'Almanya, siyasal İslam'a destek veriyor'
İslam eleştirmeni ve siyaset bilimci Hamed Abdel-Samad, Alman İslam Konferansı'ndan çekildiğini Facebook sayfasından sert bir dille duyurdu. Samed’in eleştirileri doğru ise Almanya DİTİB ve buna benzer derneklere verdiği paralarla siyasal İslam'ı bizzat kendisi desteklemiş oluyor.
KÖLN - Almanya’da ülkücülerin dernek ve faaliyetlerinin yasaklanması tartışılmaya devam ediyor. Muhalefet partilerinin Ülkücü Hareket'in yasaklanması talebine hükümet partilerinden de destek geldi. Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ve SPD konuyu meclise taşıyacaklar. 19 Kasım'da konunun Federal Meclis’te tartışılması bekleniyor. Bir taraftan radikal milliyetçiliği ve radikal dinciliği destekledikleri için ülkücü hareketi yasaklamaya çalışan Almanya bir taraftan da radikalleşmenin başka bir parçası olan DİTİB’in faaliyetlerine destek vermeye devam ediyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel geçtiğimiz pazartesi günü Avusturya, Hollanda ve Fransa ile 'Avrupa'da İslamcı terörün engellenmesi' konusunda fikir alışverişinde bulunmuş camilerde radikalleşmenin engellenmesi için AB üyesi ülkelerdeki imamların eğitiminin önemli olduğunu belirtmişti.
Fakat Alman İslam Konferansı’ndan çıkan sonuç pek de Merkel’in Macron ve diğer Avrupa ülkesi liderlerine dediği gibi olmadı. Hatta ortaya Alman hükümetinin açıklaması gereken iddialar ortaya atıldı.
Almanya 15 yıldır Alman İslam Konferansı adı altında derneklerle ve farklı görüşten isimlerle kurumsallaşmış bir diyalog yürütüyor. Konferans, uzun bir aradan sonra geçtiğimiz hafta yeniden toplandı.
İslam Konferansı’nın bir üyesi olan İslam eleştirmeni ve siyaset bilimci Hamed Abdel-Samad, Alman İslam Konferansı'ndan çekildiğini Facebook sayfasından sert bir dille duyurdu. Abdel-Samad, Hükümet yetkililerinin gerçekten eleştirel sesler duymak istemediklerini fark ettiğini, kamuoyuna konferansa tüm seslerin orada olduğunu göstermek için davet edildiklerini ama gerçek olanın Alman devletinin tavrının siyasal İslamın temsilcilerinden yana olduğunu belirtti Abdel-Samad, eleştirel seslerden gelen tüm uyarı ve önerilerin görmezden gelindiğini de vurguladı.
Abdel-Samad’ın paylaşımına göre toplantıdaki DİTİB temsilcileri, Almanya'daki ilahiyat üniversitelerinden mezun olan kişilere camilerde görev vermeyeceklerini çünkü bu mezunların kendi standartlarını karşılamadığını söyledi. Alman temsilciler ise bu talebe karşı çıkmak şöyle dursun DİTİP ve diğer derneklerin kendi imamlarını yetiştirmelerine destek verdi.
Samad için DİTİB standartları malum: Ankara’ya ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bağlılık ve Türk milliyetçiliği. Aslında Samed’in yönelttiği eleştiriler doğru ise Almanya DİTİB ve buna benzer derneklere verdiği paralarla siyasal İslam'ı bizzat kendisi desteklemiş oluyor.
MERKEL VE MACRON ARASINDA İSLAM ELEŞTİRİSİNDE FARK VAR
3 Kasım’da, Berlin'de Suriyeli bir Youtuber olan Fayez Kanfash sembolik olarak Emmanuel Macron gibi giyinen ama saçlarında kadın peruğu olan birini cadde ortasında elleri iple bağlanmış şekilde yürütmüş ve bu sırada da Arapça hakaretlerle aşağılayıp tükürmüştü. Yoldan geçen kimse müdahale etmediği gibi yanından geçen gençler kendiliğinden "Allahu ekber!" diye bağırarak destek vermişlerdi.
Basında çıkan haberlere göre Fayez Kanfash, 2016’da Suriye’deki savaş nedeniyle Şam’dan kaçarak Almanya’ya gelmiş. Berlin’in ortasında Macron’u aşağılayarak eylem yapmasının sebebi ise Macron’un İslam'ın bir "kriz" içinde olduğunu söylemiş olması. Kanfash’a göre Macron, İslam’ı aşağıladığı için aşağılanmayı hak ediyor.
Merkel, Müslüman ülkelerle radikal İslamcılara karşı mücadele konusunun görüşülmesini destekliyor, sakin tavrıyla gerçek ve kati bir cümle kurmaktan imtina ediyor.
‘MERKEL TÜRK İSLAMCI-EMPERYALİST REJİMİN NESNEL MÜTTEFİKİDİR’
Türkiye’nin şu anda geldiği politik durumu eleştirenler, Erdoğan’ın hem İslamcı hem de emperyalist bir projenin taşıyıcısı olduğu görüşünü savunanlar, Merkel’in sergilediği yumuşak tavır nedeniyle direkt Erdoğan yönetimini desteklediğini savunuyorlar. Türkiye’nin askeri gücüne dayanarak yürüttüğü dış politikasına, Doğu Akdeniz’deki zıtlaşmayı arttırmasına karşı Almanya'nın tutumu belirsizliğin ötesinde seyrediyor. Son yaşanılan Ermenistan-Azerbaycan savaşında Türkiye’nin Suriye’deki cihatçı gruplardan paralı milisleri Dağlık Karabağ’a Azerbaycan’a destek için göndermesine Almanya’dan sert bir tepki gelmemesi bu eleştirileri güçlendiriyor. Merkel açıkça Türkiye ile karşı karşıya gelmemeye çalışıyor ve AB'nin geri kalanıyla birlikte Erdoğan yönetimindeki Türkiye’yi kınamayı reddediyor. AB’den Türkiye'ye karşı yaptırımların çıkmasını engelliyor. Almanya’nın bu tutumu başta Fransa olmak üzere Erdoğan yönetimindeki Türkiye ile sorun yaşayan başka AB ülkeleri tarafından gittikçe sertleşen bir biçimde eleştiriliyor. Fransız tarihçi ve yazar Olivier Delorme politik-analiz web sitesi frontpopulaire’de yer alan röportajında Merkel için ‘’Türk İslamcı-emperyalist rejiminin nesnel müttefikidir" dedi.
AB, Almanya öncülüğünde Erdoğan ve hükümetine finansal desteği sürdürmeye devam ederken Erdoğan’a karşı tavır AB’den daha çok Orta Doğu ülkelerinden geliyor. Sisi yönetimindeki Mısır, Yunanistan ile Akdeniz’de yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması imzaladı. Suudi Arabistan, Türkiye'nin Sünni dünyaya liderlik etme iddiasına öfkelendiği için Türk ürünlerini boykot ediyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Girit'e savaş uçakları gönderdi, Türkiye’nin sert tepki gösterdiği İsrail’le normalleşme anlaşması imzaladı. Yunanistan ve Kıbrıs Avrupa Birliği'nden çok İsrail, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden destek alıyor.
ABD'li yetkililer bile Atina'ya yaptıkları ziyaretlerde Yunan-Amerikan ilişkilerinin mükemmelliğini ve Yunanistan'ın bölgesel istikrardaki temel rolünü onayladılar. ABD’de hem Cumhuriyetçilerden hem Demokratlardan etkili senatörler, Rusya’dan alınan S-400 savunma sistemi nedeniyle Türkiye'ye yaptırım çağrısında bulunuyorlar.
Türkiye’ye koşulsuz ve açıktan tek ve en önemli destek Almanya’dan geliyor. Almanya Ülkücü Hareketi yasaklasa bile birçok AB ülkesi için Erdoğan’ın hayallerine destek veren ülke olarak çoktan damgalandı.