Ali Bagdu'dan Dengbêjên Me belgeseli: Kendi hikayelerini ve sesini getiriyorlar
Yönetmen Ali Bagdu, Dengbêjên Me belgeselini tamamladı. Belgeselin post-prodüksiyonu ise şubat sonunda bitirilmesi hedefleniyor. Bagdu, "Dengbêjler, kendi hikayelerini ve sesini getiriyor" dedi.
İSTANBUL - Kürt Yönetmen Ali Bagdu, geçen yıl başladığı Dengbêjên Me belgeselini tamamladı. Yönetmen Bagdu, Diyarbakır’da Beytullah Sayili, Ağrı’da Fazıl Zengin, Hakkari’de Abdulkerim Kaçar ve İsmet Demir, Varto’da Fahrettin Selahattin Güçtekin, Cizre’de Abdurrahman Oğuz ve Uludere’de Kerim Jirki ile görüştü. Belgeselin müzikleri için ise aranjör Erdem Pancarcı gönüllü olarak destekledi.
‘ANLATIMINDAKİ DERİNLİK GELENEĞİN RUHUNU OLUŞTURUYOR’
Ali Bagdu, belgesel ile ilgili şunları söyledi: “Dengbêjên Me belgesel fikri, dengbêjlerin unutulmaya yüz tuttuğu gerçeğiyle yüzleştiğim bir anda doğdu. Dengbêjlerin sesini kayda geçirerek bu geleneği korumayı ve gelecek nesillere taşımayı kendim için bir sorumluluk bildim. Çünkü dengbêjlik, sözlü edebiyatın bir parçası. En önemli unsurları hafıza, duygu ve aktarım. Dengbêjler, bir halkın tarihini, aşklarını, savaşlarını ve trajedilerini kuşaktan kuşağa aktaran birer yaşayan arşiv. Bu nedenle onların anlatımındaki samimiyet ve derinlik, bu geleneğin ruhunu oluşturuyor.”
‘HER BİRİ KENDİ SESİNİ GETİRİYOR’
"Belgeselde yer alan dengbêjler, kendi hikayelerini ve sesini getiriyor. Bir araya geldiklerinde, bireysel bir hikayeden kolektif bir anlatıya geçiş oluyor" diyen Bagdu, sözlerine şöyle devam etti:
"Her dengbêjin kendine özgü bir tarzı, hikayesi ve anlatımı var. Ama aynı zamanda ortak bir acıyı, aşkı veya sevinci paylaşıyorlar. Bu da izleyiciye güçlü bir duygusal deneyim sunuyor. Her birinin hayatı zorluklarla doluydu, ama bu zorluklar onları daha da güçlü kılmış. Çocukluklarında köy sürgünlerinden, ailelerinden koparılmalardan ya da ekonomik yoksulluktan bahsederken bile seslerinde bir dirayet vardı. Belki de en çok, bu güçlü duruş ve geleneği yaşatma tutkusu etkiledi beni."
TEKNOLOJİ KATKISI
Günümüz teknolojisi ile dengbêj kültürüne katkı sunduğunu belirten Bagdu, “Teknoloji, bu kültürü geniş kitlelere ulaştırmak için harika bir araç. Örneğin, sosyal medya ve dijital platformlar sayesinde dengbêjlerin sesi sınırları aşabilir. Ancak bu teknolojiyi doğru şekilde kullanmak önemli. Geleneksel formlarını bozmadan, bu mirası geleceğe taşımak gerekiyor. Ancak bu geleneği sürdürecek genç nesillerin azalıyor. Dengbêjlik, ustadan çırağa aktarılması gereken bir sanat. Ancak modern yaşam, bu süreci kesintiye uğratıyor. Ayrıca ekonomik koşullar ve bu sanatın yeterince değer görmemesi de büyük bir engel. Bu belgesel hem bir kayıt hem de bir çağrı niteliği taşıyor. Dengbêjlerin sesini ve hikayelerini duyurarak, bu kültürün unutulmaması için bir adım attık. Umarım izleyiciler, bu mirası koruma ve yaşatma sorumluluğunu hisseder" dedi.
'YETERİNCE DEĞER GÖRMÜYOR'
Belgeselin çekimi hakkında bilgi veren Bagdu, şunları söyledi: "Bu projeyi neredeyse tek başıma yapmak zorunda kaldım. Umduğum hiçbir kapıdan destek bulamadım. Bazen insanlar, böyle kültürel projelerin önemini tam olarak anlamıyorlar ya da görmezden gelmeyi tercih ediyorlar. Dengbêjlik gibi kadim bir gelenek, günümüz dünyasında yeterince değer görmüyor. Belki de bu yüzden destek bulmakta zorlandım. Ancak bunlar, dengbêjlik geleneğini yaşatmamızın önünde için bir engel olamaz. Şimdiye kadar 8 dengbêj ile görüştüm. Dengbêjleri seçerken kültürel zenginlikleri, farklı makamları icra yetenekleri ve geleneksel dengbêjliğe katkılarını dikkate aldım. Belgesel, dengbêjlerin kendi hikayeleri etrafında şekillenirken ortak bir kültürel temayı işliyor. Röportajlar ve performanslar sinematik bir formatta sunulacak. Post-prodüksiyonu Şubat sonunda bitirmeyi hedefliyorum. Her şey yolunda giderse, yayın tarihi veya festivalde izleyiciyle buluşacak. Bu süreçte küçük paylaşımlar yapmayı planlıyorum."