Almanya basınında geçen hafta: ‘Tahran, Berlin’e açık bir mesaj gönderdi’
Almanya'nın Der Spiegel haftalık siyaset dergisi, İran’ın Cemşid Şarmehd’i idam ederek ‘zayıf zamanlarında sertlik gösterdiği’ ve ‘Berlin’deki hükümete açık bir mesaj verdiği’ yorumunda bulundu.
DUVAR - Almanya’nın üç doğu eyaleti Thüringen, Saksonya ve Brandenburg’da yapılan eyalet meclis seçimlerinin üzerinden haftalar geçmiş olsa da yerel yönetimler henüz şekillenmiş değil. Seçimlerden önce bazı partilerin sol popülist Sahra Wagenknecht Birliği (BSW) ile olası bir koalisyona temkinli yaklaştığı haberleri basına yansımıştı. Thüringen’den gelen son haberler ise Sosyal Demokrat Parti (SPD), Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve BSW’nin koalisyona yakın olduğu yönünde. Sandıktan küçük bir farkla CDU’nun birinci çıktığı Saksonya’da CDU ya da BSW ile olası bir koalisyon konusunda seçmenlerine danışma kararı alan SPD, seçimi birinci sırada bitirdiği Brandenburg’da ise BSW’nin Rusya-Ukrayna savaşı konusunda ‘dış politikada tavır alma’ talebine olumlu yanıt vermiş görünüyor.
Eyalet düzeyinde koalisyon çabaları devam ededursun, SPD, Yeşiller ve liberal Hür Demokrat Parti’den (FDP) oluşan ‘trafik ışığı’ koalisyonu çok daha büyük bir krizin eşiğinde. Volkswagen’in Almanya’daki üç fabrikasını kapatma kararı alması hükümet üzerindeki ekonomi yükünü iyiden iyiye artırırken, SPD’li Başbakan Olaf Scholz ve FDP’li Maliye Bakanı Christian Lindner’in aynı gün iki farklı ekonomi zirvesi düzenlemesi hükümetteki çatlağı gün yüzüne çıkarmış oldu. Linder, 18 sayfalık bir metin hazırlayarak koalisyon ortaklarından ekonomi politikasında köklü bir değişim de talep etti. Almanya basınına göre, hükümetin genel seçimlerin yapılacağı Eylül 2025’e kadar ayakta kalamaması olasılıklar dahilinde.
İran’ın Cemşid Şarmehd’i idam etmesi sonrası Berlin-Tahran hattında tırmanan gerilimden, İstanbul’daki Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atanmasına geçtiğimiz hafta Almanya basınına yansıyan haber ve makalelerden öne çıkan bazıları şöyleydi…
CDU’DAN SPD’YE ELEŞTİRİ: ‘WAGENKNECHT’E HOŞ GÖRÜNMEK İÇİN…’
Sol Parti’den (Die Linke) ayrılan Sahra Wagenknecht’in öncülüğündeki bir grup siyasetçinin kurduğu BSW, Almanya’nın Ukrayna’ya askeri desteğini en yüksek perdeden eleştiren siyasi partilerden biri. 3 yıla yakın zamandır devam eden Rusya-Ukrayna savaşı, Almanya dış politikasında önemli bir gündem maddesi olmayı sürdürmekle kalmıyor, yerel siyasette de etkili oluyor. Der Spiegel haftalık siyaset dergisinin aktardığına göre, BSW ve SPD, Brandenburg’da koalisyon görüşmelerine başlamadan önce ön bir taslak metin üzerinde anlaştı. Bu metinle birlikte her iki parti de Ukrayna savaşına diplomatik bir çözüm bulmak için daha güçlü çaba gösterilmesi çağrısında bulundu. Söz konusu ortak metnin taslağında, “Ateşkes ve kalıcı barışın sağlanması amacıyla çatışmanın taraflarıyla müzakere ederek Ukrayna savaşına diplomatik bir çözüm bulmak ve Avrupa’daki ilgili gerilimleri azaltmak için çalışma konusunda mutabık kaldık… Bu bağlamda, Alman topraklarına orta menzilli ve hipersonik füzelerin konuşlandırılmasına eleştirel yaklaşıyoruz” ifadeleri kullanıldı. SPD’li Brandenburg Başbakanı Dietmar Woidke’nin verdiği bilgiye göre, iki parti bu konuda alınacak somut önlemlere bu hafta başlaması beklenen koalisyon görüşmeleri sırasında karar verecek. İki parti arasındaki bu metne, CDU’dan ise eleştiri geldi. CDU Brandenburg Meclis Grup Başkanı Jan Redmann, “Ortaya konulan söz konusu metin şunu net bir şekilde göstermiştir ki SPD’nin Brandenburg örgütü, kendilerini Sahra Wagenknecht’e daha hoş göstermek için dış politika yaklaşımlarından uzaklaşmaya hazır” dedi. (28 Ekim)
‘KOALİSYON BU AY DAĞILABİLİR, MART AYINDA SEÇİM OLABİLİR’
Almanya’nın federal siyasetindeki kriz ise çok daha büyük görünüyor. Otomotiv devi Volkswagen’in ülkedeki üç fabrikasını kapatma kararının yankıları sürerken, SPD’li Başbakan Scholz ve FDP’li Maliye Bakanı Lindner’in 29 Ekim Salı günü iki ayrı ekonomi zirvesi düzenlemesi ‘trafik ışığında’ çatlak olduğu yorumlarını beraberinde getirdi. Lindner’in ekonomi politikasında köklü değişimler talep ettiği 18 sayfalık bir metni koalisyon ortaklarına ilettiği haberi de bu çatlak ihtimalini iyiden iyiye güçlendirdi. Başkentin yerel gazetelerinden Berliner Zeitung’da çıkan bir analize göre, bu gerilim kasım ayında koalisyonun sonunu, mart ayında ise erken seçimleri beraberinde getirebilir. Yaşanan son olayları ‘kurtarılması olası görünmeyen sarsılmış bir evlilikten sahnelere’ benzeten Anne-Kattrin Palmer, “Mesaj net: İktidar partileri (bir kez daha!) birlikte bir çözüm bulmak yerine kendilerini amansız rakipler olarak lanse etmeyi tercih ediyor - Herkes herkese karşı… İnsan, bunun sonunun nereye varacağını merak ediyor. Artık sadece bireysel gösteriler mi var? Muhtemelen” değerlendirmesinde bulundu. Koalisyon partileri arasındaki güvensizlik ve hoşnutsuzluğun yeni bir zirve noktasına ulaştığına dikkat çekilen analizde, “Gidişat düşünüldüğünde, trafik ışığı koalisyonu her şeyden önce tek bir şeyi gözler önüne seriyor: Kendi kendisine engel olduğunu…” denildi. Berlin’den kulis bilgileri de paylaşan gazeteci, 2025 bütçe görüşmelerinin kızışmasının beklendiği kasım ayının ortasında koalisyonun sona erebileceğine, erken seçimlerin ise Mart 2025’te yapılabileceğine işaret etti. Koalisyon ortağı üç partinin eyalet seçimlerinde aldığı sonuçlar düşünüldüğünde ise olası bir erken seçim halinde yeniden iktidara gelebilecekleri bir oy almaları pek de olası görünmüyor. (29 Ekim)
ALMANYA’DA POLİS ŞİDDETİ SON 25 YILIN ZİRVESİNDE
Almanya, yerel ve ulusal düzeyde çeşitli siyasi tartışmalarla uğraşadursun, geçtiğimiz hafta basına yansıyan bir raporun sonuçları ülkedeki polis şiddeti konusunda endişe verici bir tabloyu ortaya koydu. Die Welt gazetesinin aktardığına göre, Alman haber ajansı (dpa) polis raporlarını derleyerek hazırladığı analizde, polis memurlarının Ocak 2024’ten bugüne kadar 17 kişiyi ateşli silahlarla vurarak öldürdüğü görüldü. Bu, aynı zamanda Almanya’daki polis memurlarının bir yıl içinde ülke çapında son 25 yıldır olmadığı kadar fazla sayıda kişinin ölümüne yol açtığı anlamına geliyordu. Rapora göre, polis memurları, ölümlü vakaların çoğunda psikolojik bir rahatsızlığı olan ya da halihazırda bunun için tedavi gören kişilerle karşı karşıya gelmişti. Polis tarafından vurularak öldürülen 17 kişinin çoğunun bıçak taşıdığı da iddia edildi. Federal Polis Sendikası (GdP) Başkanı Jochen Kopelke ise polisin sebep olduğu can kayıplarının bu kadar yüksek olmasını savunarak, “Toplumdaki şiddet suçları artış gösterdi” diye konuştu. Bu gelişmenin polis memurlarına yönelik şiddet olaylarında da artışı beraberinde getirdiğinin kriminologlar tarafından bilindiğini söyleyen Kopelke, polis memurlarının bu bağlamda ‘şiddetin tırmandığı operasyon durumlarında sistematik olarak bu saldırıları önlemek’ durumunda kaldığını savundu. (29 Ekim)
‘İRAN, ZAYIF ZAMANLARINDA SERTLİK GÖSTERDİ’
Öte yandan, İsrail’in Gazze ve Lübnan’a saldırıları sürerken, İsrail ve İran’ın ekim ayında 25 gün arayla birbirlerinin topraklarına hava saldırıları düzenlemesi Tel Aviv-Tahran hattında halihazırda yüksek olan gerilimi biraz daha tırmandırdı. İran’ın 2008'de Şiraz kentinde gerçekleşen ve 14 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırıya karıştığı iddiasıyla İran-Almanya vatandaşı Cemşid Şarmehd’i idam etmesi ise Berlin ve Tahran arasında büyük bir gerilim yarattı. Almanya Dışişleri Bakanlığı, bunun üzerine ülkedeki tüm İran konsolosluklarını kapatma kararı alırken, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi bu adımın ülkedeki İranlılara karşı bir yaptırım olduğu değerlendirmesinde bulundu. Gazeteci Susanne Koelbl, Şarmehd’in idamı bağlamında Almanya-İran ilişkilerini ele aldığı makalesinde “İran, zayıf zamanlarında sertlik gösterdi” başlığını kullanarak, “Tahran’daki rejim, Alman-İranlı muhalif Cemşid Şarmehd’in idam cezasını infaz ederek bir örnek teşkil ediyor ve Berlin’deki hükümete açık bir mesaj gönderiyor” ifadelerine yer verdi. İran’daki hapishanelerde tutulan çifte vatandaşların ikiye ayrıldığını söyleyen gazeteci, ilk grubun ‘esir diplomasisi’ için kullanıldığını, ikinci grubun ise İran yönetimi tarafından ‘tehdit’ olarak görüldüğünü, Şarmehd’in de bu ikinci gruba mensup olduğunu anlattı. “Peki, Tahran’daki iktidar Şarmehd’in cezasını neden İsrail’in İran’a hava saldırısından iki gün sonra infaz etti?” diye soran Koelbl, “Bir iç politika uzmanı, ailede büyük bir acıya, Almanya’da ise öfkeye neden olan bu kararı ‘alaycı ve karanlık bir gösteri’ olarak değerlendiriyor” diye yazdı. Gazeteci, analizine şu sözlerle son verdi: “Şarmehd’in idamı, aynı zamanda Berlin’e de bir mesaj. İranlı liderler, Federal Cumhuriyet ile uzun süredir devam eden nispeten iyi ilişkilerin şu anda kendileri için önemli görünmediğini gösteriyor.” (Der Spiegel, 29 Ekim)
ÖZER’İN TUTUKLANMASI İMAMOĞLU’NA GİDEN YOLDA BİR ‘BAŞLANGIÇ’ MI?
Son olarak, İstanbul’da CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasının ardından belediyeye kayyım atanması Almanya basınında da yer buldu. Die Tageszeitung (taz) gazetesinden Wolf Wittenfeld, “Türkiye’de Kürt politikası: İstanbul’da muhalefetin belediye başkanı tutuklandı” başlıklı yazısında, Özer’e ‘PKK üyeliği’ suçlaması yöneltildiğini, bu suçlamanın İstanbul’daki bir ilçe belediye başkanı için de bir ilk olduğunu kaydetti. Özer’in İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na da yakın bir isim olduğunun hatırlatıldığı yazıda, Özer’e yöneltilen suçlamanın ‘arka planında etnik olarak Kürt olmasının yattığı’ ve ‘tutuklanmasının hükümetin ülkedeki Kürt azınlığa karşı karanlık ve belirsiz siyasi saldırısı bağlamında gerçekleştiği’ ifade edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ‘Öcalan’ çıkışı sonrası çarşamba günü yaptığı açıklamada ‘Kürtlere elini uzattığını’ söylediği hatırlatılan yazıda, Erdoğan’ın bu konuşmayı Ahmet Özer’in tutuklandığı gün yaptığına dikkat çekildi. “Özer’in tutuklanması İmamoğlu için bir başlangıç mı?” diye soran Wittenfeld, yazısına şu sözlerle son verdi: “Muhalif televizyon kanalı Halk TV’de bir yorumcu, bunun İstanbul’da yaşanması halinde olasılıkla İmamoğlu’nun görevden alınmasının da başlangıcı olacağını söyledi. İmamoğlu, gelecek seçimlerde Erdoğan’ın en umut verici rakibi olarak görülüyor.” (31 Ekim)