Altan Öymen: AK Parti kendisine yapılan yanlışı şimdi kendi yapıyor
Altan Öymen, Altılı Masa'nın cumhurbaşkanı adayı ve HDP'nin kapatma davası hakkında açıklamalarda bulundu. Öymen, muhalefetin iktidara gelirse ilk iş olarak anayasayı değiştirmesi gerektiğini söyledi.
DUVAR - CHP eski Genel Başkanı, gazeteci ve yazar Altan Öymen, Atahan Ünal’la birlikte hazırladıkları nehir söyleşi kitabı ‘Kuşaklar Arası'nı Gazete Duvar'a anlattı. Siyaset hayatını, gazeteciliği, Türkiye'nin sorunlarını ve seçim dönemine giren partileri değerlendiren Öymen, güncel siyaseti de yorumladı.
ÖYMEN: ALTILI MASA'NIN KIYMETİNİ BİLMEK LAZIM
Altılı Masa'dan HDP'ye açılan kapatma davasına uzanan birçok konuyu değerlendiren Öymen, "Altılı Masa'nın kıymetini bilmek lazım" dedi. Öymen'in Gazete Duvar'a verdiği mülakattan bir bölüm şöyle:
"Altılı Masa'nın kıymetini bilmek lazım. Altılı Masa Türkiye'de partilerarası ittifakın bir örneği.
2015 seçiminde koalisyon ihtimali vardı hatırlıyor musunuz? Haziran seçimlerinde aslında muhalefet partileri kazandı, yüzde 60 civarında oyları oldu. İktidar partisi AKP'nin ise yüzde 40 civarı.
(...) Kendi aralarında bir koalisyon kurmaları gerekirdi. Bunu yapamadılar, biri ya da ikisi yapabilirdi bunu. Koalisyon müzakereleri dönemi başladı. Hatta Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi bu görüşmeleri yaptı. Fakat Adalet ve Kalkınma Partisi tarafı, 'bu görüşmeler sonuca bağlansın, hükümet kurulsun' diye değil, hükümet kurulmasın diye politika yürüttüler. Sonuçta da, zaten daha o süreç bitmeden karar verdi yukarısı: 'Bu seçimleri iptal edeceğim.' Çünkü cumhurbaşkanına öyle bir yetki verilmişti daha önceki dönemde. Seçim iptal edildi. Bir kere anayasaya aykırı olarak iptal edildi ama büyük bir fırsat kaçtı.
Çünkü o zaman Milliyetçi Hareket Partisi de seçimden önce Adalet ve Kalkınma Partisi'ni eleştiriyordu. Sonrasında onu değiştirdi, desteklemeye başladı.
Niye oldu bu? İşte o 'koalisyon kötüdür' ve adı üstünde 'tek adam iyidir' diye. Sonradan da anayasayla bu hale geldik. 'Koalisyon başarısız olur kabustur mabustur' sözlerinin aslı astarı yok. Dünyanın birçok ülkesinde koalisyon var. 'Niye koalisyon yaptık' diye ağlaştıkları falan yok. Tam tersine işler hiç fena gitmiyor."
'ADAYA KENDİ ARALARINDA KARAR VERMELERİ LAZIM'
Altılı Masa'nın olası adayıyla ilgili konuşan Öymen, "Kendi aralarında karar vermeleri lazım. Ama partilerin aldıkları oylar esas tutulursa birinci parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Kaldı ki, bu Altılı Masa'nın oluşumunda da çok rolü olmuştur. CHP tabuları aşmış ve partilerarası ilişkileri kurmaya başlamıştır.
Daha iyisi var mı yok mu diye konuşulabilir. Ama normal olan tabii, birinci partinin adayıdır. Ama bir şey daha var: Seçim sonunda oluşacak iktidarın ilk görevlerinden biri anayasayı değiştirmek. Bugün gelinmiş olan demokrasi dışı düzeni ortadan kaldırıp, yeniden normal bir demokrasi kurmaktır. Bunun için çalışmalarını da yapıyorlar, yeni bir anayasa metni hazırladılar. Böyle bizdeki gibi bir demokratik model yok zaten demokratik ülkelerde. 'Tek adam rejimi', zaten ona konulan vasıf öyle, takılan sıfat 'tek adam rejimi'. Böyle bir şey yok. Demokrasi çok adam rejimidir. Çok çok adam. Bunun içinde bakanları var, hükümetleri var vs... Başkanlık sistemi dedikleri şey de tek adam rejimi falan değil tabii. Başkanın yetkileri belirli ölçüde sınırlıdır, tek başına büyükelçi bile tayin edemez senatonun tasdiki olmadan."
'TEK ADAM SİSTEMİNDE GARİPLİK OLUŞTU'
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yüzde 50+1 söylemi, bizi anket sonuçlarına yönlendiriyor. Altılı Masa'nın yanı sıra bir de sol sosyalist partilerin kurduğu Özgürlük ve Emek İttifak var. Son günlerde çok konuşuluyor, HDP kendi adayını çıkarabilecek olduğunu söyledi. HDP'nin aday çıkarması sizce Altılı Masa'yı etkileyecek mi? Seçimin kaderine dair nasıl bir etkisi olur?" sorusunu yanıtlayan Öymen şunları aktardı:
"Bu sistemlerde birinci turda netice alınamaması ve ikinci tura gidilmesi esas bu sistemlerde. Fakat bizde bu şimdiye kadar uygulanmadığı için ve birinci turda yüzde 50'yi aştığı için öyle görünüyor. 'HDP girme hakkını kullansın mı kullanmasın mı?' diye düşünülürse, o zaman öteki partilerin bunu onun kendisine sormaları lazım.
Bir de birkaç başka gariplik oluştu bu tek adam sisteminde. HDP sanki anormal bir partiymiş gibi telakki ediliyor ve hükümet tarafından itham ediliyor, 'teröristlerle ilişkisi var' deniyor. Halbuki onlarla görüşmeyi rahat rahat yıllarca yapan iktidardı. Eğer böyle bir tehlikesi varsa niye yapıyorsun? Böyle bir tehlikenin de olduğunun ispatı lazım. Bu da mahkemede olur. Partilere "Bu teröristlerle işbirliği yapıyor" demekle iş bitmez. Mahkeme de Anayasa Mahkemesi'dir. Anayasa Mahkemesi kurulur ve davaya bakar. Tabii onun da kendilerine güvenilir hakimlerden oluşan bir mahkeme olması lazım. O da ayrı bir şey. Onları da cumhurbaşkanı seçiyor yahut fiilen seçtiklerinin hepsini etkisi altına alma imkanı var.
'İÇİŞLERİ BAKANI'NIN TERÖRİST İLAN ETMESİ GÖRÜLMÜŞ ŞEY DEĞİL'
Ama orada da bir netice yok. İçişleri Bakanı ilan ediyor "bunlar terörist" diye. Bu görülmüş şey değil. Belediye başkanlıklarını kazanmışlar, kayyuma alıyorlar. O kayyumları da kendi taraflarından birileri olarak getiriyorlar. Seçimin önemini, seçime saygı gösterilmesi gereğini hiç dikkate almadan birtakım şeyler devam edip gidiyor.
Şimdi sıra geldi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına. Arka arkaya davalar açıyorlar, hiç mantıklı tarafı olmayan davalar... Ama bunun sonucunda İmamoğlu'nu siyasetten uzaklaştırmak istiyorlar. Böyle bir şey görülmüş şey değil. Görülür gibi olduğu zaman, başlangıçta Refah Partisi falan kapatıldı. Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında dava açıldı;, kapatma davası. Herkes 'Böyle şey olur mu, kapatılmasın' dedi. Bütün yazarlar çizerler, ben de dahil, herkes buna itiraz etti ve sonuçta para cezası gibi bir şeyle kapatıldı.
Adalet ve Kalkınma Partisi kendisine yönelik olarak yapılmış olan bir haksızlığı, 'kapatılsın' diye girişilmiş olan bir süreci şimdi başkalarına uyguluyor. Kendisi, bizzat sayın cumhurbaşkanı, 'şiir okudun okumadın' falan derken, milletvekili bile olamaz hale gelmişken, muhalefetin, Cumhuriyet Halk Partisi'nin gösterdiği sağduyuyla, milletvekili seçildi anayasa değişikliği ile. Sonra bunun yanlış olduğu ilan edildi onun da katkısıyla. Şimdi aynı yanlış muhalefetin insanlarına yapılsın diye bir tavır içinde kalıyor, bu da garip bir şey."