Altın rengi taşların anlattığı hikaye: Van Kalesi
Binlerce yıllık hikayeleri içinde saklayan Van Kalesi, taş surları arasında gizlediği sırlarla yüzyıllardır ayakta duruyor. Güneşi uğurlarken altın sarısına bürünen taşları, dile gelse de konuşsa…
VAN - Evliya Çelebi, Van Kalesi için, “Sahranın ortasında yükünü yükleyip çökmüş bir deve gibi, arkası gökyüzüne çıkmış türlü türlü mavi, kızıl ve bukalemun nakşı ibret verici kayadır. Bu kaya çökmüş deve gibi olduğundan başı doğu tarafa bakar Kesikkaya adıyla bilinir, deveboynu da derler. Gerçekten deveboynu gibi eğri kayadır” demiş vaktizamanında.
Ünlü seyyah doğru demiştir. Gerçekten de öyledir. Van Gölü’nün kıyısında, düzlük bir alanın ortasında, devasa kaya kütlelerinin üzerine inşa edilen Van Kalesi’ne, şöyle uzaktan durup gözlerinizi hafifçe kısarak baktığınızda, yüzünü doğuya, arkasını göle dönerek oturan, endamı yerinde bir deve görebilirsiniz.
Ancak Van Kalesi, sadece bu yönüyle değil birçok yönüyle de dikkat çekicidir. Bir zamanların en güçlü medeniyetlerinden biri olan Urartular’ın başkentidir Van. O dönemki ismi ile Tuşba… Başkentin merkezi ve Urartu’nun fethedilemez kalesi, birçok gizemi ve derinliği de içinde barındırır.
Heybeti, diğer hiçbir kaleye benzemez. 80 metre yüksekliği, 120 metre genişliği ve 1800 metre uzunluğu olan bu devasa kale, MÖ 9. Yüzyılda Urartu Kralı Lutipri’nin oğlu Sarduri tarafından MÖ 840-825 yılları arasında inşa edilmiştir.