapay zekâ araçları kullanıcıların çevrim içi davranışlarını analiz ederek onların niyetlerini tahmin edebiliyor. Daha da çarpıcı olan, bu tahminlerin manipülasyona dönüşme potansiyeli. Örneğin, bir sohbet robotu sizinle dostane bir sohbet ederken, konuşma ve yazma tarzınızdan, taleplerinizden, politik görüşlerinizi ya da duygusal durumunuzu çözümleyebilir ve bunu sizi belirli bir yönde etkilemek için kullanabilir.

Bu teknolojiler, yalnızca bireylerin tercihlerine göre reklam sunmakla kalmıyor; aynı zamanda bir ürün, hizmet, seçim kampanyası ya da ideolojiye yönelik arzuları yeniden şekillendirebiliyor. Örneğin, bir dijital asistan, tercihlerinizi sizin sandığınızdan daha iyi analiz ederek sizi belirli bir siyasi adaya oy vermeye teşvik edebilir. Bu demektir ki , yalnızca ekonomik tercihlerimiz değil, demokratik süreçlerin de ciddi bir tehlike altına girme riski vardır. "Cambridge Analytica" skandalı, kişisel verilerin seçim sonuçlarını manipüle etmek için nasıl bir silaha dönüştüğünü ve demokrasilerin algoritmalar tarafından nasıl tehdit edildiğini tüm dünyaya gösterdi.

TÜRKİYE’DE YANDAŞ MEDYA: GERÇEKLİĞİN YENİDEN YAZIMI

Türkiye’de medyanın "çölleşmesi" fiziksel medya eksikliğinden kaynaklanmıyor. Aksine, medya her yerde; ama haber yok. Yandaş medya, haber üretmek yerine bir propaganda mekanizmasına dönüşmüş durumda. Yapay zekâ ise bu süreci daha da keskinleştiriyor. Algoritmalar, bireylerin görmek istediklerini analiz ederek onlara uygun içerikler sunuyor. Sonuç? Herkes kendi yankı odasında, kendi gerçekliğini yaşarken, toplumsal bir anlaşma imkânsız hale geliyor. Bu durum, demokrasinin rengi olan çoğulculuğu, tek bir algıya boyamak gibi bir etki yaratıyor.

ALGORİTMALAR VE BALONLAR: DİJİTAL MANİPÜLASYONUN GÜCÜ

Eskiden haberi insanlar yazardı, şimdi algoritmalar belirliyor. Facebook, instagram gibi sosyal medya platformları, kullanıcıların ilgi alanlarına göre içerik sunarak onları kendi balonlarına hapsediyor. Örneğin, bir kullanıcı ekonomik krizle ilgili içerikleri takip ediyorsa, algoritma ona sürekli krizle ilgili haberler sunar. Bu, bireyin gerçekliği tam olarak kavramasını engelliyor. Diğer taraftan, komplo teorilerine düşkün bir kullanıcıya daha fazla teori pompalandığında, birey bu teorileri sorgulamadan kabul eder hale geliyor.

Filtre balonları yalnızca bireyleri manipüle etmekle kalmaz, aynı zamanda toplumu parçalara ayırır. Herkes kendi balonunun içinde haklıdır, ama gerçekler dışarıda kalır. Bu da dijital manipülasyonun en tehlikeli boyutudur: Gerçeklerin değil, bireylerin arzularının dijital olarak yeniden şekillendirilmesi. Bir düşünün, sizin gibi düşünenlerin yada aynı paylaşımları yapanların bu kadar çok denk gelmesi bir tesadüf mü????

YAPAY ZEKÂ VE YANDAŞ MEDYANIN ORTAKLIĞI

Türkiye’de yandaş medya, yapay zekânın kişiselleştirme yeteneklerini propaganda amaçlı kullanarak manipülasyon gücünü artırıyor. Bir birey, belirli bir siyasi görüşe sahipse, algoritmalar onun karşısına sürekli bu görüşü destekleyen içerikler çıkarır. Zamanla bireyin gerçekliğe erişimi tamamen engellenir. Muhalif sesler duyulmaz hale gelir, kutuplaşma derinleşir ve bireyler kendi yankı odalarında yalnızlaşır.

Bu süreç, özellikle yaş almış bireylerde daha çarpıcı bir şekilde ortaya çıkar. Facebook gibi platformlarda 50 yaş üzeri kullanıcılar, karşılarına çıkan haberleri sorgulamadan kabul eder. Limon suyu ile damarlarını açıp her derde deva bulan bir toplum, algoritmaların tıkadığı akıl yollarını da çözer mi, yoksa bu kez limon sıkılan biz mi oluruz? Belli değil...

Algoritmalar, bu kullanıcıların ilgisini çeken içerikleri sürekli önlerine sunarak onları kendi bilgi çemberlerinde hapseder. "Görmek istediklerini gör" prensibi burada altın kuraldır. Ama gerçekleri görmekten ne kadar uzağa düşürdüğünü fark edebilir misin?

HABER ÇÖLLERİ VE ZİHİNSEL ÇÖLLEŞME

Haber çölleri, halkın doğru bilgiye erişemediği, medyanın sustuğu veya manipülasyonun hakim olduğu bölgeleri tanımlayan bir kavramdır.

Haber çölleri, fiziksel medya eksikliğinden çok daha öte bir kavramdır. Artık gerçeklik de parçalanıyor. Yapay zekâ, bireylerin zihnini sürekli aynı tür içeriklerle besleyerek onları zihinsel bir çölleşmeye sürüklüyor. İnsanlar, kendi doğrularında saplanıp kalıyor. Farklı görüşlere erişim sağlanmadığında, bireylerin empati yetenekleri köreliyor. Zihinsel çölleşme, bireylerin yalnızca bilgiye değil, farklı bakış açılarına da erişimini engelliyor.

ÇIKIŞ YOLU: BALONU PATLATMAK

Peki, bu manipülatif sistemden kurtulmanın yolu nedir? Öncelikle manipülasyonun farkına varmalıyız. Algoritmaların bizi nasıl yönlendirdiğini, medyanın gerçekleri nasıl çarpıttığını anlamadan, bu çölün dışına çıkamayız. "İradeler pazarı" kavramını içselleştirmeli ve dijital dünyada özgür irademizi geri kazanmak için mücadele etmeliyiz. Çözüm, bağımsız medyanın güçlenmesi, algoritmaların şeffaflığı ve bireylerin eleştirel düşünce geliştirmesidir.

Her birey, kendi yankı odasından çıkıp farklı görüşlere açık hale gelmelidir. Dijital dünyanın sunduğu bilgi okyanusunda yalnızca kendi balonumuzun içinde yüzmek, bizi giderek daha büyük bir çölleşmeye sürükler. Balonları patlatmak, manipülasyona direnmek ve gerçeklere ulaşmak, özgürlüğümüzün anahtarıdır.

Gerçeğe ulaşmaya cesaretimiz var mı peki...?