YAZARLAR

Altılı Masa'nın evrimi

Yorumcuların büyük çoğunluğu Altılı Masa’yı yeterince hızlı davranmamakla eleştiriyor ama aslında sadece dört aylık bir süreç sonunda, birbirine benzemedikleri için iktidar kanadının müstehzi ifadelerine muhatap olan farklı partiler, önemli konularda anlayış birliğine sahip de facto bir ittifak yapısına ulaşmış oldu.

Geçtiğimiz Pazar günü Ankaralı habercilerin yine Altılı Masa mesaisi vardı. Bundan önceki bütün toplantılar akşam saatlerinde başlamışken, habercilerden gelen önerileri dikkate alan liderler bu kez öğleden sonra bir araya geldiler. Böylece ilk buluşmanın gerçekleştirildiği Şubat ayından bu yana beşinci toplantı yapılmış oldu.

Ülke gündeminde önemli bir yer işgal etmenin yanı sıra, siyasi dengelerde de üstünlüğü eline geçirmiş bulunan Altılı Masa’nın aslında pek de uzun bir geçmişi yok. “Altılı Masa” ifadesinin siyaset literatürümüze eklenmesi bile bundan birkaç ay önce gerçekleşti. Buna rağmen masa bileşenleri önemli adımlar atarak, kısa bir süre içinde yeni bir iktidar alternatifi oluşturmayı başarabildi. Dolayısıyla hem çok renkli yapısı hem de şu zamana kadar gösterdiği performansı ile siyasi hayatımızın en önemli girişimlerinden biri olma pozisyonunu çoktan hak etti.

2019 yılında yapılan yerel seçimlerde bazı önemli metropollerde iktidara karşı birleşen muhalefet partilerinin elde ettikleri başarıyı gördükten sonra, genel seçimlerde de iş birliği yapmaları için muhalif kamuoyu bu partiler üzerinde büyük bir baskı kurdu. Son birkaç yıldır söz konusu seçmenlerin yüzde 75’inden fazlası muhalefet partilerinin birlikte hareket etmesini istiyor. Ancak, Altılı Masa’nın doğuşunu sağlayan yegâne faktör bu kamuoyu baskısı değil hiç şüphesiz ki.

CHP, İYİ Parti, DEVA, Gelecek Partisi, SAADET ve DP’nin birbirinden bağımsız olarak yönetim sistemimizin “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”e dönüşmesini istediklerini açıklamaları, hatta bu partilerin bir kısmının hazırladıkları parlamenter sistem modelini topluma sunması Altılı Masa sürecini hem tetikledi hem de kolaylaştırdı.

Altı partinin temsilcileri ilk kez Ekim 2021’de TBMM'de bir araya gelerek güçlendirilmiş parlamenter sistem modeliyle ilgili ortak metin hazırlama çalışmalarına başladı. Liderler seviyesindeki ilk toplantı ise Şubat 2022’de gerçekleşti. Dolayısıyla altı muhalefet partisinin birlikteliği aslında henüz bir yılı bile doldurmadı. Ama bu süre içerisinde başta da belirttiğimiz gibi hem aralarındaki iş birliğini kurumsallaştırdılar hem de seçmen desteği açısından rakip ittifaka karşı üstünlük elde ettiler.

Aylarca “acaba liderler bir araya gelebilecekler mi?” diye tartışılırken, birbirinden çok farklı niteliklere sahip ve iktidar kanadı tarafından “beş benzemez” şeklinde tahfif edilen bu partiler kısa bir süre içerisinde bu kadar mesafe almayı acaba nasıl başarabildi?

Sorunun yanıtı partiler arasındaki iş birliği sürecinin geçirdiği evrimde yatıyor. Her bir liderler buluşmasında iş birliği alanının kapsamı genişletilerek toplamda dört ay içerisinde “de facto ittifak”a dönüşmesi sağlandı. Toplantı bazında yaşanan bu evrimi kısaca özetleyelim:

BİRİNCİ TOPLANTI: ANAYASAL REFORM GİRİŞİMİ

Altı muhalefet partisini bir araya getiren ortak amaç bir anayasal reform gerçekleştirmekti. Bu dönemde, kamuoyunda beklentiler olsa bile, partiler henüz bir ittifak çatısı altında bütünleşmeyi, ortak bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmayı ve ülkeyi birlikte yönetmeyi dillendirmiyorlardı. Hatta SAADET, DEVA ve Gelecek Partisi sözcüleri kendilerine Millet İttifakı’na katılıp katılmayacakları her sorulduğunda bunu seçim zamanı düşüneceklerini net bir dille ifade ediyorlardı. Dolayısıyla iş birliğinin kapsamı seçimden sonra yeterli sandalyeye ulaşılırsa bir anayasa reformu yapmak ortak hedefi ile sınırlıydı.

İKİNCİ TOPLANTI: İŞ BİRLİĞİNİN ALANI GENİŞLİYOR

Hazırladıkları ortak parlamenter sistem çalışmasını 28 Şubat günü görkemli bir törenle topluma açıklayan altı lider, Mart sonunda gerçekleşen toplantı öncesinde anayasal reform vizyonunu hayata geçirebilmek için aralarındaki iş birliğini derinleştirmeleri gerektiğini hissettiler. Öncelikle parlamenter sisteme geçiş süreci için bir yol haritasına ihtiyaç vardı. Aynı zamanda seçimin güvenliği ile ilgili kaygılar da giderek yükseliyordu. Eğer seçim güvenliği sağlanamazsa, anayasal reform gerçekleştirecek bir parlamento çoğunluğuna da ulaşılamazdı.

Bu saiklerle ikinci toplantıda parlamenter sisteme geçişin yol haritası ve seçim güvenliğinin sağlanması konularında iki komisyon kurulması kararlaştırıldı.

ÜÇÜNCÜ TOPLANTI: İTTİFAKIN AYAK SESLERİ

Muhalefet partilerinin bir ittifak çatısı altında birleşebileceklerini öngören iktidar ortakları, muhalefete avantaj getirecek mevcut düzenlemeleri ortadan kaldıran yeni seçim kanununu Mart sonunda Meclis’ten büyük bir hızla geçirdi. Yeni yasanın ittifakları anlamsız hale getireceği yönünde çok sayıda yorum yapılırken, muhalefet liderleri aralarındaki iş birliğini daha da pekiştirmeye karar verdi. Nisan ayında DEVA’nın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda Altılı Masa’nın kısa tarihindeki en önemli hamleler hayata geçirildi.

Bu toplantıda alınan ilk önemli karar siyasi ahlak yasası, ekonomik ve sosyal konseye işlerlik kazandırılması ile ilgili düzenlemeler, Merkez Bankası bağımsızlığının teminat altına alınması, uzun vadeli strateji ve planlamadan sorumlu bir kurumsal yapının oluşturulması konularında yasal hazırlık yapılması amacıyla Kurumsal Reformlar Komisyonu’nun kurulması oldu. Böylece o ana kadar anayasal reform amacıyla sürdürülen iş birliği ilk kez olarak yürütmenin görev alanına giren konulara el atmış oluyordu. Aslında verilen mesaj açıktı: ülkeyi birlikte yöneteceğiz!

İkinci karar bu mesajı daha da pekiştiriyordu. O zamana kadar ortak cumhurbaşkanı adayı çıkarmak fikri sadece bir niyetten ibaretken, üçüncü toplantıda liderler bu konuda yaptıkları ortak açıklama ile Altılı Masa’nın ortak cumhurbaşkanı adayı göstereceğini topluma deklare etti. Bu aynı zamanda bir taahhüt anlamına da geliyordu: “Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda liderler olarak birçok kez vurguladığımız gibi uzlaşmacı, özgürlükçü, demokratik değerleri içselleştirmiş, milletimizin tamamını kucaklayan, siyasi ahlak ilkelerini benimseyen, liyakat sahibi bir aday belirleyeceğiz.”

DÖRDÜNCÜ TOPLANTI: DE FACTO İTTİFAK

Mayıs sonunda gerçekleşen dördüncü toplantıda Altılı Masa “Temel İlkeler ve Hedefler” adı altında aslında ittifak protokolü içeriğine sahip bir metni, her zaman medyaya servis edilen basın bültenine ilaveten topluma duyurdu. Böylece Altılı Masa ortak ilkeler ve hedefler üzerinde uzlaşmış bir politik aktöre dönüşmüş oldu.

Öte yandan “kapsamlı” bir göç politikası geliştirilmesi amacıyla yeni bir komisyon daha kurulması kararlaştırıldı.

Ayrıca o güne kadar yapılmadığı ölçüde güncel siyasi gelişmeler ve tartışmalarla ilgili altı partinin düşünceleri de dile getirildi. Kur Korumalı Mevduat (KKM) Sistemi, NATO üyeliğine baş vuran İsveç ve Finlandiya’ya yönelik tutumlar, Yunanistan’la Doğu Akdeniz ve Ege’de yaşanan sorunlar ve MGK toplantısı sonrasında gündeme gelen muhtemel sınır ötesi operasyon (Suriye) konularında Altılı Masa’nın ortak kanaatleri topluma duyuruldu.

BEŞİNCİ TOPLANTI: POLİTİK TERCİHLER SOMUTLAŞIYOR

Geçtiğimiz hafta sonu yapılan beşinci toplantıdan sonra açıklanan metin bugüne kadarkilerden çok belirgin bir biçimde ayrıştı. Şu ana kadar gerçekleştirilen ilk dört toplantıda daha çok ortak çalışma yapılacak alanlar topluma duyurulurken, dördüncü toplantıda başlayan güncel siyasi konular hakkındaki ortak tutumları ifade etme politikası iyice belirgin hale getirildi. Açıklanan metnin neredeyse tamamı ülke sorunları ile ilgili değerlendirmelerden oluşuyor. Liderler, “milletimizin gündemindeki sıkıntıları ve o sıkıntıları çözmek üzere atılacak yeni adımları ele aldık” diyerek artık birlikte iktidara hazırlandıklarını net bir biçimde ifade ettiler.

Ayrıca metnin sonunda uzun bir bölüm halinde güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin seçmeni ilgilendiren somut sonuçları üzerinde duruluyor.

GERİYE NE KALDI?

Yorumcuların büyük çoğunluğu Altılı Masa’yı yeterince hızlı davranmamakla eleştiriyor ama aslında sadece dört aylık bir süreç sonunda, birbirine benzemedikleri için iktidar kanadının müstehzi ifadelerine muhatap olan farklı partiler, önemli konularda anlayış birliğine sahip de facto bir ittifak yapısına ulaşmış oldu. Geriye seçim takviminde bu durumun resmiyet kazanması kaldı. Ama o güne kadar Altılı Masa’yı yoğun bir mesai bekliyor. Ortak seçim beyannamesi hazırlanması, Temel Karamollaoğlu’nun bahsettiği “seçim öncesi koalisyon” müzakereleri ilk anda akla gelenler.


İbrahim Uslu Kimdir?

Dr. İbrahim Uslu, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü'nde tamamladı. Yüksek lisansını yine aynı üniversitede Sosyal Politika alanında yaptı. Doktora aşamasında Cornell Üniversitesi’nde doktora seminerlerine devam etti. Fakat daha sonra Türkiye’ye dönerek İstanbul Üniversitesi’nde Sosyal Politika anabilim dalında doktora eğitimini tamamladı. İş yaşamına 1988 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde başladı ve 2002 yılına kadar bu fakültede Araştırma Görevlisi ve Öğretim Üyesi olarak çalıştıktan sonra akademiden ayrıldı ve iş yaşamına atıldı. 2002-2004 yılları arasında iletişim danışmanlığı, 2004-2019 arasında ise ANAR Araştırma’nın ortağı ve genel müdürü olarak görev yaptı. Bu süreç boyunca çeşitli ulusal ve uluslararası kuruluşlarla araştırma/strateji geliştirme konularında birlikte çalıştı. Aynı zamanda 15 yıl boyunca AK Parti’nin kurumsal araştırma şirketi ve Strateji Grubu üyesi olarak hizmet sundu. 2019’un Ağustos ayında şirketteki hisselerini devrederek, araştırma alanından ayrıldı. Halen 2015 yılından beri hizmet veren kendine ait bir siyasal danışmanlık şirketinde iş yaşamına devam ediyor. 2020 yılının sonlarından itibaren de CHP’ye iletişim ve strateji konularında danışmanlık hizmeti sunuyor.