Altındağ’da Suriyelilere saldırı: Bize gidin diyorlar, nereye gidelim?

Altındağ’daki kavganın ardından toplanan bir grup, Suriyeli sığınmacıların ev ve işyerlerini tahrip etti. Saldırıya maruz kalanlar yaşadıklarını anlattı: “Bize ‘gidin’ diyorlar. Nereye gidelim?"

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Ankara’nın Altındağ ilçesi Battalgazi Mahallesi’nde yaşanan kavgada 18 yaşındaki Emirhan Yalçın’ın öldürülmesinin ardından Suriyelilerin ev ve işyerlerine yönelik saldırı büyük korkuya neden oldu. Polisin aldığı tedbirlerin yetersiz kaldığı mahallede çok sayıda Suriyelinin işyeri tahrip edildi, evleri taşlandı, eşyaları yakıldı. 

Büyük korku ve paniğe neden olan gecenin ardından gittiğimiz mahallede bu kez her köşe başında bekleyen polisle karşılaştık. Camları kırılmış, kepenkleri sökülmüş Suriyelilere ait ev ve işyerleri arasında dolaşırken evlerindeki perdelerin ardından endişe ve korku dolu bakışlarla bizleri izleyen insanları gördük. 



‘EVİMİZE TAŞ ATTILAR’

Birçok ev ve işyerinde Türk bayrağı asılı olan mahallede, Suriyelilerin “korkudan” dışarıya çıkamadığı ifade ediliyor. Markette rastladığımız bazı Suriyelilerin paket paket makarna satın alması gözümüze takılıyor. “Evden uzun süre çıkmamak için mi bu kadar çok makarna satın aldınız” diye sorduğumuzda “He kurban, ne olacağı belli mi” yanıtını alıyoruz. 

Bavullarıyla evlerini terk eden Suriyeli sığınmacılara mahallenin hemen her sokağında rastlanabiliyor. Mahalleye adım atar atmaz konuştuğumuz Suriyeli çocuklara dün gece ne yaşandığını sorduğumuzda, “Evimize taş attılar. Korktuk. Camdan bakıyorduk eve taş attılar. Arabaları ters çevirdiler, yaktılar” yanıtını alıyoruz.

‘NE YAPACAĞIMIZI BİLMİYORUZ’

Sabaha kadar uyumadıklarını ve korkuyla çocuklarını sakinleştirmeye çalıştıklarını belirten, yedi yıldır Türkiye’de yaşayan Hüseyin ve Ahmet kardeşlerle konuşuyoruz. Çocuklarının çok ağladığını, evlerine taş atıldığını anlatan kardeşler, “Üç senedir böyle olaylar oluyor ama dünkü çok korkunçtu. Çocuklar çok ağladılar. Biz fazla muhatap olmuyoruz. Ne yapacağımızı da bilmiyoruz, evden nasıl çıkacağım, ekmek nasıl alacağım onu düşünüyorum” ifadelerini kullanıyor.  

'800 POLİS GÖREV YAPTI'

Hüseyin ve Ahmet ile konuşmamızın ardından yanımıza mahallede devriye gezen iki polis memuru geliyor. Dün gece yaşanan olayların “dışarıdan gelen insanlar” tarafından yapıldığını söyleyen polis memurları çok kişiyi gözaltına aldıklarını belirtiyor ve 800 polisin mahallede görev yaptığı bilgisini paylaşıyor. Akşam saatlerinde işten çıkanların yeniden olayları başlatabileceğini ifade eden polis memurları, “Tutup da mala zarar verilirken izleyecek değiliz. Yaşananlar bizim de hoşumuza gitmiyor. Gündüz sakin ama akşam yoğunlaşıyor. Bu tepkinin devam etmesini bekliyoruz. Bu bir günlük olay değil onu biliyoruz” diyor. 

‘BURADA YAŞADIKLARIMIZ SURİYE’DEKİLERLE AYNIYDI’

Cam kırıklarını takip ederek dolaştığımız ve tahrip edilmiş evleri fotoğrafladığımız sokaklarda Suriyelilerin evlerini hedef alanlara karşı çıktıklarını belirten mahalleli bir kadınla konuşuyoruz. “Biz Türk’üz dedik ama durduramadık. Biz Suriyeli komşularımızın yanına gelene kadar onların camlarını kırdılar. Engelleyemedik” diyen kadın, grubun çok kalabalık olduğunu ve çoğunu tanımadıklarını ifade ediyor. Polisin müdahale ettiğini fakat sloganlar eşliğinde yürüyen grubun polisleri dinlemediğini anlatan kadın, “Biz Suriyelileri koruduk, mecbur. İçeride çolukları çocukları var. Yazık günah yani” diye konuşuyor. 

'BİZE GİDİN DİYORLAR, NEREYE GİDELİM'

Sokakta ilerlediğimiz anlarda saldırılar sırasında evlerine taş atılan Suriyeli Mustafa ve Nadin çiftinin seslenmesiyle onlara doğru yöneliyoruz. Cam kırıklarını gösteren Mustafa binanın ikinci katındaki evine davet ediyor. Sokağa bakan odalardaki eşyaları bir araya toplamış olan Mustafa ve Nadin çifti gözyaşları içerisinde bizleri karşılıyor. Üç çocukları olduğunu anlatan Mustafa, Suriye’deki savaş sırasında evlerinin yakınına atılan bomba nedeniyle duyma yetisinin büyük oranda kaybolduğunu söylüyor. Sabaha kadar korkudan uyumadıklarını belirten Mustafa, “Bize ‘gidin diyorlar’ nereye gidelim? Çocukların hepsini komşulara gönderdim. Burada yaşadıklarımız Suriye’dekilerle aynıydı. Orada da korku var, burada da korku var. Çocuklarım orada da ölebilirdi, burada da ölebilir” ifadelerini kullanıyor. 

Eşi Mustafa’yla yaptığımız konuşmayı gözyaşları içerisinde dinleyen Nadin'in sözlerini ise bize 10 yaşındaki kızı çeviriyor. Sesi titreyerek konuşan Nadin, “Çok korktuk, çocuklar ağladı. Öldürecekler sandık. Bize gidin diyorlar nereye gidelim. Daha önce böyle olaylar çok olmuyordu, şimdi çok zor” diyor. Nadin’le yaptığımız konuşmayı gözyaşlarının artması nedeniyle tamamlayamıyoruz. 



‘GELENLERİN HİÇBİRİNİ TANIMIYORUZ’

Sloganlar eşliğinde gece boyunca mahallede gezen grubun ortamı savaş alanına çevirdiğini söyleyen mahalle sakini bir kadınla konuşuyoruz. Yan binada oturan Suriyeli kiracıları için kaygılandığını belirten kadın, yaşananlara ilişkin, “Çok şiddetliydi, evlere saldırdılar. Gelenlerin hiçbirini tanımıyoruz. Hep yabancılardı. Kendi evimize zarar gelecek diye korktuk” diyor. 
Suriyeli kiracılarının “dört dörtlük insan” olduğunu anlatan kadın, “Benim kiracılarım dört dörtlük, iyi insanlar, ben memnunum ama kötü olanlar da var. Gitmelerini istiyoruz. Tayyip Erdoğan’ın olaya el koymasını istiyoruz. Açıklama da yapılmadı açıklama yapmasını bekliyoruz” ifadelerini kullanıyor.

Suriyeli Mustafa, “Bize ‘gidin diyorlar’ nereye gidelim?' diye soruyor.



‘DİĞER GRUPLAR GİBİ DEĞİL Kİ BUNLAR GAZ SIKALIM, COP VURALIM’

Olayların ardından mahallede pek çok dükkân kepenk indirmiş durumda. Suriyelilerin işyerlerini açmalarına da izin verilmiyor. Sabah saatlerinde zarar gören dükkanlarının akıbetini görmek isteyenlerin evlerine gönderildiğini öğreniyoruz. Camları kırılmış, ürünleri yere saçılmış bir dükkânın önünde isminin yayınlanmasını istemeyen bir Türk’le karşılaşıyoruz. Mülk sahibi olduğunu belirten bu kişi, Suriyeli kiracısına geceden bu yana ulaşamadığını belirtiyor. Suriyeli kiracısıyla bu zamana kadar hiç sorun yaşamadığını anlatan mülk sahibi, “Devlet devam et derse dükkânı işletsin. Adam ve ailesi buradan ekmek yiyor. Millet devam ettirir mi ettirmez mi bilemeyiz” diyor.

Dükkanların yağmalanmasına engel olmaya çalıştıklarını fakat engelleyemediklerini söyleyen mülk sahibi, “Hepimiz için zor oldu. Bu insanları buraya getirenlerin düşünmesi lazım. İçerideki kiracının ne suçu var? Ben dün olaylar olurken buraya polisi getiremedim. Buradaki katil yüzünden Suriyeli dükkancının suçu ne? Kiracım nerede, ne yapıyor bilmiyorum. Bazılarını topladılar götürdüler saldırıya uğramasınlar diye” ifadelerini kullanıyor. 

Dükkân sahibiyle yaptığımız konuşma sırasında dükkânın olduğu yere bir polis amiri geliyor. “Neden dükkânı açtınız” diye soran polis amiri, gitmeleri gerektiğini söylüyor ve “sizin güvenliğiniz için” diye uyarıyor. Daha sonra mülk sahibi ile polis arasında dün gece yaşanan olaylara dair konuşma başlıyor. Yaşananlardan dolayı çok üzgün olduğunu anlatan polis amiri, “Biz çok yapmayın dedik. Buralar Türkiye Cumhuriyeti’nin toprağı dedik. Diğer gruplar gibi değil ki bunlar gaz sıkalım cop vuralım. Sağduyulu davranmaya çalışıyoruz. Siz de bizi anlayın” diye konuşuyor. 

‘ARTIK OY YOK, YİĞİDİMİ ÖLDÜRDÜLER’

İki gün önce yaşanan kavga sırasında hayatını kaybeden Emirhan Yalçın’ın akrabası olduğunu söyleyen Ayşe Çapçı’yla da kavganın yaşandığı parkın yakınında karşılaşıyoruz. Mahallede kavgaların sürekli yaşandığını anlatan Çapçı, Suriyelilerin mahalleden gönderilmesi gerektiğini savunarak şunları söylüyor:
“Başkan yollamıyor, elimizden bir şey gelmiyor. Türkler haklı, Türklere bir şey söyleyemem. Cumhurbaşkanı yollasın bunları. Yollamıyor. Yıllarca AK Parti’ye oy verdik. Artık oy yok, yiğidimi öldürdüler. Oğlum polis olacaktı kara toprağa girdi. Çözüm bekliyoruz, gitmelerini istiyoruz” diye konuşuyor. 

‘BİRLİKTE YAŞAMAYI ÖĞRENECEĞİZ’

Gerilimin devam edeceği beklentisi yaşanan mahalleden Abdullah Bey’in taksisi ile ayrılıyoruz. Suriyelilere yönelen saldırıları onaylamadığını ve yıllardır bu bölgede yaşadığını anlatan Abdullah Bey, gece yaşananlara ilişkin, “Biz de yakınlarda otuyoruz. Gördük olanları. Oğlan sizin gibi genç, ben de gideyim mi baba dedi. Gidemezsin, otur oturduğun yere dedim. Karşındaki yabancı değil ki o da Müslüman. Ülkeyi karıştırmak istiyorlar. Ben oğlana izin vermedim başkaları da izin vermesin” diyor.

Sığınmacıların ekonomik olarak Türkiye’ye katkı sağladığını söyleyen Abdullah Bey, sözlerini şu ifadelerle sürdürüyor: 
“İnsanların “gitsin” demesine bakma, ekonomiye o insanların katkısı var. Durakta beklerken taksici arkadaş ‘Suriyeliler gitsin’ diyor. Eee sen oğluna Suriyeli gelin aldın. Nereye gitsinler? O zaman gelinin de gider. Gelinine zarar verseler iyi mi olur? Olmaz. Birlikte yaşamayı öğreneceğiz.”