YAZARLAR

Amiral battı

Diyelim ki Karadeniz’de doğalgaz bulundu ya da Ay'a gönderdiğimiz uzay aracı yanlışlıkla Mars'a inip, madenlerden ayak bastı parası kaptı. Bu ‘millî menfaatten’ nedir bizim menfaatimiz?

İyi oldu bence bu 104 imzalı amiral bildirisi. Birçok açıdan aydınlandık. Özellikle zaten son haftalarda milletlerarası hukuka, milletçe dalmış durumdayız. Önce ‘İstanbul Sözleşmesi’ sonra, Montrö Boğazlar Anlaşması, biraz kenarından Lozan filan, mümkün olan sosyal mesafelerde, -partilere göre dağılımlarıyla tabii ki bu mesafe- herkes bir şeyler söylüyor. En son buna benzer bir durumu, 6 mil-12 mil tartışmaları sırasında, Yunan adalarını kavrayacak biçimde, Çınar kahvesinde, bilardo masasında karışlarıyla izah edenleri hatırlıyorum. Bir karış, bir mil kadardı galiba, avuç ayası ve parmakların da uzunluğuna bağlı tabii ki.

Öncelikle şunu ifade edeyim bildirinin savunduğu ya da saldırdığı, şu meşhur ‘millî menfaatlerimiz’ beni hiç ilgilendirmiyor. Açık konuşalım, ne işimize yaradı ki abi bugüne kadar?

Mesela şu kişi başına düşen milli gelir artınca bende niye bir değişiklik olmuyor? Yani Almanya kaybedince biz kaybediyoruz da Murat Ülker kazanınca biz niye kazanmıyoruz? Hatta niye daha da yoksullaşıyoruz?   

Yine diyelim ki Karadeniz’de doğalgaz bulundu ya da Ay'a gönderdiğimiz uzay aracı yanlışlıkla Mars'a inip, madenlerden ayak bastı parası kaptı. Bu ‘millî menfaatten’ nedir bizim menfaatimiz? Mesela, faşist diziler çevirsinler diye TRT’ye zorla ödediğim, sanki azmış gibi elektrik faturama yükledikleri, ‘TRT payından’ vazgeçecekler mi Mars'ta Kritonyum bulduklarında?

-Kritonyum gerçek bu arada, ben uydurdum.-

Koca koca vatandan, kendimize ev yapmak için, bir evlek gecekondu yeri vermediniz de, ‘Mavi Vatan’dan ne düşecek bize?

İşin kötüsü, bu gece yarısı sürprizlerinin bir yan etkisi olarak insan kendini -Allah korusun- iktidar yerine koyuveriyor birden. Kendi kendime ‘niye-neden-nasıl’ diye soruyor buluyorum kendimi. Sahiden anlamıyorum, mesela ‘İstanbul Sözleşmesi’nden niye çekildi iktidar? Yani yanlış anlamayın, bunu canı gönülden istiyor olsalar da, güç yetse dörde kadar yolu olduğuna inansalar da ya da onların herhangi bir niyetleri değil tartıştığım. Ne düşünüyor olurlarsa olsun bir ‘iktidar’ olarak, bundan ne kazandılar?

Yani ‘insan hakları’ ekseniyle yola devam edecek olduğu açık olan ABD ve AB’ye yeniden yaranmaya çalışırken, gittikçe yükselen dolar ve euronun iyice şahlanmasını sağlayan bu çekilmenin nedeni ne?  

İşte tam burada paranoyak-şizofren senaryo yazma halim devreye giriyor. Geçen hafta perşembe değindiğim, iki dünya ikinciliğimiz geliyor aklıma. İstanbul atık suları ele verdi ki, eroin ve esrar kullanımında dünya ikincisi İstanbul. Bu, ortaya çıkan şeyin esas lağım kısmıysa bu trafiği kimin yürüttüğü? Mesela kullanımda birinciliği kaptırdığımız eroinin trafiğinin büyüklüğünde İstanbul kesin birincidir. Yani eğer kullanılan miktar buysa, siz bir de Avrupa’ya, ABD’ye geçip gideni düşünün.

Böylece, eski-yeni mafya liderleri ile devlet ve iktidar erkanının bahtiyar fotoğrafları, yurtdışına eğitime gitmek zorunda kalan mafyacı esnafı, sokaklarda Uber’den çıkma, camları filmli insan kaçırma servis minibüsleri, ortalarda uçuşan kokain videoları ve milyonlarca dolar milli menfaatler filan, paranoyak çerçevemize dahil oluyor tabii ki.

İnsanın aklına Meksika geliyor. Dünyanın her yerinde, her zaman mafyanın devlet ile bir şekilde ilişkisi vardır. Bu düzeyde bir ‘ticaretin’, içinde irili ufaklı devlet olmadan yapılabilmesi mümkün değildir. Ancak Meksika’nın farklı tarafı, birçok defa mafyanın doğrudan yasa çıkarabilme gücüdür. Yani yeraltının aktörleri, filmin esas oğlanları kadar etkili olabilirler. Bu yüzden Meksika’da iktidarın ‘nedensiz’ çıkardığı bir yasanın arkasından mafya çıkarsa kimse şaşırmaz.

Çok mu paranoyak oldum?

Boş ver ne yararı var sana diyeceksiniz ama öyle demeyin bildiri iyi oldu. ‘Amiral Battı’ oyununu hatırlattı bana. Zeyno ile oynuyoruz şimdi. Bir radikal tekele ve bilgisayara ihtiyaç duymadan, bir oyun oynayabilmek ne güzel. Ne güzel bir oyun amiral battı…

 
 

Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...