Ali Babacan'ın seçim kararını Gazete Duvar yazarları değerlendirdi
Ali Babacan'ın seçime kendi adaylarıyla gireceklerini açıklaması siyaset kulislerini hareketlendirdi. Gazete Duvar yazarları Mete Kaan Kaynar, Umur Talu ve Berrin Sönmez değerlendirdi.
DUVAR- DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın seçime kendi adaylarıyla gireceklerini açıklaması siyaset kulislerini hareketlendirdi. Babacan, "Demokrasi ve Atılım Partisi, önümüzdeki seçimlere kendi adıyla, kendi şanıyla, kendi logosuyla girme kararını almıştır. Ülkemiz için, demokrasimiz için hayırlı olsun" dedi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı içinse, "A planımız ortak aday" açıklamasını yaptı.
Gazete Duvar yazarları Mete Kaan Kaynar, Umur Talu ve Berrin Sönmez, Babacan'ın açıklamalarını değerlendirdi.
'YIKILMADIK, AYAKTAYIZ MESAJI'
Mete Kaan Kaynar: DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın açıklamaları ne Millet İttifakı’ndan ayrıldığı ne de 6’lı masada keskin bir uyumsuzluğun ortaya çıktığı şeklinde yorumlanabilir. En azından sadece bu açıklamaya bakılarak böyle bir yorumda bulunmak biraz zordur. Açıklamaların, seçim yasasındaki değişikliklerle birlikte Millet İttifakı’nın küçük üyelerinin (DEVA ve Gelecek partileri) artık kendi tüzel kişilikleri ile seçimlere girmelerinin zor olduğu yönündeki gittikçe popülerleşen kanaatlere karşı yapılmış bir açıklama olduğunu düşünüyorum. Bir nevi (yasal değişikliklerden sonra bile) “yıkılmadık ayaktayız” mesajı. Babacan’ın açıklamalarının “hedefi” demek zor olur ama “muhatabı”nın Millet İttifakı içerisindeki İYİ Parti olduğu söylenebilir. Söylediğim gibi, Babacan’ın İYİ Parti’yi hedef alarak konuştuğunu düşünmüyorum ama konuşmasının içeriğinin İYİ Parti’yi muhatap aldığını düşünüyorum. Bu açıklamaların Babacan’ın Millet İttifakı içinde İYİ Parti’nin gölgesinde kalmama amacı taşıdığını söylemek de yanlış olmaz.
'İTTİFAK AÇISINDAN KISMEN SIKINTILI BİR DURUM'
Umur Talu: Sanırım Ali Babacan ODTÜ dışında her yerde yüksek oy alacaklarından emin!
Aslında, bir parti kendi adını gizleyecekse, zaten neden var olacak ki? O yüzden makul. Ama ittifak açısından kısmen sıkıntılı bir durum.
Belli ki barajı geçebileceklerini, belki ikinci üçlü ittifakla girebileceklerini ve elbette AKP’nin oy kaybedeceğini ve kendilerine seçmen kayması olacağını düşünüyor.
İki varsayımı olabilir:
Seçimler normal süresinde yapılırsa, AKP’nin oyu Erdoğan’a desteğin altında kalabilir!
Erken seçim olursa da, seçmen Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce iktidara ciddi bir darbe vurabilir!
İlki daha geçerli, ikincisi “erken” bir varsayım.
Bu arada, kendileri cumhurbaşkanlığı seçimi için “ortak aday” önceliğinden vazgeçmiş değil.
Böylece Türkiye’nin aslında, daha ilk turda bile “iki partili bir sistem”de olduğunu inkâr da etmiyor: Cumhurbaşkanı’na Evet ve Hayır diyenler!
Keşke baraj daha da düşük olsaydı, temsil daha yaygınlaşabilseydi. Böylece iki cephe yerine, hakiki çok partili sisteme gidebilseydik.
PARTİSİNE VE TABANINA DUYDUĞU GÜVENİ İLAN EDEREK, SEÇİM RÜZGÂRINI DÖNDÜRMEKTE KARARLI GÖRÜNÜYOR
Berrin Sönmez: DEVA Partisi’nin seçime kendi logosu ile gireceği yönündeki kararı sürpriz olmadı. Seçim yasasında değişiklik teklifi Meclise sunulduktan sonraki ilk günlerde yaptığımız bir görüşmede Ali Babacan, teklifi “seçim yasasıyla oynamak her iktidar için yenilgiyi kabul etmek olarak anlaşılır halk arasında. Seçmen ‘bunlar gidici ki seçim kanunu ile oynamaya başladılar’ hükmünü verir” sözleriyle değerlendirmiş ve “bu sistemin DEVA’sı bizde” ifadesini kullanmıştı. Sürpriz olmayan bir diğer konu ise cumhurbaşkanı adayının ortak olması şeklindeki açıklamasıydı. Cumhurbaşkanı adayının ortak olması konusunda sadece 6’lı mutabakatın değil diğer partilerin de aynı görüşte olduğu yönünde duyumlar kuvvetli.
Altı parti içinde ilk olarak sayın Ali Babacan’ın seçime girişle ilgili en çok merak edilen konuya dair kesin karar açıklaması önemli elbette. Partisine ve tabanına duyduğu güveni ilan ederek, iktidar aleyhine işleyeceği yönünde görüş bildirdiği seçim rüzgârını kendi partisi yönüne döndürmekte kararlı olduğu görülüyor.
Bana göre Cumhurbaşkanı ortak adayından bile daha önemli olan, milletvekili sayısını yükseltmek konusunda muhalefet partilerinin ortak ya da işbirliği içinde ne tür çalışmalar yürüttükleri, yürütecekleri yönünde açıklamanın bir cevap içermeyişi. Bugün ittifak olsun olmasın tüm muhalefetin sorumluluğu seçim sonrası oluşacak yeni parlamentoda çoğunluğu elde edecek bir strateji izlemeleridir. Henüz yol haritası topluma duyurulmuş olmayan güçlendirilmiş parlamenter sistem hedefine ulaşmanın yolu meclis aritmetiğinden geçiyor çünkü. Basın açıklamasında buna dair bir cevap bulamadığım için merak ediyorum. Artık oyların muhalefete mi iktidara mı artı vekil olarak yansıyacağı şu an en önemli mesele. Ve başta belirttiğim gibi Ali Babacan’ın bu konuda endişeli değil tersine özgüvenli bir duruşu var. Ali Babacan’ın çıkışıyla pek çok partinin bu yönde açıklama yapmak zorunda kalacağını ve şu an için seçim gündemini belirlediğini söylemek gerekir. (HABER MERKEZİ)