Amerikan'ın ötekisi ve 'kötülüğün sıradanlığı üzerine'
Beyaz Amerikalı, belirlediği bölgelerin dışına çıkan Yerliler'i, bu yazının konusunu oluşturan akademisyen Ward Churchill örneğinde görüldüğü gibi ötekileştirerek dışarıda bırakmıştır.
Fatma Gürses*
"Eichmann'ı dinledikçe, konuşma konusundaki yetersizliğinin düşünme … konusundaki yetersizliğiyle yakından ilişkili olduğunu daha iyi anlıyordunuz. Eichmann'la iletişim kurmanın imkânsız olmasının nedeni yalan söylemesi değil … gerçekliğe karşı en güvenilir zırhla sarılmış olmasıydı" Hannah Arendt
Bu yazının çıkış noktası, doktora sonrası çalışmalarımın başlangıcı olan ABD yerel basını üzerine çalışmak üzere University of Colorado Boulder'da bulunduğum sıradaki araştırmalarıma dayanıyor. Colorado eyaletinin yerel gazeteleri Denver Post ve Daily Camera üzerine çalışırken, Amerikan Yerlisi (Kızılderili) bir akademisyen olan "Ward Churchill"in, yerel/ulusal basında, hakkında çıkan haberlerle hayatının nasıl değiştirildiğini gördüm. ABD, yeni kıtaya geldiğinde karşısına çıkan Yerliler'in topraklarını ele geçirmiş ve günümüze değin sistematik olarak onları asimile etmiştir. Beyaz Amerikalılar, istila ettiği topraklarda yerli Amerikalıları bulundukları bölgelerden çıkararak oluşturdukları 'rezervasyon' alanlarına kapattılar. Dolayısıyla ABD tarihinde Amerikan Yerlileri, Beyaz Amerikalının ötekileştirdiği ilk ırktır. Beyaz Amerikalı, belirlediği bölgelerin dışına çıkan Yerliler'i, bu yazının konusunu oluşturan akademisyen Ward Churchill örneğinde görüldüğü gibi ötekileştirerek dışarıda bırakmıştır.
PROFESÖR WARD LEROY CHURCHİLL
Urbana/Illinois'de 1947'de dünyaya geldi. Vietnam Savaşı'na katıldı. Illinois Üniversitesi'nde lisans, yüksek lisans dereceleri, Alfred Üniversitesi'nde doktora ve University of Colorado (CU)'da profesör unvanı aldı. Black Hills State College'de Sanat Tarihi ve CU'da Amerikan Kızılderili çalışmaları, film çalışmaları, sosyoloji alanlarında çalıştı. CU Etnik Çalışmalar'da Bölüm Başkanı olarak görev yaptı. Öğretim üyesi Arturo Aldama, Churchill'in derslerini tüm disiplinlerden öğrencilerin izlediğini, bu nedenle kalabalık olan sınıflarda öğrencilerin dersleri ayakta dinlediğini, dersler için bekleme listesinde her zaman 50-60 öğrencinin bulunduğunu anlatmaktaydı.
ÇALIŞMALARI
Ward Churchill, sadece bir akademisyen değil aynı zamanda yazar ve Amerikan Yerli hakları savunucusudur. Çalışmaları, ABD solunun pasifizmi, popüler kültür içinde Amerikan Yerlileri'nin imgeleri ve kültür emperyalizmi, Amerikan Yerli halkının topraklarının işgali konularına odaklanmıştır. Churchill, New Age hareketinin Yerlileri istismar ettiğini ve ABD'nin tarihsel gerçekliğini çarpıttığını savundu. Yerli halkın sistematik ırk kıyımına maruz bırakıldığını, Amerika Birleşik Devletleri'nin Yerli kabilelerine "çiçek hastalığı bulaşmış battaniyeler" dağıtılması örneğiyle açıkladı. 1492'den günümüze, Amerika'da ırklara soykırımı meşru hale getiren ABD hukuk sisteminin Yerlileri kolonyal olarak kontrol etmek için uyarlandığını ve emperyal olduğunu ortaya çıkaran araştırmalar yaptı. Amerikan Yerlileri'nin Kanada veya ABD'deki yatılı okullara yerleştirilmesinin izini sürerek bu uygulamanın (1880-1980) ABD politikası olarak süregiden Yerli soykırımının bir parçası olduğunu ifşa etti. Kızılderili El Sanatları Yasası ve ne kadar az sayıda Yerli tanımlanırsa o kadar az toprak tahsis eden Blood Quantum Law (Kan Kuantum Yasası)'nın Yerli Amerikalılar'ın soykırımına ve asilimilasyonuna neden olduğunu açıkladı.
Churchill'in Yerli tarihi, kültürü ve siyasi aktivizmi üzerine makalelerinden oluşan Yerli Bir Evlattan: Yerlicilik Üzerine Seçilmiş Denemeler, 1985–1995 (1996) adlı eserinin önsözünde tarihçi Howard Zinn, Ward Churchill'in "yeni nesil Kızılderili bilim adamlarının ortaya çıkışı" için bir örnek oluşturduğunu belirtmiştir.
CHURCHİLL'E YÖNELİK İTHAMLAR
Prof. Ward Churchill'in üniversitesinden atılma nedenini başlatan olaylar dizisi, On the Justice of Roosting Chickens: Reflections on the Consequences of US Imperial Arrogance and Criminality (2003) adıyla kitap olarak yayımlanan, 11 Eylül'de Dünya Ticaret Merkezi'ne yönelik gerçekleştirilen saldırının ABD uluslararası politikasının doğal ve kaçınılmaz bir sonucu olduğunu belirten makalesinden kaynaklanmaktaydı. Churchill'in 'Beyaz' Amerikalıyı ironik bir dille eleştirdiği çalışma, Colorado eyaletinin yerel gazetesi olan Denver Post'ta haber konusu oldu. 21 Ocak 2005'te Ian Mandel'in Churchill'in Hamilton Koleji'ni (New York) ziyaret edeceğine ilişkin "Tartışmalı Bir Konuşmacı Hill'i Ziyaret Edecek" başlıklı haberi, öğrenci gazetesinde yayımlandı. Böylelikle Churchill'in söz konusu çalışması, New York'tan Boulder'a kadar ulusal medyada tartışmaların başlamasına neden oldu. Medyanın saldırgan tutumu karşısında Ward Churchill, Etnik Araştırmalar Bölüm Başkanlığı'ndan 31 Ocak 2005'te istifa etmek zorunda kaldı. Bu tartışmalar sırasında, Cherokee kökenli Kızılderili olduğunu beyan etmiş olmasına rağmen yerel basının, kendisinin yalan söylediğine ilişkin ithamlarıyla da mücadele etti. Açıklamaları Honolulu Star-Bulletin gazetesinde, yanlış alıntılanarak Kızılderili olmadığını söylediğine ilişkin haberlere konu oldu. Şubat 2005'te basın toplantısı düzenleyerek profesyonel gazetecilik pratiklerinin yürütülmediğini, kendisine yönelik asılsız haberler yapıldığını açıkladı. Fakat gazetecilerin ısrarlı saldırgan tutumlarına maruz kalmaya devam etti. Konuyla ilgili Denver Post'ta çıkan haberlerin yanında Rocky Mountain News'te de Churchill'in soyağacı ve aile tarihi hakkında haberler yayımlandı.
Churchill kitabında, ABD emperyalizminin dünya üzerindeki örneklerinden hareketle ABD dış politikasını, askeri müdahalelerini ve uluslararası hukuk ihlallerini eleştirmekteydi. İkiz Kuleler olarak bilinen New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'nde çalışan "teknokrat birliklerini" "küçük Eichmann'lar" olarak niteledi. Bu nitelemenin aktörü Adolf Eichmann, Hitler'e sunduğu Yahudi Sorununun Nihai Çözümü önerisiyle Holokost'un en büyük organizatörlerinden biri olmuştur. Eichmann'ın bir arketip olarak kullanılması, Hannah Arendt'in "kötülüğün sıradanlığı" kavramından kaynaklanmaktadır. The New Yorker gazetesi için Eichmann'ın yargılanması ile ilgili gözlemlerini anlatan Arendt, Eichmann'ı sıradan bir kişiliğe sahip ve "kötülüğün sıradanlığının" somutlaştığı bir kişi olarak nitelendirir. Böylelikle "Küçük Eichmann'lar" terimi, dolaylı ve sistematik olarak başkalarına zarar vermekle suçlanan bürokratlar için aşağılayıcı bir terim haline gelmiştir. Churchill'in kitabında bu kavramı kullanması, hakkındaki tartışmaların merkezinde yer almıştır. Mart 2005'te üniversite konu ile ilgili soruşturma başlatmış ve Churchil'in görevine 24 Temmuz 2007'de son vermiştir. Churchill, Nisan 2009'da, Denver'da, üniversiteye karşı açtığı 1 dolarlık temsili davayı kazanmış olmasına rağmen 7 Temmuz 2009'da Bölge mahkemesi kararı iptal ederek Churchill'in göreve iadesini reddetmiştir. Temyiz mahkemesinde de itirazı reddedilmiş ve 1990-2007 yılları arasında 17 yıl çalıştığı University of Colorado Boulder'daki görevine son verilmiştir.
Ward Churchill'in davası, Shouting Fire: Stories from the Edge of Free Speech (2009) adlı Liz Garbus'un yönettiği Home Box Office'te yayınlanan belgesel filmde, ABD'de ifade özgürlüğü ve anayasadaki Birinci Değişiklik (First Amendment) kapsamında örnek olay olarak incelenmiştir.
Uluslararası platformda ABD politikaları, ABD'nin Vietnam'da yarattığı şiddete şahit olan bir akademisyen olarak Ward Churchill'in ifadesiyle "küçük Eichman'lar" tarafından işlerlik kazanmakta ve Hannah Arendt'ın belirttiği gibi 'kötülük' sıradan insanların düşünme yetilerinden yoksun olması nedeniyle varlığını sürdürmektedir. Churchill'in davası, özgürlükler ve demokrasi konusunda hem kamuoyunda hem de akademisyenler tarafından tartışılmış fakat Churchill'in görevine iadesini sağlayamamıştır. Hannah Arendt'in Hitler faşizmine kapsamlı bakışını ve Adolf Eichman davasını değerlendiren "Kötülüğün Sıradanlığı Üzerine" kitabından hareketle Ward Churchill davasını, ABD'nin yüzyıllardır sürdürdüğü asimilasyon sürecinin günümüzdeki temsili olarak görmek gerekir.
*Prof.Dr.