Almanya basınında 'rüşvet' skandalı: AP, inandırıcılığını yitirdi
AP'de rüşvet skandalına yer veren Augsburger Allgemeine gazetesi, parlamentonun inandırıcılığını tümüyle yitirdiğini vurguladı.
Yunus Ülger
ALMANYA - Avrupa Parlamentosu'ndaki (AP) rüşvet skandalı, Almanya ve komşu Avrupa Birliği (AB) ülkeleri basınında geniş haber ve yorumlarla yer aldı. Ortak değerlendirme, rüşvet skandalının sadece AP için değil, AB için de 'büyük bir felaket' olduğu yönünde. Ayrıca, kendisini insan hakları ve hukuk devletinin koruyucusu olarak nitelendiren AP'de bu boyutta bir skandalın meydana gelmiş olması nedeniyle, parlamentonun bu alanda inandırıcılığını kaybettiği belirtildi. Büyük bir güç merkezine dönüşen AB'nin başkenti Brüksel'de böyle bir skandalının yaşanmasının 'çok şaşırtıcı olmadığı' da savunuldu.
'AB KUŞKUCULARININ EKMEĞİNE YAĞ SÜRDÜ'
Frankfurter Rundschau gazetesi, rüşvet skandalının AB'de yol açtığı 'imaj hasarını onarmanın çok zor olacağını' yazdı. Gazete, çoğu Avrupalının gözünde AB kurumlarının iltimas ve lobicilikle ilişkilendirildiğini belirterek, rüşvet skandalının 'bunları haklı çıkarıp ekmeklerine yağ sürdüğünü' savundu. Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesi, skandalın sadece AB için değil demokrasi için 'bir felaket olduğu' yorumunu yaptı. Skandalın, AB'nin aç gözlü politikacılar ve halktan uzak demokrasiden oluşan ve kendine hizmet eden bir yapı olduğu önyargısını kanıtladığını yazdı.
'AP KENDİNİ İNSAN HAKLARI VE HUKUK DEVLETİ BEKÇİSİ OLARAK GÖRÜYORDU'
Augsburger Allgemeine gazetesi de yolsuzluk skandalının AB için büyük 'bir felaket olduğunu' belirtti. Gazetede, AP'nin kendini insan hakları ve hukuk devletinin bekçisi olarak gördüğü hatırlatılarak, “Şimdi kendisi yolsuzluğa bulaşarak en keskin silahını köreltti” değerlendirmesini yapıldı. Gazete, AP'nin kendi evinde toplu rüşvet ve para yıkama sebebiyle savunduğu değerlerde inandırıcılığını tümüyle yitirdiğini vurguladı.
Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) ise, skandal karşısında sarsılmanın değil, bu olayın nasıl aydınlatılacağının önemli olduğunu belirtti. AB kurumlarının şeffaflık alanında açıklarını kapatması gerektiği aktarıldı. Bunun, rüşveti tümüyle önleyemeyeceğini belirtilerek, bundan sonra AB'nin imajını düzeltmesinin çok zor olacağı vurgulandı.
'VİKTOR ORBAN AB'NİN HALİNE GÜLÜYOR'
Brüksel'de yayımlanan DE STANDAARD, Katar'ın Dünya Kupası'nı düzenlemek hiç bir şeyden çekinmediğini hatırlatarak, AP milletvekillerine rüşvet vermeyi göze almasını, 'edep sınırını aşmak' olarak niteledi. Aynı biçimde rüşvet alanlar da 'edep sınırını aşanlar' olarak nitelendirildi. Skandalın, kuralları ve değerleri korumakla görevli olanların da rüşvetten uzak duramayacağını gösterdiğini belirtti. Gazete, AB'nin rüşvet ve yolsuzlukla suçladığı Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın, AB'nin 'haline güldüğünü' de yazdı. “Rüşvet her yerde” başlığı atan Wiener Zeitung, tepki açıklamalarından çok Brüksel kurumlarının olayı aydınlatmak için ne yapacağının önemli olduğunu yazdı. AB iktidarının yoğunlaştığı Brüksel'de böyle bir skandalın 'şaşırtıcı olmadığını' belirten gazete, olayın aydınlatılması ve karışanlara gerekli yaptırımların uygulanmasını istedi.
Hükümet dışı yolsuzlukla mücadele kuruluşu Lobbycontrol'dan Timo Lange, AB kurumları için bağımsız denetleme kuruluşları gerektiğini söyledi. AB'nin yolsuzlukla mücadele yasalarının yeterli olduğunu, ancak bunların uygulanmasında ve denetiminde eksiklikler olduğunu belirten Lange, “Brüksel'de rüşvet karşıtı bir kültür oluşmadı” görüşünü savundu.